Ülkemizin ekonomik tablosu, ekonomideki tüm göstergeler daha da kötüye gitmeye devam ediyor.
Neden gitmesin ki, sorunlar kartopu gibi göstere göstere büyümesine rağmen hükümetten, ekonomiden sorumlu olan siyasilerimizden hiçbir çözüm adımı yok. Dahası, inatla ve ısrarla uyguladıkları politikalar yarayı daha da derinleştiriyor.
Maliye Bakanımız Sayın Nebati gözlerindeki ışıltıyla ekonomiyi izah etmeye çalışıyor ama Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş'ın ifade ettiği gibi, herhalde gözlerin önündeki ışık görmeyi engelliyor.
Ekonomideki güncel gelişmeleri özetle aktarmaya devam edelim.
Üretim maliyetleri artıp, vatandaşların gelirinin erimesi sebebiyle ekonomik koşullar zorlaştıkça, şirketler patır patır dökülmeye devam ediyor.
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, Nisan ayına ilişkin kurulan ve kapanan şirket istatistiklerini açıkladı. Buna göre, Nisan'da kurulan şirket sayısı geçen yılın aynı ayına göre yüzde 25.5, kapanan şirket sayısı yüzde 125.9 artış gösterdi. Bu hızla devam ederse, kepenk kapatmamış şirket kalmayacak!
Kamu-Ar'dan sonra, Asgari Ücret Komisyonu'nda işçileri temsil eden Türk-İş de açlık ve yoksulluk sınırı rakamlarını paylaştı. Türk-İş'in Mayıs 2022 araştırmasına göre, 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı 6 bin 17 liraya yükseldi.
Böylece açlık sınırı, 4 bin 253 lira olan asgari ücretin 1764 lira üzerinde gerçekleşmiş oldu. Dikkat ederseniz, bir ay boyunca tam zamanlı çalışarak alın teri döken asgari ücretli, ailesinin karnını bile doyuramıyor.
Türk-İş'in verilerine göre, yoksulluk sınırı ise 19 bin 602 liraya yükseldi. Türk vatandaşları için yoksul sınırını geçmek hayal oldu.
Milli Ekonomi Modeli'nin sahibi Prof. Dr. Haydar Baş, "Ekonominin hedefi vatandaşların karnını doyurmak, sırtını giydirmek" derdi. AKP hükümetinin ekonomi politikaları gelinen noktada vatandaşların karnını bile doyuramıyor. Yüksek enflasyona maruz kalan ülkemizde, en önemli maliyet unsurlarından olan akaryakıt fiyatları uçmaya devam ediyor. Akaryakıta zam; çiftçi için daha fazla maliyet, nakliye ve ulaşım ücretlerine zam, vatandaşlara da pahalılık anlamına gelmektedir.
Dün benzine 1 lira 43 kuruş, mazota da 1 lira 38 kuruş zam yapılmıştı, daha bu zamlar vatandaşlar tarafından hazmedilememişken bugün de benzine 70 kuruş, mazota da 97 kuruş zam geldi. Prof. Dr. Baş, "zam üstüne zam yağacak" dediğinde birileri alaycı bakışlarla bakıyordu, şimdi zamların altında ezilip duruyorlar.
Yeni zamlardan sonra İstanbul'da benzinin litre fiyatı 24.99 liraya, mazotun litre fiyatı da 24.38 liraya yükseldi. Hâlâ, "Çok yakında benzin ve mazotun kokusuna bile para ödeyeceğiz" sözümün arkasındayım. Asgari ücrete vatandaşın gözünün içine soka soka yüzde 50 zam yaptılar, ama benzine bir yılda yapılan zam yüzde 224, mazota ise yüzde 238. Maaşların ne kadar eridiğini siz hesaplayın.
Akademisyenlerin oluşturduğu ENAG'dan enflasyonla ilgili çok kritik uyarılar geldi. ENAG, yüzde 156.86 olarak ölçtüğü yıllık enflasyonun önlem alınmaması halinde yüzde 200'lere ulaşabileceği uyarısında bulundu.
