Sözde Ermeni soykırımı meselesinde tam bir tiyatro oynanıyor.
Katledilen, haksızlığa uğrayan, zulme uğrayan Türk insanı, maalesef katliam yapmakla suçlanan da.
Prof. Dr. Haydar Baş Bey, "Türkiye'yi AB mezarlığına gömmek istiyorlar", "Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) Sevr projesidir" ifadelerini kullanırken, bunlara komplo teorisi diyenler, yaşanılan son gelişmelerden sonra hala mı yanıldıklarını itiraf etmeyecekler?
"Körler sağırlar birbirini ağırlar" mantığına daha ne kadar devam edeceğiz?
Dostumuz, müttefikimiz dediklerimizin bazıları soykırım iftirasını bir şantaj aracı olarak kullanıp taviz üstüne taviz kopartırken, bazıları da "soykırım yapıldı" seslerini yükseltmeye başladı.
Siyasilerimiz, yıllardır AB, ABD ve IMF uğruna tavizkar politikalar uygulamaktadır. Özellikle AKP iktidarı son 2,5 yıllık dönemde, bu politikaları tam bir "tek taraflı kara sevdaya" dönüştürmüş ve ülkemiz üzerinde hesapları olan harici ve dahili düşmanları cesaretlendirmiştir.
Önemine binaen tekrar ifade ediyorum "Soykırıma uğrayan Türkler, "soykırım yaptı" iftirasına uğrayan yine Türkler".
En haklı davamızda bile, elimizdeki yerli ve yabancı arşivlere ve delillere sahipken haklılığımızı ortaya koyamıyorsak, buradaki en büyük suçlu hakkımızı aramaktan sorumlu olan siyasilerimizdir. Maalesef onlar hakkımızı aramak yerine düşmana cesaret verme yarışına girmişlerdir.
Bakın verilen bu cesaretle dünyada neler oluyor:
Belçika, Ermeni "soykırımı"nı reddedenlere hapis ve para cezası vermeye hazırlanıyor. Belçika böylece dünyada Ermeni soykırımı iddialarını reddedenlere hapis ve para cezası öngören ilk ülke olacak. Tasarının kanunlaşması Türk asıllı Belçikalı siyasetçileri zor durumda bırakacak.
Ermeni tasarısında Almanya'daki bütün partiler ortak tavır aldı. 'Türkiye'nin katliamı reddetme tavrı, AB'nin barış fikriyle ve değerleriyle tezattır' denildi.
Sayın Erdoğan'ın güvendiği Fransa Cumhurbaşkanı Chirac, Ermenistan Devlet Başkanı Robert Koçaryan ile birlikte, Fransa'da sözde soykırım anıtını ziyaret ettiler, saygı duruşunda bulundular ve Chirac anıt önünde eğilerek selamladı.
İngiliz Times gazetesi, 1915'te yaşanan Ermeni olaylarıyla ilgili yayımladığı tam sayfa yazıda, "Anneler çocuklarını Türklerin eline geçmesinler diye göle attı" başlığını kullanarak uydurma ve iftira dolu bir haber yaptı.
Yunanistan Ermeni Komitesi, Türkiye'nin sözde Ermeni soykırımını tanımasını ve illegal olarak elinde tuttuğu toprakları geri vermesini talep etme küstahlığında bulundu.
Yine Yunanistan'da, hem de başkent Atina'da 600 kadar Ermeni Türk bayrağını yakma küstahlığında bulundu.
ABD'de 32 Senatör ve 175 milletvekili Bush'tan bu yıl sözde Ermeni Soykırımı tanıması talebinde bulundu. Bunların arasında Hillary Clinton, Liebarman, John Kerry gibi önemli isimler de var.
Geçen yıl ki 24 Nisan sözde soykırımı anma mesajında Bush "Osmanlı İmparatorluğu'nun son günlerinde 1,5 milyon Ermeni'nin tehcir ve cinayetle yok edildiğini ve bunun 20. yüzyılın en korkunç trajedilerinden biri olduğunu" söylemişti.
