Aylardır gündemi meşgul eden Fransa'nın referandumu sonunda gerçekleşti.Her ne kadar beklenen sonuç ortaya çıksa da yine AB yetkilileri şok yaşıyor.Öyle ya. Yıllarca uğraşılarak, ince eleyip sık dokunarak bir anayasa hazırlanmış, hem de 700 sayfalık 443 maddelik, Fransız halkının yüzde 56'lık 'hayır'ıyla bir anda geçersiz oluverdi.Esasen Fransızların gündeme bomba gibi düşen bu 'hayır' cevabının birçok sebebi yanında iki temel sebebi var: Birincisi bu 'hayır', bugüne kadar sadece devlet yetkililerinin yürüttüğü AB'nin yanlış politikalarına halkın tepkisiydi, ikincisi seçim propagandalarında yoğunlukla gündem edilen, "Yeni anayasanın Türkiye'nin üyeliğe kabul edilebilme ihtimalini güçlendirmesi"ne tepkiydi.AB'nin yanlış politikaları dedik, çünkü AB, ortak yapılanması içinde barındırdığı farklı özelliklere sahip olan milletlerin ihtiyaçlarını karşılamak şöyle dursun, geçmişte varolan birçok sosyal imkanlarının kaybolmasına neden olmuştur.Geçtiğimiz yıl Economist dergisinin yayınladığı Eurobarometer adlı bir araştırma kuruluşunun araştırması bu gerçeği ortaya koyuyordu. Önemine binaen tekrar aktarmak istiyorum.AB vatandaşlarının yüzde 43'ü AB ve kurumları hakkında pek olumlu düşünmüyor. Yüzde 21'i kesin olarak negatif olarak görüyor. Alman halkının yüzde 38'i AB üyeliğinin kendilerine bir faydası olmadığını düşünüyor. Ankete katılanların yarısı AB ortadan kaybolsa umursamadıklarını ve üzülmeyeceklerini ifade ediyor.AB, Avrupa'nın yaşadığı ve de son yıllarda önlenemez hale gelen ekonomik durgunluk ve işsizlik problemini çözemiyor. Sosyal imkanlar daraldıkça daralıyor, çünkü özellikle büyük üyeler para birliğine girdikten sonra basması gereken parayı basamıyor. Birliğe yeni üye olan Polonya gibi ülkelerden ucuz işçi transferi yaşanırken, yani emekte ve üretimde artış olurken senyoraj hakkı kullanılamıyor. Serbest piyasada, rekabet iÿÿ#ÿØY¬Y¬±Ø±Ø Y,#z#vâÿÿ##§@U#?<¶?O§2#?#g## ve de sosyal imkanları kısıtlamak ve kaldırmak zorunda kalıyorlar.Fransızlar, özellikle Almanya'da yaşanan bu ciddi sıkıntıların yeni anayasanın devreye girmesiyle Fransa'yı da kapsamasını istemiyorlar. Fransız halkı daha fazla özgürlük, daha fazla sosyal imkan isterken, elindeki bulgurdan olmak istemiyor.İngilizler ise senyoraj hakkını kullanabildiğinden bu yangından az etkileniyor. En fazla darbe yiyen ise Almanya. Almanya birlik içinde gücü ve kontrolü elinde tutmak istiyor, ama 5 milyon işsizle oldukça zor durumda, Alman halkı ise durumdan hiç memnun değil.Avrupa halkı bütün bu olumsuz tabloları bilfiil yaşarken, Avrupalı siyasetçiler ise sıkıştıklarında topu Brüksel'e, yani taca atıyorlar. Halk bundan da oldukça rahatsız."Körler sağırlar birbirini ağırlar" mantığıyla can çekişen AB, devam ettirilmeye çalışılıyor, ama nereye kadar?İkinci sebep ise Türkiye'nin üyeliğinin önünü kesmek.Başta Fransızlar olmak üzere diğer AB halkları geçmişte en büyük mücadeleleri verdikleri Türk milletini AB içinde görmek istemiyorlar. Bu gerçeği Alman Prof. Neumark "Çok samimi olarak itiraf edeyim ki, Avrupalı, Türkleri sevmez ve sevmesi de mümkün değildir, Asırlardır kilisenin Türk ve İslam düşmanlığı Hıristiyanların hücrelerine sinmiştir. Müslüman olduğunuz için sevmez. Ama faraza laik şöyle dursun, Hıristiyan olsanız da size düşman olarak bakmaya devam eder" ifadeleriyle net olarak vurgulamaktadır. Bazı Avrupalı liderler "Türkiye, Türklere bırakılamayacak kadar önemlidir" diyerek Türkiye ve Türkler hakkındaki görüşlerini beyan etmişlerdir.Son zamanlarda