Fransa Senatosu’nda sözde soykırımı inkar edenlere ceza öngören yasanın onaylanması sürecinde siyasi iradenin tamamen Fransız kaldığını ifade etmiştik ama bu gerçeği kendilerinin açıkça itiraf edeceklerini hiç beklemiyorduk.
Sayın Başbakan, AKP grup toplantısında bu konuya Fransız olduklarını söyledi.
Başbakan Erdoğan sürecin tamamlanmadığını, sonucu sabırla beklediklerini, Fransa’ya Türkiye ile kavga ediyor payesini vermeyeceklerini ifade etti.
Fransız Senatörlerin yasanın iptali için attıkları adımı grup toplantısı sonrasında değerlendiren Erdoğan, “Fransa’ya yakışan budur. Olması gerekeni yaptılar. Umarım süreç Fransa’nın değerleriyle örtüşür hale gelir” dedi.
Bizler Türk milleti olarak siyasilerimizden bu krizi yönetmelerini beklerdik.
Süreç tamamlandıktan sonra değil, lehimize tamamlanması için bir takım gayretlerde, yaptırımlarda bulunmalarını isterdik. Ama görünen o ki öyle olmadı. Suriye bizim aleyhimize en ufak bir adım atmamasına rağmen onlara yaptırım üzerine yaptırım uyguladık, bize katil diyen ve bunun inkarını suç sayan Fransızlara ise Fransız kaldık.
Bizimle alakası olmayan konularda Haçlı adına en ön safta yalınkılıç mücadele veriyoruz, bizi, tarihimizi ve geleceğimizi direkt ilgilendiren ve sonucunda birçok tazminat ve toprak kayıplarına maruz kalacağımız bir konuda ise tamamen Fransız kalıyoruz.
Bir garip noktada şu: Bizler siyasiler olarak elimizden gelen hiçbir şeyi yapmıyoruz, sürecin seyircisiyiz ve sabırsız olmamız gereken yerde sabırla bekliyoruz ama sürecin lehimize dönmesi için Fransız parlamenterlere umut bağlıyoruz.
Diyelim ki Fransız parlamenterler, şimdilik olayı Anayasa Mahkemesi’ne götürdü ve bu seferlik konu direkten döndü bunun bize ne faydası olacak? Burada, milletimizin kendisini katil dedirtmemek için seçtiği siyasi iradenin fonksiyonu nedir?
Düşünebiliyor musunuz, milli takım maça çıkıyor, sahada hiç oynamıyor, karşı takımın kendi kendine gol atmasına umut bağlıyor ya da kalemize gelen gol tehlikelerini yine karşı takımın oyuncularının bertaraf etmesini bekliyor. Böyle maç mı olur?
Böyle davranılırsa bir başarıdan söz edilebilir mi? Hadi diyelim ki tesadüfen –esasen bu tür konularda asla tesadüf olmaz- olumlu netice aldınız, ya sonra?
Türk milletine tarihi kin besleyen, günahları kadar sevmeyen Fransızlar eğer kalkıp da böyle kendileri için tarihi bir fırsatı geri çeviriyorlarsa bilin ki bu Türkiye’yi kendi menfaatleri için içine sokacakları tehlikeli bir süreç içindir.
Suriye meselesini BM gündemine taşıyıp ülkeleri ikna etme mi dersiniz, Batı adına Suriye’yi işgal, İran’la çatışma mı dersiniz, Fransızlar kendileri için fırsat olarak ele geçirdikleri bu tarihi zevki şimdilik erteleyebilirler.
ABD bizi Fransızlardan çok mu fazla seviyor ki, her 24 Nisan’da soykırım meselesini direkten döndürüyor? Esasen ABD Başkanı diyeceğini diyor ama bu yasa haline dönüşmüyor.
Unutmayalım ki, özellikle geçtiğimiz bir iki yıl içerisinde Fransa ABD ile BOP kapsamında askeri ve siyasi işbirliğine girdi. Libya sürecinde bunu açıkça gördük.
ABD’nin BOP projesine bu kadar destek olan Fransa elbette ki İslam ülkelerine karşı ön plana atacakları Türkiye konusunda bir takım yumuşak tavırlara girecektir. Ama bu Başbakan’ın bahsettiği gibi Fransa’nın değerlerine dönmesiyle alakalı değildir. Fransa’nın değerleri Yunan medeniyeti, Roma hukuku ve Hıristiyan öğretilerine dayanır ve dün ve bugünkü Haçlı seferlerinin temelinde de bu anlayış vardır.
Tarihe en şanlı medeniyeti altın harflerle kazıyan Türk milletinin bir evladı olarak bize düşen birilerinin kokuşmuş değerlerini baş tacı etmek, adres göstermek değildir.
Sayın Başbakan, AKP grup toplantısında bu konuya Fransız olduklarını söyledi.
Başbakan Erdoğan sürecin tamamlanmadığını, sonucu sabırla beklediklerini, Fransa’ya Türkiye ile kavga ediyor payesini vermeyeceklerini ifade etti.
Fransız Senatörlerin yasanın iptali için attıkları adımı grup toplantısı sonrasında değerlendiren Erdoğan, “Fransa’ya yakışan budur. Olması gerekeni yaptılar. Umarım süreç Fransa’nın değerleriyle örtüşür hale gelir” dedi.
Bizler Türk milleti olarak siyasilerimizden bu krizi yönetmelerini beklerdik.