Yazımı Cumartesi kaleme aldığımdan dolayı 24 nisan 2004'teki açıklamasını öğrenemedim, ama tahminim o ki, bu yıl da soykırım ifadesini kullanmayacak. Neden mi? Çünkü alması gereken tavizi kopardı. Maalesef İncirlik talep edildiği şekilde ABD'nin kullanımına verildi. Peki seneye ne vereceğiz? Ya ondan sonraki sene?
Durmadan ona buna taviz vererek nereye varacağız? Ne biçim müttefiklik anlayışı bu? Neden olanları görmüyor, kendimize çeki düzen vermiyoruz?
Batılı ülkelerin her birinden asılsız sözde soykırım iddialarına destekler yağarken, AKP iktidarı masaya yumruğunu vurarak net bir tavır ortaya koyması gerekirken kapalı kapılar ardında Ermenistan yetilileriyle gizli mutabakatlar yapıyor.
Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ile Ermenistan Dışişleri Bakanı Vartan Oskanyan 10 maddelik gizli bir "güven artırıcı önlemler paketi"ni yürürlüğe soktuğu belirlendi.
Bu pakette, havaalanlarının karşılıklı kullanılması, ortak turizm projeleri, tarihi anıtların korunması, parlamentolar arası diyalog gibi konular vardı.
Peki, Ermenistan geri bir adım attı da mı böyle bir mutabakat yapıldı? Tabii ki hayır.
Ermenistan Başbakanı Markaryan "Biz soykırım iddialarını tartışmayacağız. Bunun olup olmadığı ortadadır. Bizim tartışacağımız hayatını kaybedenlerin sayısının 1 milyon mu, 1,5 milyon mu olduğudur" dedi.
Yine Dışişleri Bakanı Oskanyan, iki ülke arasında diplomatik ilişki kurulamamasının sorumluluğunun Ankara'ya ait olduğunu söyleyerek, "Soykırım o kadar açık bir olgu ki, olup olmadığını araştırmanın ve kanıtlamanın bir anlamı yok" ifadelerini kullandı.
Olaylara genel bir bakışla bakıldığında gerçekten tiyatro oynandığını net bir şekilde görmekteyiz. Amaç dün rafa koydukları Sevr'in bir parçası olan Ermenistan projesini devreye koymaktır.
Her ne kadar Ermenistan yetkilileri "Biz Türkiye'den toprak talep etmiyoruz" derlerse de, şu soruları soruyoruz:
O halde niçin Ermenistan'la sınırlarımızı belirleyen Kars- Gümrü anlaşmasını kabul etmiyorsunuz?
Niçin anayasanızda halen Doğu Anadolu bölgesinden "Batı Ermenistan" olarak bahsediyorsunuz?
Niçin birçok yerli ve yabacı arşivlerde 500 binin üzerinde Türk'ün Ermeni Taşnak çeteleri tarafından soykırıma tabi tutulduğu belgelenmesine rağmen yaptığınız bu soykırımı itiraf etmiyorsunuz?
Artık pasif ve tavizkar politikalardan kurtulup milli politikalara geçmeliyiz. Bu teklifimiz bazı aklı evvellerin ifade ettiği gibi "şövenistlik" değil, gelişmiş olan ve sömürge olmayan ülkelerin uyguladıkları tabii bir kuraldır.
Kendi değerlerine ve ulusal çıkarlarına sahip çıkan ülkeler hayatta kalır, diğerleri ise tarihin karanlığına gömülür.
Ayık olalım.
Katledilen, haksızlığa uğrayan, zulme uğrayan Türk insanı, maalesef katliam yapmakla suçlanan da.
Prof. Dr. Haydar Baş Bey, "Türkiye'yi AB mezarlığına gömmek istiyorlar", "Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) Sevr projesidir" ifadelerini kullanırken, bunlara komplo teorisi diyenler, yaşanılan son gelişmelerden sonra hala mı yanıldıklarını itiraf etmeyecekler?
"Körler sağırlar birbirini ağırlar" mantığına daha ne kadar devam edeceğiz?
Dostumuz, müttefikimiz dediklerimizin bazıları soykırım iftirasını bir şantaj aracı olarak kullanıp taviz üstüne taviz kopartırken, bazıları da "soykırım yapıldı" seslerini yükseltmeye başladı.
