Ekonomik kriz var mı, yok mu? Ekonomimiz sağlam temellere dayalı mı, değil mi? Dolar yeniden yükselir mi, yükselmez mi? Dolara endeksli yapılan zamlar geri alınacak mı, alınmayacak mı? Kampanyalarla enflasyonla mücadele edilir mi, edilemez mi? Cari açık, merkez bankası rezervleri, faizler vs. konularında her kesimden farklı sesler yükseliyor.
Yani ülkemiz ve milletimizi tehdit eden bir virüs var ortada ama iktidar ve muhalefet daha teşhis koymada bile anlaşamıyorlar. Haliyle tedavi bu şartlarda mümkün değil.
Ortada çok büyük bir sorun olduğu aşikâr. Bu sorunu dışarıdan bilmem ne kuramlarının yönlendirmesiyle değil şeffaf bir şekilde kendi insanımızla çözebiliriz. Bu ülkede her alanda çözüm üretecek değerlerimiz, insanlarımız var.
Geçmişte bunu yaptık. Hem de ortada kurulu bir ekonomik düzen, bir sistem olmadığı yıllarda. Mustafa Kemal bunu başardı.
İzmir İktisat Kongresi, Türklerin ekonomi alanında verdiği kurtuluş savaşının zafer tescilidir. O kongrenin açılışında Mustafa Kemal'in yaptığı konuşmasını aktarayım:
"Efendiler!
Aziz Türkiye'mizin iktisadî yükselme gereklerini aramak ve bulmak gibi vatanî, hayatî ve millî bir kutsal amaç için bugün burada toplanmış olan sizlerin, saygıdeğer halk temsilcilerinin karşısında bulunmakla çok mutlu ve sevinçliyim.
Efendiler!
Uzun ihmallerle ve derin ilgisizlik ile geçen yüzyılların iktisadî yapımızda açtığı yaraları tedavi etmek, tedavi çarelerini aramak ve memleketi bayındırlığa, millî bir rahatlığa, mutluluğa ve servete ulaştıracak yolları bulmak için gerçekleşecek çalışmanızın çok kıymetli ve başarılı sonuçlara ulaşmasını dilerim.
Arkadaşlar!
Sizler doğrudan doğruya milletimizi oluşturan halk sınıflarının içinden geliyorsunuz ve onlar tarafından seçilmiş olarak geliyorsunuz.
Bunun için memleketimizin, milletimizin halini, ihtiyacını ve milletimizin emellerini, üzüntülerini yakından biliyorsunuz. Herkesten daha iyi biliyorsunuz.
Sizin söyleyeceğiniz sözler, alınması gereğini söyleyeceğiniz önlemler; doğrudan doğruya halkın dilinden söylenmiş gibi kabul olunur. Bu en büyük doğrudur. Zira halkın sesi, hakkın sesidir.
Efendiler,
Tarih, milletlerin yükselme ve düşmesi sebeplerini ararken birçok siyasî, askerî, sosyal nedenler bulmakta ve saymaktadır. Şüphe yok, bütün bu nedenler, sosyal olaylarda etkilidir.
Fakat bir milletin doğrudan doğruya hayatıyla, yükselmesiyle, düşmesiyle ilgili ve ilişkili olan milletin ekonomisidir. Tarihin ve tecrübenin belirlediği bu gerçek, bizim millî hayatımızda ve millî tarihimizde de tamamen görülmüştür.
Gerçekten Türk tarihi araştırılırsa bütün yükselme ve düşme sebeplerinin bir iktisat meselesinden başka bir şey olmadığı anlaşılır.
Efendiler, tarihimizi dolduran bunca başarılar, zaferler veyahut yenilgiler, yok olmalar ve felâketler, bunların tümü; gerçekleştikleri devirlerdeki iktisadî durumlarımızla ilişkili ve ilgilidir.
Yeni Türkiye'mizi hak ettiği yere ulaştırabilmek için mutlaka ekonomimize birinci derecede önem vermek zorundayız. Çünkü zamanımız tamamen bir iktisat devresinden başka bir şey değildir."
(Kaynak; Gazi M. Kemal Paşa Hazretleri İzmir Yollarında, İstihbarat Matbaası, Matbuat Müridiyet-i Umumiyesi Neşriyatı, Ankara 1339 (1923))
Mustafa Kemal'in konuşması devam ediyor. Konuşmanın buraya kadar ki bölümünde, ülkenin sorunları için bir araya gelen vekillerle tam bir kaynaşma var.
Başka? Ekonominin bir devlet için ne kadar önemli olduğu tarihi gerçeklerle ortaya konuluyor. Türklerin tarihteki iniş ve çıkışlarında ana etkenin iktisat olduğu vurgulanıyor.
Başka? Milletin vekillerinin, milletin sesi oldukları ve milletin her türlü ihtiyacını en iyi onların bildiği vurgusu yapılıyor.
Başka? Aynen savaş meydanlarında olduğu gibi ekonomik alanda da çözümün, milletin azmi ve kararlılığı yani bu milletin kendi ayakları üzerinde durabileceği, kendi çözümlerini üretebileceği vurgusu yapılıyor.
Zaten İzmir İktisat Kongresi ve alınan kararlara bakılırsa tam bir ekonomik kurtuluş stratejisi olduğu ve bu stratejinin çok kısa zamanda uygulamaya geçirilerek tam bağımsızlık kazanıldığı tarihte kayıtlıdır.
Bugün ihtiyacımız olan budur. Devlet-millet bütünlüğü. Kapitalizm, liberalizmden bağımsız, milli bir ekonomi modeli ve bu modelin öngördüğü milli paranın devreye koymasıdır. Bu modelin sahibi de bellidir, uygulama ile de ispatlıdır.
Akın Aydın / diğer yazıları
- ‘Para milletin itibarıdır’ diyordu onu da kaybettirdi / 29.03.2024
- Siyasetçiler Yasak Elma ve Kızılcık Şerbeti dizilerini mi izliyor! / 28.03.2024
- Dünya lideri demek kolay, olmak zor / 27.03.2024
- Siyasette de hep masa kazanıyor / 25.03.2024
- Erdoğan neden sözlerinin esiri olmuyor? / 24.03.2024
- Erdoğan ‘seçimden sonrası tufan diyenleri’ not alıyormuş / 23.03.2024
- Müslümanların kan ile iftarı ve son fetva / 22.03.2024
- Erdoğan’a biat ve bozkurtların aklaşması / 21.03.2024
- Hüseyin Baş: 'Bunlarda hiçbir değer ve kutsal yok' / 20.03.2024
- Parası olan kaçırıyor, olmayan kaçıyor / 19.03.2024
- Siyasetçiler Yasak Elma ve Kızılcık Şerbeti dizilerini mi izliyor! / 28.03.2024
- Dünya lideri demek kolay, olmak zor / 27.03.2024
- Siyasette de hep masa kazanıyor / 25.03.2024
- Erdoğan neden sözlerinin esiri olmuyor? / 24.03.2024
- Erdoğan ‘seçimden sonrası tufan diyenleri’ not alıyormuş / 23.03.2024
- Müslümanların kan ile iftarı ve son fetva / 22.03.2024
- Erdoğan’a biat ve bozkurtların aklaşması / 21.03.2024
- Hüseyin Baş: 'Bunlarda hiçbir değer ve kutsal yok' / 20.03.2024
- Parası olan kaçırıyor, olmayan kaçıyor / 19.03.2024