Türkiye'de konuşlandırılacak olan 'made in USA' patentli füze kalkanı projesinin Malatya'nın Kürecik beldesinde kurulmasına AKP hükümetinin nasıl bir ortamda onay verdiğini hatırlarsınız.Tam o günlerde Başbakan Erdoğan İsrail'e karşı tarihin en çılgın salvolarını savuruyor, Türkiye-İsrail ilişkileri tarihinin en gergin günlerini yaşıyordu!Türk milletinin Başbakan Erdoğan ve hükümeti hakkında tam da "vay be Türkiye, İsrail'e kafa tutan böyle Başbakan, böyle hükümet görmedi" diyecekken, bir anda ışıklar yandı ve gerçekler tüm çıplaklığıyla karşımıza çıkıverdi.Neydi o gerçekler?Türk milleti, yine asırlardır kendisine yaşatılan acı kaderi yaşıyor ve en vahim meseleler en zıt görünen kesimlerce hallettiriliyordu. Yani en İsrail karşıtı göründüğümüz dönem, en İsrailci olduğumuz dönem; en İsrail karşıtı görünenlerimiz de en İsrailciydi aslında.Asırlardır bu coğrafyayı, bu milleti inim inim inleten de bu kader değil miydi?AKP hükümeti ve Sayın Erdoğan en İsrail karşıtı göründüğü dönemde, İsrail'in tüm geleceğini ve servetini vaat etse bile elde edemeyeceği bir fırsatı, ödülü altın tepsi içinde İsrail'e sundular.Neydi bu? Malatya'ya kurulacak olan füze kalkanı radarları. Bu kalkan tek kelime ile İsrail'i koruma kalkanlarıydı.Türkiye bir anda bu kalkanlarla beraber tüm komşularının hedefi haline geldi. Kasım sonu itibariyle Türkiye'nin üç önemli komşusu Rusya, İran ve Suriye'nin füzelerinin rotası Türkiye'ye çevrilmiş durumda. Bundan âlâ savaş durumu olabilir mi?Füze kalkanı projesini tehdit olarak gören Rusya ilk karşı hamlesini yaptı. Rusya Devlet Başkanı Dimitri Medvedev yeni bir ön uyarı radar sisteminin kurulmasını resmen emretti. Medvedev, ülkenin en batıdaki toprağı olan Baltık Denizi kıyısındaki Kaliningrad'daki radar sisteminin açılışını yaptıktan sonra Saint Petersburg civarındaki Lektuzi'de ve Sibirya'nın doğusundaki Usolye'de modern teknolojiye sahip radar istasyonları inşa edileceğini açıkladı. Medvedev projenin 'Batılı ortaklarının füze savunma sistemlerinin Rusya'nın stratejik nükleer güçlerine yönelttiği tehdide cevap vermek için Rusya'nın hazırlığının bir işareti olarak algılayacaklarını umut ettiğini' söyledi. Aynı şekilde İran ve Suriye de Türkiye'ye kurulacak olan füze kalkanının savaş durumunda ilk vurulacak hedef olduğunu defalarca vurguladılar.Peki, Türkiye'nin resmen tehdit edildiği, şamar oğlanına çevrildiği bu açıklamalara karşı gayet aktif bir bakanlık yürüten Dışişleri Bakanımız, Başbakanımız ve Cumhurbaşkanımız tarafından tek satır cevap verildi mi? Hayır.Şimdi biraz hafıza tazeleyelim. Bakın Başbakan Erdoğan Eylül ayının ilk haftasında konuyla ilgili ne demiş: "Bu konu, Türkiye'de tabii bir radar üssünün kurulması olayıdır. Bu radar üssünün kurulması NATO çerçevesi içinde yapılan bir süreçtir ve bizler de bir NATO ülkesi olmak suretiyle, bu konunun en uygun neresiyse, bunu gerek Silahlı Kuvvetlerimiz, gerek Dışişleri, çalışmalarını azami ölçüde, en ince teferruatına kadar yapıldı ve hala da bu çalışmalar yapılıyor ve en kısa zamanda neticelendirip Türkiye'de