Hükümetin özellikle Hazine Bakanının birkaç aydır ısrarla tekrarladığı, "enflasyonu tek haneye indirileceğiz" sözüne binaen sormak istiyorum; Enflasyon tek haneye inse ne olur?
Neden bu soruyu soruyorum!
Bir kere TÜİK'in açıkladığı enflasyon rakamlarına inanan var mı bilmem ama ben inanmayan birisiyim.
En basitinden ekranlarda, "havalar soğudu, balık ucuzladı" haberleri yapılıyor. Ardından balık esnafına ve vatandaşa mikrofon uzanıyor. Vatandaş ve esnaf ağız birliği etmiş gibi "balık bollaştı ama fiyatlar düşmedi" diyor.
Esnaf ve vatandaş hükümete komplo mu kuruyor! Hayır. Gerçekleri söylüyorlar.
Balık özelinden gidersek.. Balık bollaştı ama fiyatlar neden düşmüyor? Çünkü benzin-mazot fiyatları düşmek yerine artıyor.
Çünkü elektrik ve su fiyatları düşmek yerine artıyor.
Çünkü otoyol-köprü-tünel vs. fiyatları düşmek yerine artıyor.
Bunlar yetmezmiş gibi artan vergilere yeni başlıklar ekleniyor. Haliyle mal bol olsa da fiyatlar düşmüyor. Anlaşıldı mı?
Diğer taraftan vatandaşım adeta borç zıpkını yemiş vaziyette. Kazandığı parayla borç ödüyor.
Rakamlar çok ilginç! Mayıs 2019 itibarıyla bankalara 213,9 milyar TL borcu olan vatandaşın bu borcu Ekim 2019'da 239,4 milyar TL'ye çıkmış. Ha! Bu borç ihtiyaç kredisi borcu.
Bir de bireysel kredi kartı borçları var. Yine Mayıs ayında 106,7 milyar olan borç Ekim'de 114, 8 milyar TL'ye çıkmış.
5 aylık artışları siz hesaplayın. Rakamlara bakınca Hazine Bakanının, "ekonomimiz ivme kazandı" açıklamaları çok doğru. Sadece yönünü şaşırdı.
Borç demişken! Devlet, vatandaştan çok daha fazla borca batırılmış vaziyette. Rakamları yandaş medyadan vereyim?
Yeni Şafak gazetesinden Şahap Kavcıoğlu, 3 Eylül tarihli yazısında şu rakamları veriyor; "2002-2019 döneminde toplam brüt dış borç, %349,9'luk bir artışla 130 milyar dolardan 453 milyar dolara yükselmiştir."
Yani 320 milyar dolar borçlanılmış. Bunun üzerine 70 milyarlık devlet-millet mallarının satılmasını da (özelleştirme) koyun, yaklaşık 400 milyar para.
Nereye gitti bu para? Hadi 40'ını Suriyelilere çıkalım. 100'ünü de yol, köprü vs. çıkalım. Ya gerisi?
Ekonomiyi batırdılar. Ben demiyorum. Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF) diyor.
Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF) Türkiye'yi 120 milyar dolarlık kısa vadeli dış borç geri ödemesiyle 'en çok yabancı fona ihtiyaç duyan gelişmekte olan ülke' olarak konumlandırmış.
Yani devlet para bulamıyor. Haliyle EYT'lileri gündem etmek, ekonominin gidişatını ifşa etmek teröristlik olarak adlandırılıyor!
Yandaş demişken,
Yeni Akit gazetesi 2 Aralık tarihli, "Faizle ballı kazanç" başlıklı bir haber yayınladı. Haber şöyle;
"Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerine göre, Türk bankacılık sektörünün ocak-eylül döneminde 36 milyar 152 lira olan net dönem kârı, ekim sonu itibarıyla 41 milyar 300 milyon liraya ulaştı. Bu da sektörün ekimde 5 milyar 148 milyon liralık net dönem kârı elde ettiğini ortaya koydu. Böylece bankalar, tarihin en yüksek ekim ayı kârını hanelerine yazdı. Bankaların ekim kârı, geçen yılın aynı ayına kıyasla yüzde 12,7 artış gösterdi.
Verilere göre, bankaların yılın 10 ayında elde ettiği toplam faiz geliri, ekim sonunda geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 21,4 artarak 355 milyar lirayı aştı. Geçen yılın ekim sonunda bu rakam 293 milyar lira düzeyinde bulunuyordu. Bankalar, ocak-ekim döneminde kredilerden 272,1 milyar lira faiz geliri sağladı…"
Bunlara 2004 yılında malum Papa heykelinin altında atılan imzaları neden alkışladınız, diye sormak lazım.
Daha önemlisi ise faizsiz bir ekonomi sistemi olan Milli Ekonomi Modeli'ni neden hiç haber yapmıyor ve halkı bilgilendirmiyorsunuz diye de eklemek lazım.
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024
- Ne yereli! Genel seçim bu genel! / 17.03.2024
- Erdoğan ‘bırakıyorum’… ‘Valla bırakmayız’ / 16.03.2024
- Ehli Beyt’e imanımız, Hz Muhammed’e imandır / 15.03.2024
- CHP’nin kimlik arayışı İsmet İnönü ile başladı / 14.03.2024
- Erdoğan’ın dilinde bu sefer ‘kul hakkı’ var / 13.03.2024
- İnsan kıymetini bildiği şeye sahiplenir / 11.03.2024
- Ramazan’da ahir zaman siyasetçilerine ve hocalarına dikkat / 10.03.2024
- Erdoğan’ın korku ve açlıkla terbiye siyaseti / 09.03.2024