Kendi evlatlarından şikayet eden bir toplum haline geldiğimizin farkında mısınız? Çocuklarımızın bizlere karşı saygı-sevgisinden şikayetçiyiz. Eve geliş-gidiş saatlerinden, eğitim çağında ise ders çalışmamasından, giyim-kuşamından, maneviyata uzaklığından, edindiği arkadaşlarından, gittiği yerlerden vs. şikayetçiyiz.
Neden şikayetçiyiz? Hepimizin o yaşlarda çok iyi bildiği ama yarın yaparım, yarın daha farklı olurum, davranırım gibi mazeretlerle hep ertelediğimiz milli-manevi değerlerimizi, örf ve ananelerimizi yapmamalarından.
Oysa dediğim gibi biz de yapmadık. Aradaki farkı biz biliyorduk, kısmen yapıyor, kalanı erteliyorduk. Yeni nesil ise milli ve manevi değerleri bilmiyor. Başka inanç ve kültürler etrafında kendine bir yaşam şekli çiziyor. Öyle değil mi?
Neden bu hale geldik biliyor musunuz, bizi bu hale kimler getirdi?
Prof. Dr. Haydar Baş diyor ki; "Batı, şunun hesabını yaptı; Biz bütün orduları bir araya getirdik, Türk milletinin sırtını yere getiremedik. O halde bunlarda bir öz var, onu almalıyız ki bunların da bizden farkı olmasın, geriye sadece posaları kalsın. Haçlı bizi meydanlarda mağlup edemedi. Şimdi kültür yoluyla, siyaset yoluyla, medya ve medeniyet yoluyla mağlup etmeye çalışıyor."
Nasıl bir plandı bu? Bu sorunun cevabını da gazetemizin tarihçi yazarlarından kardeşim Tahsin Aydın'ın birkaç ay önceki yazısından aktarayım:
"Haçlılar ve Siyonistler özellikle XIX. yüzyılın sonlarına doğru İslam coğrafyasında sistemli bir şekilde örgütlenecektir.
Hedeflerine ulaşmak için sadece siyasi çalışmalar yapılacak aynı zamanda kültürel olarak da İslam coğrafyasını zayıflatmak için plan ve programlar uygulamaya geçirilecektir. İsviçre'nin Basel şehrinde toplanan kongrede bu amaçla aşağıdaki kararlar alınacaktır.
1- Genç kuşakları (Müslüman) ahlak dışı yönlendirmelerle yozlaştırmalı.
2- Aile hayatını yıkmalı.
3- İnsanlara yeteneksizler, bilgisizler hükmetmeli.
4- Sanatı zayıflatarak, edebiyatı açık saçık ve şehvetli bir hale sokmalı.
5- Kutsallığa saygıyı yıkmalı, saygıyla anılan kimseler hakkında ahlaksızca olaylar uydurmalı.
6- Sınırsız bir lüks, baş döndürücü modalar yaratmalı, çılgınca tüketime alıştırılmalı.
7- Kalabalıkların vakitleri, eğlenceler, oyunlarla oyalanmalı, herkes düşünmekten alıkonulmalı.
8- Aşırı fikirlerle düşünceler zehirlenmeli, gürültü ve kargaşalıklar yaratılmalı, sosyal sınıflar arasına kin ve güvensizlikler sokulmalı.
9- Aristokratlara müthiş vergiler koyarak onları bunaltmalı, aralarına kin ve güvensizlik saçmalı.
10- Mal sahipleriyle, işçilerin arasını bozmalı, grevler, sabotajlar düzenlemeli.
11- Yüksek tabakanın moral gücünü her çareye başvurarak kırmalı.
12- Sanayinin, tarımı ezmesine olanak vermeli, böylece köylü sınıfı ortadan kaldırmalı.
13- Saçma düşünceler ortaya atılarak halkı gerçekleştirilmesi olanaksız düşüncelerle dolambaçlı yollara sokmalı.
14- Hayat pahalılığı körüklenmeli.
15- Uluslararası sorunlar yaratarak uluslar arasına kin ve nefret tohumları serpmeli.
16- Ulusların kaderlerini eğitim ve öğretimden yoksun kimselerin ellerine bırakmalı.
17- Bütün hükümet şekillerini değiştirmeli, birçok sırları açıklamalı.
18- Yasal yönetim şekillerinden kayıtsız koşulsuz despot bir yönetime geçilmeli.
19- Siyasî, ekonomik krizler yaratmalı, servetleri yok etmeli.
20- Mali istikrarı bozmalı, ekonomik krizleri çoğaltmalı, spekülasyonlara, enflâsyonlara yol açmalı, altını belirli ellerde toplamalı, büyük sermayeleri felce uğratmalı.
21- İnsanlığı dert, acı ve yoksulluk içine atmalı."
Yakın tarihimize baktığımızda siyasi liderlerin, cemaat önderlerinin, sosyal kuruluşlar, vakıfların, medyanın vs. eliyle bu planların tamamının devreye konulduğunu görmekteyiz.
Bu planlardan devletin yapısı özellikle Atatürk'ten sonra tamamen etkilendi ve bu yörüngeye kaydı.