Siyasilerimiz, yıllardır AB, ABD ve IMF uğruna tavizkar politikalar uygulamaktadır. Özellikle AKP iktidarı son 2,5 yıllık dönemde, bu politikaları tam bir "tek taraflı kara sevdaya" dönüştürmüş ve ülkemiz üzerinde hesapları olan harici ve dahili düşmanları cesaretlendirmiştir.
Önemine binaen tekrar ifade ediyorum "Soykırıma uğrayan Türkler, "soykırım yaptı" iftirasına uğrayan yine Türkler".
En haklı davamızda bile, elimizdeki yerli ve yabancı arşivlere ve delillere sahipken haklılığımızı ortaya koyamıyorsak, buradaki en büyük suçlu hakkımızı aramaktan sorumlu olan siyasilerimizdir. Maalesef onlar hakkımızı aramak yerine düşmana cesaret verme yarışına girmişlerdir.
Bakın verilen bu cesaretle dünyada neler oluyor:
Belçika, Ermeni "soykırımı"nı reddedenlere hapis ve para cezası vermeye hazırlanıyor. Belçika böylece dünyada Ermeni soykırımı iddialarını reddedenlere hapis ve para cezası öngören ilk ülke olacak. Tasarının kanunlaşması Türk asıllı Belçikalı siyasetçileri zor durumda bırakacak.
Ermeni tasarısında Almanya'daki bütün partiler ortak tavır aldı. 'Türkiye'nin katliamı reddetme tavrı, AB'nin barış fikriyle ve değerleriyle tezattır' denildi.
Sayın Erdoğan'ın güvendiği Fransa Cumhurbaşkanı Chirac, Ermenistan Devlet Başkanı Robert Koçaryan ile birlikte, Fransa'da sözde soykırım anıtını ziyaret ettiler, saygı duruşunda bulundular ve Chirac anıt önünde eğilerek selamladı.
İngiliz Times gazetesi, 1915'te yaşanan Ermeni olaylarıyla ilgili yayımladığı tam sayfa yazıda, "Anneler çocuklarını Türklerin eline geçmesinler diye göle attı" başlığını kullanarak uydurma ve iftira dolu bir haber yaptı.
Yunanistan Ermeni Komitesi, Türkiye'nin sözde Ermeni soykırımını tanımasını ve illegal olarak elinde tuttuğu toprakları geri vermesini talep etme küstahlığında bulundu.
Yine Yunanistan'da, hem de başkent Atina'da 600 kadar Ermeni Türk bayrağını yakma küstahlığında bulundu.
ABD'de 32 Senatör ve 175 milletvekili Bush'tan bu yıl sözde Ermeni Soykırımı tanıması talebinde bulundu. Bunların arasında Hillary Clinton, Liebarman, John Kerry gibi önemli isimler de var.
Geçen yıl ki 24 Nisan sözde soykırımı anma mesajında Bush "Osmanlı İmparatorluğu'nun son günlerinde 1,5 milyon Ermeni'nin tehcir ve cinayetle yok edildiğini ve bunun 20. yüzyılın en korkunç trajedilerinden biri olduğunu" söylemişti.
Yazımı Cumartesi kaleme aldığımdan dolayı 24 nisan 2004'teki açıklamasını öğrenemedim, ama tahminim o ki, bu yıl da soykırım ifadesini kullanmayacak. Neden mi? Çünkü alması gereken tavizi kopardı. Maalesef İncirlik talep edildiği şekilde ABD'nin kullanımına verildi. Peki seneye ne vereceğiz? Ya ondan sonraki sene?
Durmadan ona buna taviz vererek nereye varacağız? Ne biçim müttefiklik anlayışı bu? Neden olanları görmüyor, kendimize çeki düzen vermiyoruz?
Batılı ülkelerin her birinden asılsız sözde soykırım iddialarına destekler yağarken, AKP iktidarı masaya yumruğunu vurarak net bir tavır ortaya koyması gerekirken kapalı kapılar ardında Ermenistan yetilileriyle gizli mutabakatlar yapıyor.
Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ile Ermenistan Dışişleri Bakanı Vartan Oskanyan 10 maddelik gizli bir "güven artırıcı önlemler paketi"ni yürürlüğe soktuğu belirlendi.
