Dünkü yazımda, neden sende, bende para yok? Ay sonunda emeğinin karşılığını mı yoksa takdir edileni mi alıyorsun? Para stok malzemesi midir? Soğan stokçuları hain ise para stokçularının durumu nedir, gibi sorular sormuş ve ülkemizde paranın nasıl stoklandığını resmi verilerle anlatmıştım.
Bugün, para stok malzemesi midir, sorusu üzerinden gidelim.
Paranın hem vatandaşın emeği ile zenginleşenler tarafından, hem de çoğu yabancı kişi ve şirketlere ait bankalarca stoklandığını ve de hükümetin 'Aman! Bankalara zeval gelmesin', diye ha bire paket açıklayıp, hazineden kaynak aktardığını haberlerden izliyoruz.
Peki, para stok malzemesi midir? Kapitalizmde evet. Çünkü bu sistemde kaynaklar sınırlıdır. Sınırlı gördükleri kaynakları herkesin kullanımına açmak ahmaklıktır.
Dünyaya hükmedebilmek için sınırlı kaynakların kontrolü her zaman ellerinde olmak zorundadır. İşte bu kontrolün en önemli araçlarından birisi de paradır.
Para kimde ise güç ondadır, sözünün temelinde bu mantık vardır.
En basitinden bugün dünyada Yahudi nüfusu 15 milyon civarındadır ama bu nüfus, dünyada dönen paranın % 30'unu kontrol etmektedir.
Bugün ABD başta olmak üzere AB ülkelerinin arkalarındaki gizli el, 'Yahudi-Mason' elidir. Bunların küresel şirketleridir. Dünyanın en borçlu devletinin ABD olduğunu ve kime borçlu olduğunu sorgularsanız, ne demek istediğimi anlarsınız!
Küresel sömürücülerin silahı dolardır. Bu silah ellerinden alındığında hiçbir güçleri kalmayacaktır.
* * *
Diyeceksiniz ki! Ülkemize gel. Evet, Türkiye'ye gelelim. Türkiye açıkça, milletin gözünün içine baka baka sömürülen bir ülkedir. İşte madenlerin hali…
Ama asıl sömürü para üzerinden yapılıyor. 17 yılda 1 katrilyona yakın sadece borç faizi ödendi. Bu para ile Türkiye'deki her aileye bir ev yapılabilir, araba alınabilirdi.
Ama yapılmadı ve bu para stokçulara gitti. Stokçular ne yaptı? Paramız bitince yine bizden aldıkları parayı faizle yine bize sattılar. Yine bitti. Yine sattılar ve satmaya devam ediyorlar.
Aslında sana sattıkları şey yine senin alın terin, emeğin. Ve sen buna razı oluyorsun.
Oysa Milli Ekonomi Modeli'nde para emeğin karşılığıdır, takas aracıdır. Veya şöyle tabirlendireyim; İnsan vücudunda kan ne ise cepteki para odur.
Atıyorum! İnsanın bacaklarına yeterli kan gitmese yürüme sorunu başlar. Tedavi edilmezse bacaklar kangren olur ve kesilir.
Yaşadığımız gerçeklerde ise para belli ellerde stoklanıyor. Vatandaşa verilmiyor veya faizle veriliyor.
Vatandaşta para olmayınca piyasanın kanı çekilmeye başlıyor. Kan çekilince kepenkler kapanıyor, şalterler indiriliyor. İşsizlik artıyor, ekonomi daralıyor.
Böyle devam ederse grevler başlar. Provokatörler devreye girer. Gerisini yazmayayım…
Prof. Dr. Haydar Baş, 'milli para' tanımını yaptı ve dünya literatürüne soktu. Paranın bir takas aracı olduğunu, her bağımsız devletin kendi milli parasını basma hakkı olduğunu da dünyaya kabul ettirdi.
Ve para hakkında çok önemli bir tanım daha yaptı: Para tahrik unsurudur.
Bugün ne ülkemizde, ne de dünyada üretim sorunu yoktur. Sorun tüketimdir. Eğer para belli ellerde stoklanmak yerine vatandaşın cebine konulursa tüketim olacak, tüketim artınca da üretim ihtiyacı olacak. Üretim içinde istihdam gerekecek.
İstihdam işsizliği bitirdiği gibi vatandaşın huzur ve refah seviyesi de yükselecektir. Bu yükseliş devletin gücünü de arttıracaktır.
Bu yazdıklarım teori filan değil, hep dediğim gibi ispatlıdır. Bakın Rusya'ya, Çin'e görürsünüz…
Son söz; Türkiye'nin devlet ve millet olarak Milli Ekonomi Modeli gerçeğine ihtiyacı var.
Ha! Tedaviyi reddediyorsun. Başta da dediğim gibi benim gönül dünyam rahat. Ama senin ne iç dünyan, ne de dış dünyan rahat…
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024
- Ne yereli! Genel seçim bu genel! / 17.03.2024
- Erdoğan ‘bırakıyorum’… ‘Valla bırakmayız’ / 16.03.2024
- Ehli Beyt’e imanımız, Hz Muhammed’e imandır / 15.03.2024
- CHP’nin kimlik arayışı İsmet İnönü ile başladı / 14.03.2024
- Erdoğan’ın dilinde bu sefer ‘kul hakkı’ var / 13.03.2024
- İnsan kıymetini bildiği şeye sahiplenir / 11.03.2024
- Ramazan’da ahir zaman siyasetçilerine ve hocalarına dikkat / 10.03.2024
- Erdoğan’ın korku ve açlıkla terbiye siyaseti / 09.03.2024