bizleri herhangi bir sıkıntıya vesaireye sokacak adım söz konusu değil. Bunların hepsi basit kulislerdir. Atılan adımın, biz bölgemiz için önemli olduğunu düşünüyoruz. Ve onun içinde bu konuda hükümet olarak en geniş manada da istişaremizi yaparak kararımızı vermiş bulunuyoruz.''Devam ediyoruz. Eylül'ün son haftasında da Başbakan Erdoğan, Amerikan PBS televizyonunda Charlie Rose'un füze kalkanına dair sorusunu şu şekilde cevaplamıştı:"Şimdi bunu, isterseniz şöyle ele alalım. Radar kalkanı dersek yanlış bir yaklaşım içerisine girmiş oluruz. Bu radarın kurulmasıdır. Füze kalkanı farklı bir olaydır, radar farklı bir olaydır. Radarın kurulmasına yönelik yani füze savunma sistemi olarak radarın kurulmasına yönelik bu, NATO konsepti içerisinde atılmış bir adımdır. NATO konsepti içerisinde Amerika ve Türkiye NATO'nun birer üyesi olarak bölgede böyle bir radar üssünün kurulması kararı NATO tarafından da verildiği için bu adım atılmıştır. Ve bu konuda çalışmaları taraflar yapmıştır. Ve bu çalışmalar neticesinde en uygun yer Malatya Kürecik olarak belirlenmiş ki daha önce orada yine radar üssü vardı. Orada radar üssünün kurulmasına karar verilmiştir. Ve bu mutabakat çerçevesinde de bu iş yürütülmüştür. Bunun dışında füze kalkanı, radar kalkanı gibi yaklaşımların hepsi yanlıştır, bir. İki, 'şu şu ülkeye karşı, şu şu ülkeleri korumak için bu yapılmıştır' bu çok çok yanlıştır. Zira mutabakat metni içerisinde zaten böyle bir ifade asla söz konusu değildir. Bu NATO'nun kendi konsepti içerisindeki bir yatırımıdır.''Bitmedi devam ediyoruz? Şimdi bir yıl daha geriye gidiyoruzBaşbakan Erdoğan 16 Kasım 2010'da Bangladeş dönüşü, 'olmazsa olmaz' diyerek "Özellikle bu konu topraklarımızın genelini teşkil ediyorsa komuta kesinlikle bize verilmelidir. Komutanın başka bir ülkenin kontrolünde olmasının kabulü söz konusu olamaz" demişti.Erdoğan gayet kesin konuştuğu bu açıklamadan sadece 6 gün sonra 22 Kasım 2010'da, füze kalkanı konusunda yaptığı başka bir açıklamada maalesef şunları ifade etmiştir: "Şu anda komutası 'şu ülkededir' diye belirlenmiş bir şey söz konusu değil. Komutanın kesinlikle NATO'da olması gereğini ifade ettik ve NATO malumunuz olduğu üzere bir saldırı sistemi oluşturmuyor, bir savunma sistemi oluşturuyor". Son olarak da Başbakan Erdoğan bir televizyon kanalında kendisine füze kalkanı sorusu yöneltilince, anlaşma metnini sabaha kadar bizzat kendisinin okuduğunu ve ona göre imzaladığını belirtmişti.Yani Başbakan bütün bu sürecin bizatihi farkında. Bütün sorumluluğun bilincinde. O dönemlerde "basit kulisler" dediği hadiselerin bugün üç önemli ülkenin füzelerini ülkemize çevirmeleri sonucunu doğurduğunun da farkındadır umarım. Türkiye'nin inanılmaz bir cendereye sokulduğu bu vahim durum en çok kimi mutlu ediyordur dersiniz. Hükümetimizin en karşıtı göründüğü, hakkında en sert açıklamalar yaptığı bir ülke olabilir mi?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Alperen Polat / diğer yazıları
- Sadaka sosyalizmi / 17.04.2013
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012