Abdullah Öcalan, sözde Ermeni soykırımı, Kıbrıs, Patrikhane, Güneydoğu meselesi gibi mevzulardaki AB üyelerinin tavrı bunu doğrulamaktadır.Türklerin sahip olduğu inanç ve de tarihi dışında diğer önemli bir husus da, mümkün değil ama eğer Türkiye AB'ye üye olursa AB'nin en çok nüfusu olan, en fazla işsizi olan bir ülke olacağı korkusudur. Bu Türklerin tarihi kimliği kadar önemli olmamakla beraber yine de üye alınmaması için tek başına sebeptir.Yukarıda ifade ettiğimiz gibi artık bir mezarlık olma yolunda ilerleyen AB'ye üye olma konusunda ciddi ciddi düşünmeliyiz.Kendi halklarını memnun edemeyen bir AB'yi bizi kabul etse de etmese de niçin girelim ki?Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in ifadesiyle "Bizi AB mezarlığına gömmek istiyorlar". Yer altı kaynaklarını tüketmiş, ekonomik durgunluk ve işsizlikle mücadele eden bir AB'nin bize ne faydası olabilir?Yıllarca hazırlamak için uğraştıkları anayasa, kurucu devletler tarafından reddediliyor. Bundan sonra AB daha da iç problemlerine kapanacaktır, iç çekişmeler yaşanacaktır. Zaten Türk düşmanlığı yapan liderler yavaş yavaş sahneye çıkmaktadır. Almanya'da Schröder sarsılmış, Merkel liderliğe soyunmuştur, Fransız halkı Sarkozy etrafında kentleşmektedir.Artık hayaller peşinde koşmaktan vazgeçip kendi ayaklarımız üzerinde durmalıyız.Aynen Mustafa Kemal Atatürk'ün uyguladığı gibi milli politikalara geçmeliyiz.Tarımımızı, sanayiimizi güçlendirmeli, madenlerimizi ve kaynaklarımızı devreye koymalı, en değerli sermayelerimizden olan senyoraj hakkımızı kullanmalıyız. Özelleştirme adı altında kamu değerlerimizi yabancılara kaptırmamalıyız. Sosyal projelerle halkımızın alım gücünü arttırmalı, üretimi ve ihracatı teşvik etmeliyiz. Çok kazanandan makul vergi almalı, tüketiciyi ise vergi altında ezdirmemeliyiz. Misyonerlik, dinlerarası diyalog gibi birlik ve beraberliğimizi zedeleyecek faaliyetlere müsaade etmemeliyiz. Milli eğitimimizi bizleri bir ve beraber tutacak değerler üzerine bina etmeli, kendi tarihimize değer vermeliyiz.Tabii bütün bunlardan önce bu projeleri ortaya koyacak bütün bu projeleri kapsayan modele yani "Milli Ekonomi Modeli ve Sosyal Devlet Projesi" ne sahip tek lider olan Prof. Dr. Haydar Baş'ı ve BTP' yi iktidara getirmeliyiz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Yüksek faizle üretim ekonomisi olmaz, işsizlik azalmaz! / 31.05.2025
- ‘Anayasanın hangi maddesi?’ dendiğinde İmralı’dan ses geliyor / 30.05.2025
- Siyasetin gündemi farklı, milletin gündemi farklı... / 29.05.2025
- Dedeağaç’taki NATO tatbikatı, milli güvenlik sorunu / 28.05.2025
- BOP’a göre demokrasi, ‘parçalamak’ demek / 27.05.2025
- Suriye aynasında Türkiye’yi görebilmek! / 24.05.2025
- Milyonlarca gencimiz boşta geziyor / 21.05.2025
- 19 Mayıs: Türk milletinin umudunun yeşerdiği gün / 20.05.2025
- Korucularımıza çok şeyler borçluyuz / 17.05.2025
- Terör örgütünden fesih yorumu: Demokratik konfederalizm / 16.05.2025
- ‘Anayasanın hangi maddesi?’ dendiğinde İmralı’dan ses geliyor / 30.05.2025
- Siyasetin gündemi farklı, milletin gündemi farklı... / 29.05.2025
- Dedeağaç’taki NATO tatbikatı, milli güvenlik sorunu / 28.05.2025
- BOP’a göre demokrasi, ‘parçalamak’ demek / 27.05.2025
- Suriye aynasında Türkiye’yi görebilmek! / 24.05.2025
- Milyonlarca gencimiz boşta geziyor / 21.05.2025
- 19 Mayıs: Türk milletinin umudunun yeşerdiği gün / 20.05.2025
- Korucularımıza çok şeyler borçluyuz / 17.05.2025
- Terör örgütünden fesih yorumu: Demokratik konfederalizm / 16.05.2025