Hemen hemen her gün bir ekonomik veri açıklanıyor.
Bu veriler her ne kadar masa başı çalışmalarıyla şartlara uydurularak hazırlansa da ekonomideki kötü gidişatı göstermesi açısında "mızrak çuvala sığmıyor."
Merkez Bankası şubat ayına ilişkin cari işlemler açığını açıkladı. Buna göre, cari açık geçen yılın aynı ayına göre 2 milyar 707 milyon dolar artarak 5 milyar 154 milyon dolar olarak gerçekleşti.
Cari açığın bu kadar çok yükselmesinde, dış ticaret açığının şubatta 3 milyar 902 milyon dolar artarak 6 milyar 3 milyon dolara yükselmesi etkili oldu.
Reuters anketinde 2022 yılıyla ilgili beklenti, bir önceki anketteki 29 milyar dolardan 38.25 milyar dolara revize edildi. Buna da gerekçe olarak enerji fiyatlarındaki astronomik artış gösterildi.
Hükümet Rusya işgali öncesi 2022 için cari fazla öngörüyordu.
Hatırlarsanız, hükümet ekonomi programını "ihracat odaklı" olarak belirlemiş ve bu şekilde cari fazla verileceğini iddia etmişti. Bunun adına da Yeni Ekonomik Model, diğer ifadeyle Türkiye Ekonomi Modeli olarak ifade etmişti.
Zaman gösterdi ki, bu programla cari fazla verilemediği gibi, tam tersine cari açık katlanarak artmaya devam etti. Şimdi de yukarı yönlü revize edilmeye devam ediyor. Sadece bu sonuç bile, hükümetin ekonomi programının iflas ettiğini net olarak gösteriyor.
Her zaman ifade ediyoruz; finansal sistem borç mantığından kurtulmadıkça, enerji ve hammaddede ithalata bağımlılık sona ermedikçe, ihracat yaptıkça ithalat daha fazla yapmak zorunda kalırsın.
Belki ihracat rekor üstüne rekor kırıyor görünüyor ama diğer tarafta ithalat da rekor üstüne rekor kırıyor. Bu da ihracat arttıkça dış ticaret açığının ve dolayısıyla cari açığın artması anlamına geliyor.
Türkiye'nin en kangren sorunu şüphesiz işsizlik.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) her işgücü rakamlarını açıkladığında, doğal olarak bir değerlendirme yapma gereği duyuyoruz. Çünkü insanımız gerçekten bu noktada büyük bir mağduriyet yaşıyor.
TÜİK, şubat ayı işsizlik oranını yüzde 10.7, işsiz sayısını da 3 milyon 579 bin kişi olarak açıkladı. TÜİK'e göre işsiz sayısı düşmüş!
Diğer bir resmi kurum olan İŞKUR'un kayıtlarına göre ise resmi işsiz sayısı 3 milyon 635 bin kişi olarak görülüyor. Buradaki çelişkiyi anlamak mümkün değil.
Bir de olması gereken nedir noktasında olayı değerlendirdiğimizde gerçek işsiz sayısının çok çok yüksek olduğunu görüyoruz.
Nüfusu hemen hemen Türkiye ile aynı olan Almanya'da işgücüne katılım oranı yüzde 79 iken, ülkemizde yüzde 52.2… Bence asıl işsizliği burada aramak lazım.
AKP hükümetinin en önemli hedeflerinden birisi enflasyon ile mücadele…
Ama enflasyon bu mücadele sonucunda bırakın düşmeyi, 20 yılın rekorunu kırarak artmaya devam ediyor. TÜİK'in en son açıkladığı enflasyon oranı yüzde 61, ENAG ise enflasyonu yüzde 143 olarak açıkladı. İkisi de aynı ülkenin ve aynı dönemin tüketici enflasyonu oranları ama aralarında uçurum var.
Hükümetin yetkilileri hep bu yılın ikinci yarısından sonra enflasyonun düşme eğilimine gireceğini söylüyorlardı. Dün Bakan Nebati'den bir itiraf geldi. Bakan Nebati, "Enflasyon yavaş yavaş yoluna giriyor ve aralık ayından itibaren bu ülkede her ay enflasyonun nasıl düştüğünü hep beraber göreceğiz ve yürüyeceğiz" dedi. "Aralık ayından itibaren" ifadesi önemli bir revizyon, hazirandı, aralığa uzadı ve bu esasen enflasyonun yoluna girmeyeceğinin bir göstergesi.
Asgari ücret konusunda Avrupa ülkelerine göre diplerdeyiz dediğimizde hükümet yetkilileri hemen savunmaya geçerek "Ama Avrupa bizden daha pahalı" cümlesini sarf ediyorlar. Son olarak bir AKP'li siyasetçi Fransa'da hayatın Türkiye'den çok pahalı olduğunu söylemişti.
Yeni Mesaj gazetesi editörlerinden Recep Bahar bu konuda önemli bir çalışma yaptı ve Türkiye'deki fiyatlarla Fransa'daki fiyatları karşılaştırdı. Buna göre:
Türk halkı pazardan, marketten domatesin kilosunu 30-50 lira arasında alırken, Fransız halkı 24 liraya domates tüketiyor. Biz patlıcana 35-45 lira verirken, onlar üstelik ithal patlıcanı 25 liraya alıyor. Patatesin kilosu Türkiye'de 6-7 lira, Fransa'da yaklaşık 5 lira... Fransa'da süt, makarna, yoğurt, pirinç, et ve tavuk fiyatları da ya Türkiye'den düşük ya da aynı seviyede. Çoğu üründe bizden daha uyguna alıyorlar.
Peki, Fransa'da asgari ücret ne kadar? 1600 Euro, yani 25 bin 600 TL.
Türkiye'de ise asgari ücret 4 bin 253 TL.
Maaşları bizden kat kat yüksek, ürünleri bizden daha ucuz.
Siyasilerimiz ekonomik hedeflerine ulaşamıyor, ekonomide büyük bir çöküş yaşanıyor, gerçek işsizlik artıyor, Türk insanının satın alma gücü eridikçe eriyor.
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş'ın dediği gibi, "Ekonomik sistemin değişmesi lazım, Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'nin ülkemizde de uygulanması lazım."
- 19 Mayıs: Türk milletinin umudunun yeşerdiği gün / 20.05.2025
- Korucularımıza çok şeyler borçluyuz / 17.05.2025
- Terör örgütünden fesih yorumu: Demokratik konfederalizm / 16.05.2025
- Trump’tan Şara’ya ‘Abraham Anlaşması’ şartı / 15.05.2025
- BTP lideri Hüseyin Baş hakkında bir garip iddianame! / 14.05.2025
- 'Terörsüz Türkiye' açılımından teröristler neden memnun? / 13.05.2025
- Demokratikleşme derken federasyonu mu kastediyorlar! / 10.05.2025
- Şara’nın Fransa ziyareti SDG’yi güçlendirdi / 09.05.2025
- Hindistan-Pakistan çatışmalarını nasıl okumalıyız? / 08.05.2025