Günaydın sayın Bakan

Ülkemizde geçen hafta çok önemli bir gelişme yaşandı. Bayram gününün mahmurluğuna denk geldiği için belki dikkatlerden kaçmış olabilir.

Ne biliyor musunuz? Bizzat Enerji Bakanı Zeki Çakan'ın ifadesine göre, Diyarbakır'da açılan bir kuyudan Arap ülkelerindeki kalitede 2 bin 550 metreden petrol fışkırdı. Bulunan petrolün gravitesi 33-34 ki, çok yüksek bir kalite...

Diyarbakır'ın Ergani ilçesindeki sözkonusu Gökiçi-1 kuyusunda kaliteli petrol bulunmasının ardından şimdi de aynı kuyuya 4-5 kilometre uzaklıkta ikinci bir kuyu daha açılıyor.

Geçen hafta Trakya'da açılan bir kuyudan da doğalgaz fışkırmış. Günaydın sayın Bakan!

Petrol, Türkiye'de adeta hep sümenaltı edildi.

Kamuoyu, petrolün ehemmiyetini 2001 Nisan'ında yapılan Trabzon'daki Kuvay-ı Milliye mitinginde iliklerine kadar hissetti. Prof Dr. Haydar Baş bey, Milli Ekonomi ve Kalkınma Modelleri'nden bazı başlıklar aktardı o coşkulu mitingte. "Müsaade etsinler, ülkeyi bu ekonomik badireden 24 saatte kurtarayım" çıkışını yapıp; bunun nasıl olacağının bazı somut projelerine değindiğinde, yeraltındaki petrol ve bor rezervimize dikkat çekmişti.

Bağımsız Türkiye Partisi'nin parti programına aldığı Prof. Dr. Haydar Baş beyin Milli Ekonomi ve Kalkınma Modelleri'nde petrol ve yeraltı zenginlikleri ile ilgili projeler, çok geniş kapsamlıdır. Shell firmasında 20 yıl genel müdürlük yapmış Antony Robinson'un "Bütün Amerikan petrol şirketleri bilirler ki, yapılan araştırmalar Türkiye'nin bir petrol denizi üzerinde olduğunu gösteriyor" itirafına da yer verilen Mili Ekonomi Modeli'nde petrol ve yeraltı zenginlikleriyle ilgili çok ciddi teklifler sunulmaktadır.

Petrol konusunda kıymetli yazarımız Muharrem Bayraktar'ın araştırma yazıları ve televizyon programlarının yanısıra sayın Dr. Ümit Emre'nin çalışmaları da gerçekten hayırla yâd edilmesi gereken çok önemli çabalardır.

Maalesef BTP'den gayrı eski-yeni hiçbir partimizin yerli kaynaklarımıza dayalı herhangi bir kalkınma projeleri dahi yok. Hepsi, IMF'nin "dıştan dalgalı kur" rotasıyla rastlantıya kürek çekerek ekonomik iyileşme bekliyorlar.

Bu bağlamda bayram günlerinde Diyarbakır ve çevresinden gelen petrol müjdeleri, BTP'nin Kuvay-ı Milliye ruhuyla yoğrulmuş Milli Ekonomi ve Kalkınma Modelleri'nin ülkemiz için "tek reel ve somut çözüm" olduğunun göstergesidir.

Bu arada Türkiye'ye uygulanan tekstil kotalarının kaldırılmasıyla ilgili teklifleri her toplantıda sürüncemeye bırakıp ileriye atan ABD yönetiminin, ısrarla Güneydoğu bölgemizde Kalifiye Endüstri Bölgeleri / Qualified Industrial Zone oluşturulması planları, hem siyasi hem de ekonomik riskli içerik arzetmektedir. Sınırın ötesinde karton Kürdistan oluşturan ABD, daha önce Çekiç Güç yöntemiyle gerçekleştirmeye çalıştığı işleri, şimdi de Qualified Industrial Zone yöntemiyle sonuçlandırmak için bölgeye yakın durmak arzusundadır. Bu yöntem, AB'nin milli bütünlüğümüzü hedef alan "mikrokültürel hesaplar"ına da paralel düştüğü için olacak, bu noktada AB ile ABD arasında karşılıklı işbirliği ve paslaşma da sözkonusudur.

Dolayısıyla koas coğrafyasının merkezinde bulunan Türkiye'mizin IMF başta olmak üzere yabancıların ekonomik, siyasal ve askeri kaynaklarına dayalı senaryolarıyla kör topal yol alması, bizi, geleceğin Büyük Türkiye'sine değil, her dem "düşük yoğunluklu parçalanma gerilimi"ne alınmış bir Türkiye'ye doğru sürükler. Dolayısıyla yapılması gereken iş bellidir. Kuvay-ı Milliye ruhuyla kendi tarihsel, jeopolitik ve ekonomik kaynaklarını devreye alarak milli üretim, kalkınma ve dış politik stratejilerini geliştiren bir devlet-millet iradesi şarttır. BTP işte bu Büyük Türkiye idealinin projelerini ve iradesini ortaya koymaktadır.

Diyarbakır'dan fışkıran petrol de bunu haykırmaktadır.

Gözün aydın Türkiye... Günaydın sayın Bakan!