Tekirdağ'ın Malkara ilçesi ile Çanakkale'nin Lapseki ilçesini birbirine bağlayan 1915 Çanakkale Köprüsü'nün açılışı, Çanakkale Zaferi'nin 107. yıl dönümünde dün Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından yapıldı.
Erdoğan açılış öncesinde sosyal medya hesabından köprüyle ilgili yaptığı paylaşımda, "Çanakkale Zaferimizin nişanesi, Türkiye'nin tarihe damgası" ifadelerine yer verdi.
Tarihe damga vurmak mıdır bilmem ama, 1915 Çanakkale Köprüsü'nün Türkiye ekonomisinin zarar hanesine yazılacak bir proje olduğuna eminim.
Zira dün hizmete açılan 1915 Çanakkale Köprüsü'nü inşa eden şirkete hükümet, araç başına 15 Euro+KDV geçiş ücreti olmak üzere günlük 45 bin araç geçiş garanti vermiş.
Tam 6 yıl önce 2016'da bu garanti hesabı yapılırken 1 Euro yaklaşık olarak 3.5 TL'ydi.
Şimdi ise 1 Euro 16.40 TL seviyesinde.
Yani 45 binin altında günlük geçişte aradaki fark hükümet tarafından karşılandığı için köprüyü yapan konsorsiyumun araç geçse de geçmese de kasasına her gün 675 bin Euro girecek. 675 bin Euro dünkü kurla 11.1 milyon TL ediyor. Yıllık geçiş ücreti toplamı ise 247 milyon Euro.
247 milyon Euroyu isterseniz TL'ye çevirmeye hiç çalışmayın, zira hesap makinesinin ekranı yeterli gelmeyecektir.
Hükümet bu yap-işlet-devret projelerini 'milletin cebinden beş kuruş çıkmayacak' diyerek savunuyor.
Aslında doğru söylüyorlar, zira kimse TL'yle iş görmüyor, verilen garanti bir Euro cinsinden.
Sanırsınız yapılan köprü Çanakkale'de değil de İtalya'nın Napoli kentinde…
Oysa inşaat süresi dahil 16 yıl boyunca köprüyü işletecek olan şirket sadece geçiş garantisinden toplamda en az 3 milyar Euro seviyesinde bir kazanç elde edecek.
Bu parayı hükümet yoktan yaratmayacaksa milletin vergilerinden ödenecek.
Türkiye'nin en ücra köşesinde yaşayan o köprüden hiç geçmeyecek bir vatandaşın bile, istese de istemese de ödediği vergiyle maliyetine ortak olduğu bu köprü için verilen ödeme ve diğer garanti şartlarını içeren sözleşmeler ise her zaman vatandaştan gizli tutuluyor.
Bu yüzden araç başına geçiş ücreti 15 Euro açıklanmış olsa da bundan daha yüksek olması da muhtemel. Zira köprüyü inşa eden şirket, pandemi ve diğer beklenmedik sebeplerden ötürü inşaat sırasında 300 milyon Euro ek maliyet oluştuğunu açıklamıştı. Bu ek maliyetler hiç göremeyeceğimiz bizden gizlenen o sözleşmeler gereğince yine bizim cebimizden çıkmış olacak.
Madem kamu yararı olan projeler bunlar o zaman neden şeffaf olmuyor? Hem bütün tartışmalar sona erer ve hükümet de eleştiri oklarının hedefi olmaktan kurtulur.
Bütün bu eleştirilere rağmen hükümetin hâlâ böyle projelerde anlaşma metinlerini gizlemeye devam etmesi, sizi bilmem ama benim merakımı daha da tahrik ediyor.
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024