Terörle müzakere kapsamında İmralı-Ankara-Kandil hattında görüşmeler bütün hızıyla devam ederken, HDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder tarafından yapılan açıklamada müzakere paketinde yasal, Anayasal değişikliklerin ve özerkliğin olduğu belirtildi.Madalyonun diğer yüzünde ise, başkanlık sistemini hasretle bekleyen Sayın Erdoğan'ın, başkanlığa hazırlık çalışmaları var. Malum, Cumhurbaşkanlığı'ndaki daire başkanlığı sayısını 13'e yükseltti ve bu başkanlıkların bakanlık gibi görev yapmasını sağlayacak kararnameyi imzaladı.Erdoğan'dan diğer kritik hamle ise, Bakanlar Kurulu'na, Başbakan Davutoğlu'nun yerine başkanlık edecek olması? Bu uygulama da önümüzdeki aydan itibaren başlayacak.Görünen o ki, başkanlık sistemine geçiş çalışmalarıyla, özerklik çalışmaları paralel yürütülüyor. Başkanlık sistemi ve bunun için gerekli olan Anayasal değişiklikler, hem Erdoğan'ın başkan olmasının, hem de bölünme sevdalılarının özerklik emelinin gerçekleşmesinin önünü açıyor. Anlayacağınız, çıkarlar örtüşüyor.Erdoğan, daha resmi süreç işlemeden başkanlık sistemine hazırlık yaparken, özerklik arzusunda olanlar da 2015 seçimlerine parti olarak girme kararı alarak, giremeyecekleri TBMM'nin güneydoğuda bir alternatifini oluşturmanın sinyallerini veriyorlar.Tabi, Anayasa Mahkemesi (AYM), milletin iradesinin Meclis'te temsiline ket vuran yüzde 10 seçim barajını iptal ederse üniter yapımızı darmadağın eden başkanlık sistemi tehlikesi bertaraf edilecek, ayrıca fiili, resmi bölünme anlamına gelen özerklik konusu da devre dışı kalacak. Farz edelim ki, başkanlık sistemine geçildi, Erdoğan da, özerklik talebinde bulunanlar da emellerine ulaştılar; sizce bundan sonrası ne olur? Dilerseniz buna biraz kafa yoralım.12 yıllık AKP iktidarında uygulanan icraatlar göstermiştir ki, Türkiye tamamen ABD'nin ve AB'nin taşeronu haline gelmiştir. Türk milleti ihmal edilmiş, yabancılara ve azınlıklara hizmet edilmiştir. Yani başkan olmak isteyenler bunu millete daha fazla hizmet gayesiyle değil, konumlarını daha güçlü hale getirmek ve Batıdan gelen talepleri daha engelsiz bir şekilde yerine getirmek için istemektedirler.İşte tam bu noktada Saddam örneği karşımıza çıkmaktadır. Saddam Irak'ın başındaki isim olarak Erdoğan'ın hayal ettiği liderliğe zaten sahipti. Erdoğan'dan çok daha fazla, sahip olduğu yetkileri ABD ve AB için kullandı. Onların çıkarı için kendi halkını katletti, İran'la 8 yıl savaştı, ülkenin tüm kaynaklarını batılılara peşkeş çekti.ABD'nin bir dediğini iki etmemesine rağmen, ABD'nin işgali sonucunda ülkesi talan edildi ve yine "stratejik müttefik" ABD'nin boynuna taktığı bir iple, bir bayram sabahı idam edildi. Üstelik en az 50 milyar dolarlık serveti vardı, yakalandığında bitli, pireli bir şekilde bir kuyudan çıkartıldı.Batının Türkiye'den talepleri asla bitmeyecektir, eninde sonunda siyasilerimiz artık bu taviz taleplerine karşılık veremeyecektir ve Saddam'ın sonu siyasilerimiz için de kaçınılmaz olacaktır.Gelelim özerklik hayaliyle yanıp tutuşanlara?Onların da örneği Kobani'dir. Önce küresel terörle birlikte Esad yönetiminin eli bu