Bu pakette, havaalanlarının karşılıklı kullanılması, ortak turizm projeleri, tarihi anıtların korunması, parlamentolar arası diyalog gibi konular vardı.
Peki, Ermenistan geri bir adım attı da mı böyle bir mutabakat yapıldı? Tabii ki hayır.
Ermenistan Başbakanı Markaryan "Biz soykırım iddialarını tartışmayacağız. Bunun olup olmadığı ortadadır. Bizim tartışacağımız hayatını kaybedenlerin sayısının 1 milyon mu, 1,5 milyon mu olduğudur" dedi.
Yine Dışişleri Bakanı Oskanyan, iki ülke arasında diplomatik ilişki kurulamamasının sorumluluğunun Ankara'ya ait olduğunu söyleyerek, "Soykırım o kadar açık bir olgu ki, olup olmadığını araştırmanın ve kanıtlamanın bir anlamı yok" ifadelerini kullandı.
Olaylara genel bir bakışla bakıldığında gerçekten tiyatro oynandığını net bir şekilde görmekteyiz. Amaç dün rafa koydukları Sevr'in bir parçası olan Ermenistan projesini devreye koymaktır.
Her ne kadar Ermenistan yetkilileri "Biz Türkiye'den toprak talep etmiyoruz" derlerse de, şu soruları soruyoruz:
O halde niçin Ermenistan'la sınırlarımızı belirleyen Kars- Gümrü anlaşmasını kabul etmiyorsunuz?
Niçin anayasanızda halen Doğu Anadolu bölgesinden "Batı Ermenistan" olarak bahsediyorsunuz?
Niçin birçok yerli ve yabacı arşivlerde 500 binin üzerinde Türk'ün Ermeni Taşnak çeteleri tarafından soykırıma tabi tutulduğu belgelenmesine rağmen yaptığınız bu soykırımı itiraf etmiyorsunuz?
Artık pasif ve tavizkar politikalardan kurtulup milli politikalara geçmeliyiz. Bu teklifimiz bazı aklı evvellerin ifade ettiği gibi "şövenistlik" değil, gelişmiş olan ve sömürge olmayan ülkelerin uyguladıkları tabii bir kuraldır.
Kendi değerlerine ve ulusal çıkarlarına sahip çıkan ülkeler hayatta kalır, diğerleri ise tarihin karanlığına gömülür.
Ayık olalım.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- BTP lideri Hüseyin Baş hakkında bir garip iddianame! / 14.05.2025
- 'Terörsüz Türkiye' açılımından teröristler neden memnun? / 13.05.2025
- Demokratikleşme derken federasyonu mu kastediyorlar! / 10.05.2025
- Şara’nın Fransa ziyareti SDG’yi güçlendirdi / 09.05.2025
- Hindistan-Pakistan çatışmalarını nasıl okumalıyız? / 08.05.2025
- Trump'ın memnuniyeti, Türkiye'nin mağduriyeti demektir / 07.05.2025
- ‘Bu saldırı, demokrasiye yapılmış bir saldırıdır’ / 06.05.2025
- Hedeflediğiniz, hayal ettiğiniz Suriye bu muydu? / 03.05.2025
- Depreme rağmen kentsel dönüşüm neden ilerlemiyor? / 01.05.2025
- 1 Mayıs: İşçi de mağdur, işsiz de… / 30.04.2025
- 'Terörsüz Türkiye' açılımından teröristler neden memnun? / 13.05.2025
- Demokratikleşme derken federasyonu mu kastediyorlar! / 10.05.2025
- Şara’nın Fransa ziyareti SDG’yi güçlendirdi / 09.05.2025
- Hindistan-Pakistan çatışmalarını nasıl okumalıyız? / 08.05.2025
- Trump'ın memnuniyeti, Türkiye'nin mağduriyeti demektir / 07.05.2025
- ‘Bu saldırı, demokrasiye yapılmış bir saldırıdır’ / 06.05.2025
- Hedeflediğiniz, hayal ettiğiniz Suriye bu muydu? / 03.05.2025
- Depreme rağmen kentsel dönüşüm neden ilerlemiyor? / 01.05.2025
- 1 Mayıs: İşçi de mağdur, işsiz de… / 30.04.2025