Süreç tamamlandıktan sonra değil, lehimize tamamlanması için bir takım gayretlerde, yaptırımlarda bulunmalarını isterdik. Ama görünen o ki öyle olmadı. Suriye bizim aleyhimize en ufak bir adım atmamasına rağmen onlara yaptırım üzerine yaptırım uyguladık, bize katil diyen ve bunun inkarını suç sayan Fransızlara ise Fransız kaldık.
Bizimle alakası olmayan konularda Haçlı adına en ön safta yalınkılıç mücadele veriyoruz, bizi, tarihimizi ve geleceğimizi direkt ilgilendiren ve sonucunda birçok tazminat ve toprak kayıplarına maruz kalacağımız bir konuda ise tamamen Fransız kalıyoruz.
Bir garip noktada şu: Bizler siyasiler olarak elimizden gelen hiçbir şeyi yapmıyoruz, sürecin seyircisiyiz ve sabırsız olmamız gereken yerde sabırla bekliyoruz ama sürecin lehimize dönmesi için Fransız parlamenterlere umut bağlıyoruz.
Diyelim ki Fransız parlamenterler, şimdilik olayı Anayasa Mahkemesi’ne götürdü ve bu seferlik konu direkten döndü bunun bize ne faydası olacak? Burada, milletimizin kendisini katil dedirtmemek için seçtiği siyasi iradenin fonksiyonu nedir?
Düşünebiliyor musunuz, milli takım maça çıkıyor, sahada hiç oynamıyor, karşı takımın kendi kendine gol atmasına umut bağlıyor ya da kalemize gelen gol tehlikelerini yine karşı takımın oyuncularının bertaraf etmesini bekliyor. Böyle maç mı olur?
Böyle davranılırsa bir başarıdan söz edilebilir mi? Hadi diyelim ki tesadüfen –esasen bu tür konularda asla tesadüf olmaz- olumlu netice aldınız, ya sonra?
Türk milletine tarihi kin besleyen, günahları kadar sevmeyen Fransızlar eğer kalkıp da böyle kendileri için tarihi bir fırsatı geri çeviriyorlarsa bilin ki bu Türkiye’yi kendi menfaatleri için içine sokacakları tehlikeli bir süreç içindir.
Suriye meselesini BM gündemine taşıyıp ülkeleri ikna etme mi dersiniz, Batı adına Suriye’yi işgal, İran’la çatışma mı dersiniz, Fransızlar kendileri için fırsat olarak ele geçirdikleri bu tarihi zevki şimdilik erteleyebilirler.
ABD bizi Fransızlardan çok mu fazla seviyor ki, her 24 Nisan’da soykırım meselesini direkten döndürüyor? Esasen ABD Başkanı diyeceğini diyor ama bu yasa haline dönüşmüyor.
Unutmayalım ki, özellikle geçtiğimiz bir iki yıl içerisinde Fransa ABD ile BOP kapsamında askeri ve siyasi işbirliğine girdi. Libya sürecinde bunu açıkça gördük.
ABD’nin BOP projesine bu kadar destek olan Fransa elbette ki İslam ülkelerine karşı ön plana atacakları Türkiye konusunda bir takım yumuşak tavırlara girecektir. Ama bu Başbakan’ın bahsettiği gibi Fransa’nın değerlerine dönmesiyle alakalı değildir. Fransa’nın değerleri Yunan medeniyeti, Roma hukuku ve Hıristiyan öğretilerine dayanır ve dün ve bugünkü Haçlı seferlerinin temelinde de bu anlayış vardır.
Tarihe en şanlı medeniyeti altın harflerle kazıyan Türk milletinin bir evladı olarak bize düşen birilerinin kokuşmuş değerlerini baş tacı etmek, adres göstermek değildir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Atatürk’ün Müslümanlığı hepinize nal toplatır / 11.06.2025
- Suçlar, 10. Yargı Paketi ile önlenebilir mi? / 05.06.2025
- Mücadele enflasyonla mı, vatandaşla mı? / 04.06.2025
- “Cezasızlık algısı” iktidara yakın olanlarda var! / 03.06.2025
- Yüksek faizle üretim ekonomisi olmaz, işsizlik azalmaz! / 31.05.2025
- ‘Anayasanın hangi maddesi?’ dendiğinde İmralı’dan ses geliyor / 30.05.2025
- Siyasetin gündemi farklı, milletin gündemi farklı... / 29.05.2025
- Dedeağaç’taki NATO tatbikatı, milli güvenlik sorunu / 28.05.2025
- BOP’a göre demokrasi, ‘parçalamak’ demek / 27.05.2025
- Suriye aynasında Türkiye’yi görebilmek! / 24.05.2025
- Suçlar, 10. Yargı Paketi ile önlenebilir mi? / 05.06.2025
- Mücadele enflasyonla mı, vatandaşla mı? / 04.06.2025
- “Cezasızlık algısı” iktidara yakın olanlarda var! / 03.06.2025
- Yüksek faizle üretim ekonomisi olmaz, işsizlik azalmaz! / 31.05.2025
- ‘Anayasanın hangi maddesi?’ dendiğinde İmralı’dan ses geliyor / 30.05.2025
- Siyasetin gündemi farklı, milletin gündemi farklı... / 29.05.2025
- Dedeağaç’taki NATO tatbikatı, milli güvenlik sorunu / 28.05.2025
- BOP’a göre demokrasi, ‘parçalamak’ demek / 27.05.2025
- Suriye aynasında Türkiye’yi görebilmek! / 24.05.2025