bölgeden çektirildi; araya ÖSO, El Kaide, El Nusra ve son olarak da IŞİD terörü izolasyon olarak yerleştirildi ve Alevi Kürtlere, PYD'ye Kobani'nin de içinde bulunduğu Rojava bölgesinde özerk bölge kurmasının önü açıldı. Açan kim? ABD ve müttefikleri?Sonra yine ABD'nin kurduğu aşikar olan IŞİD bu özerk Kobani bölgesine saldırtıldı ve Kobani'nin yerlisi buradan göçe zorlandı. Yahudi Barzani elinin kolunu sallayarak bu boşaltılan Kobani'ye yerleştirildi. Böylece Büyük İsrail projesinin Suriye ayağı gerçekleşmiş oldu.Yahudi devletinin Kobani ayağında Alevi Kürtler yer bulabildiler mi? Elbette ki hayır. İşte Türkiye'de özerklik isteyenlerin sonu da aynen böyle olacak. Önce başkanlık sistemi ya da başka bahane ile bu özerk bölge talepleri karşılanacak. ABD ve AB ülkeleri bunu sonuna kadar destekleyecek. Ardından da Kobani'de olduğu gibi bir takım kirli senaryolarla bu bölgenin asıl sahibine hazırlaması için Yahudi Barzani'nin kontrolüne verilecek.Özerklik hayali kuranlar Kürdistan beklerken, ABD torbasından içinde bir tek Kürdün bulunmadığı ya da bulunsa da Filistinlilerin kaderinin yaşandığı bir Yahudi devleti çıkacak.Erdoğan da, özerklik talep edenler de bugün atıkları adımlarla kendi sonlarını hazırlıyorlar. Ayıkmak zorundayız; bu kirli senaryolardan topyekun kurtulmamızın tek yolu, Prof. Dr. Haydar Baş'ın önemle altını çizdiği gibi üniter Türkiye ve millet olarak tek bilek tek yürek olmamızdır. Üstelik bu sefer elimizde Rusya'yı zirveye çıkartan bir Milli Ekonomi Modelimiz var; bu modeli uyguladığı için Müslüman Türk milletine hayran olan Rusya'nın başını çektiği büyük bir coğrafya var. Ve her şeyden önemlisi Modelin sahibi içimizde birisi?Elimizde fırsat varken bu fırsatı iyi değerlendirmeliyiz. Boynumuza Saddam gibi ABD ipi geçirilirken, ya da Kobanili gibi yerinden yurdundan edilirken ah vah etmenin hiçbir anlamı olmayacaktır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Suriye aynasında Türkiye’yi görebilmek! / 24.05.2025
- Milyonlarca gencimiz boşta geziyor / 21.05.2025
- 19 Mayıs: Türk milletinin umudunun yeşerdiği gün / 20.05.2025
- Korucularımıza çok şeyler borçluyuz / 17.05.2025
- Terör örgütünden fesih yorumu: Demokratik konfederalizm / 16.05.2025
- Trump’tan Şara’ya ‘Abraham Anlaşması’ şartı / 15.05.2025
- BTP lideri Hüseyin Baş hakkında bir garip iddianame! / 14.05.2025
- 'Terörsüz Türkiye' açılımından teröristler neden memnun? / 13.05.2025
- Demokratikleşme derken federasyonu mu kastediyorlar! / 10.05.2025
- Şara’nın Fransa ziyareti SDG’yi güçlendirdi / 09.05.2025
- Milyonlarca gencimiz boşta geziyor / 21.05.2025
- 19 Mayıs: Türk milletinin umudunun yeşerdiği gün / 20.05.2025
- Korucularımıza çok şeyler borçluyuz / 17.05.2025
- Terör örgütünden fesih yorumu: Demokratik konfederalizm / 16.05.2025
- Trump’tan Şara’ya ‘Abraham Anlaşması’ şartı / 15.05.2025
- BTP lideri Hüseyin Baş hakkında bir garip iddianame! / 14.05.2025
- 'Terörsüz Türkiye' açılımından teröristler neden memnun? / 13.05.2025
- Demokratikleşme derken federasyonu mu kastediyorlar! / 10.05.2025
- Şara’nın Fransa ziyareti SDG’yi güçlendirdi / 09.05.2025