ENAG, yayımladığı Enflasyon ve Kur Raporu'nda, TÜİK'in ekonomiye yönelik yanlış sinyaller vermesi ile Merkez Bankası'nın rezervlerini kaybedip önlenemez boyutta kredibilite kaybına uğramasının, döviz kuru ve enflasyonu yukarı taşıdığını belirtti. TÜİK'in gerçeği yansıtmayan enflasyon ve büyüme verileri yüzünden halkın reel gelirinin düştüğü, bunun da tasarruf/yatırım dengesini bozduğu ifade edilen raporda, bozulan dengelerle ülke iflas risk primi olan CDS oranının 730'lara çıkarak dış borç çevirme ve verimli yatırımları finanse etmeyi zorlaştırdığı belirtildi.
Bildiğiniz gibi yüzde 200'ü aşan enflasyon "hiperenflasyon" olarak tanımlanıyor. Elbette ki TÜİK, BTP lideri Sayın Hüseyin Baş'ın ifade ettiği gibi, bu oranlarda enflasyon açıklamayacak. Vatandaş harcama yaparken hiperenflasyona maruz kalırken, geliri TÜİK'in verileriyle erimeye devam edecek.
Hükümet, "devleti küçültelim" hedefiyle Cumhuriyet tarihiyle özdeşleşmiş şeker fabrikalarını haraç mezat elden çıkardı, şeker pancarı üretiminin önü kapatıldı, şimdi sıfır gümrükle şeker ithal etmeye çalışıyoruz. Şu garabete bakın!
Resmi Gazete'de yayımlanan karara göre, son dönemlerde artan şeker fiyatlarını aşağıya düşürme gerekçesiyle sıfır gümrükle 400 bin ton şeker ithal edilecek. Hükümet yine tarım politikalarında uyguladığı yanlışların faturasını çiftçiye kesiyor. Halbuki sıfır gümrükle almayacağımız parayı, pancar üreticisine destek olarak verseydik bugün şeker sorunu yaşanmazdı.
İşte zifiri karanlık tablo bu… Bu karanlıktan kurtulmak için Prof. Dr. Baş'ın ifade ettiği gibi, "Çok güçlü bir ışığa ihtiyaç var." Dünyayı aydınlatan Milli Ekonomi Modeli güneşine ihtiyacımız var, bu modeli ülkemizde uygulayacak Bağımsız Türkiye Partisi iktidarına ve BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş'ın liderliğine ihtiyacımız var.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Milyonlarca gencimiz boşta geziyor / 21.05.2025
- 19 Mayıs: Türk milletinin umudunun yeşerdiği gün / 20.05.2025
- Korucularımıza çok şeyler borçluyuz / 17.05.2025
- Terör örgütünden fesih yorumu: Demokratik konfederalizm / 16.05.2025
- Trump’tan Şara’ya ‘Abraham Anlaşması’ şartı / 15.05.2025
- BTP lideri Hüseyin Baş hakkında bir garip iddianame! / 14.05.2025
- 'Terörsüz Türkiye' açılımından teröristler neden memnun? / 13.05.2025
- Demokratikleşme derken federasyonu mu kastediyorlar! / 10.05.2025
- Şara’nın Fransa ziyareti SDG’yi güçlendirdi / 09.05.2025
- Hindistan-Pakistan çatışmalarını nasıl okumalıyız? / 08.05.2025
- 19 Mayıs: Türk milletinin umudunun yeşerdiği gün / 20.05.2025
- Korucularımıza çok şeyler borçluyuz / 17.05.2025
- Terör örgütünden fesih yorumu: Demokratik konfederalizm / 16.05.2025
- Trump’tan Şara’ya ‘Abraham Anlaşması’ şartı / 15.05.2025
- BTP lideri Hüseyin Baş hakkında bir garip iddianame! / 14.05.2025
- 'Terörsüz Türkiye' açılımından teröristler neden memnun? / 13.05.2025
- Demokratikleşme derken federasyonu mu kastediyorlar! / 10.05.2025
- Şara’nın Fransa ziyareti SDG’yi güçlendirdi / 09.05.2025
- Hindistan-Pakistan çatışmalarını nasıl okumalıyız? / 08.05.2025