İnsan bağlamında ise bu dedelerimiz bu planlar karşısında milli kimliklerinden taviz vermediler. Babalarımızın tavizleri oldu ama yine bir duruş ve kimlik sahibiydiler. Bizleri yüzdeye vurursak % 50, % 50 etkilendik gibi. Ama özellikle 90'lardan sonraki nesil tamamen bu planların etkisi altında kaldı.
Bu oyunu bozmamız şarttır. Nasıl? Sayın Baş'ın belirttiği gibi batının o korktuğu, bütün ordularıyla gelmelerine rağmen mağlup edemedikleri o özü tekrar gönlümüze, bünyemize hakim kılarak.
Nedir o öz? Tevhidin merkezi Ehl-i Beyt'te buluşmak. Sosyal, siyasi, ekonomik gibi hayatın bütün alanlarında kendi öz kaynaklarımıza dönüp, her alanda dünyaya örnek olacak kimlik sahibi nesiller yetiştirmek.
Neden şikayetçiyiz? Hepimizin o yaşlarda çok iyi bildiği ama yarın yaparım, yarın daha farklı olurum, davranırım gibi mazeretlerle hep ertelediğimiz milli-manevi değerlerimizi, örf ve ananelerimizi yapmamalarından.
Oysa dediğim gibi biz de yapmadık. Aradaki farkı biz biliyorduk, kısmen yapıyor, kalanı erteliyorduk. Yeni nesil ise milli ve manevi değerleri bilmiyor. Başka inanç ve kültürler etrafında kendine bir yaşam şekli çiziyor. Öyle değil mi?
Neden bu hale geldik biliyor musunuz, bizi bu hale kimler getirdi?
Prof. Dr. Haydar Baş diyor ki; "Batı, şunun hesabını yaptı; Biz bütün orduları bir araya getirdik, Türk milletinin sırtını yere getiremedik. O halde bunlarda bir öz var, onu almalıyız ki bunların da bizden farkı olmasın, geriye sadece posaları kalsın. Haçlı bizi meydanlarda mağlup edemedi. Şimdi kültür yoluyla, siyaset yoluyla, medya ve medeniyet yoluyla mağlup etmeye çalışıyor."
Nasıl bir plandı bu? Bu sorunun cevabını da gazetemizin tarihçi yazarlarından kardeşim Tahsin Aydın'ın birkaç ay önceki yazısından aktarayım:
"Haçlılar ve Siyonistler özellikle XIX. yüzyılın sonlarına doğru İslam coğrafyasında sistemli bir şekilde örgütlenecektir.
Hedeflerine ulaşmak için sadece siyasi çalışmalar yapılacak aynı zamanda kültürel olarak da İslam coğrafyasını zayıflatmak için plan ve programlar uygulamaya geçirilecektir. İsviçre'nin Basel şehrinde toplanan kongrede bu amaçla aşağıdaki kararlar alınacaktır.
1- Genç kuşakları (Müslüman) ahlak dışı yönlendirmelerle yozlaştırmalı.
2- Aile hayatını yıkmalı.
3- İnsanlara yeteneksizler, bilgisizler hükmetmeli.
4- Sanatı zayıflatarak, edebiyatı açık saçık ve şehvetli bir hale sokmalı.
5- Kutsallığa saygıyı yıkmalı, saygıyla anılan kimseler hakkında ahlaksızca olaylar uydurmalı.
6- Sınırsız bir lüks, baş döndürücü modalar yaratmalı, çılgınca tüketime alıştırılmalı.
7- Kalabalıkların vakitleri, eğlenceler, oyunlarla oyalanmalı, herkes düşünmekten alıkonulmalı.
8- Aşırı fikirlerle düşünceler zehirlenmeli, gürültü ve kargaşalıklar yaratılmalı, sosyal sınıflar arasına kin ve güvensizlikler sokulmalı.
9- Aristokratlara müthiş vergiler koyarak onları bunaltmalı, aralarına kin ve güvensizlik saçmalı.
10- Mal sahipleriyle, işçilerin arasını bozmalı, grevler, sabotajlar düzenlemeli.
11- Yüksek tabakanın moral gücünü her çareye başvurarak kırmalı.
12- Sanayinin, tarımı ezmesine olanak vermeli, böylece köylü sınıfı ortadan kaldırmalı.
13- Saçma düşünceler ortaya atılarak halkı gerçekleştirilmesi olanaksız düşüncelerle dolambaçlı yollara sokmalı.
14- Hayat pahalılığı körüklenmeli.
15- Uluslararası sorunlar yaratarak uluslar arasına kin ve nefret tohumları serpmeli.
16- Ulusların kaderlerini eğitim ve öğretimden yoksun kimselerin ellerine bırakmalı.
17- Bütün hükümet şekillerini değiştirmeli, birçok sırları açıklamalı.
18- Yasal yönetim şekillerinden kayıtsız koşulsuz despot bir yönetime geçilmeli.
19- Siyasî, ekonomik krizler yaratmalı, servetleri yok etmeli.
20- Mali istikrarı bozmalı, ekonomik krizleri çoğaltmalı, spekülasyonlara, enflâsyonlara yol açmalı, altını belirli ellerde toplamalı, büyük sermayeleri felce uğratmalı.
21- İnsanlığı dert, acı ve yoksulluk içine atmalı."
Yakın tarihimize baktığımızda siyasi liderlerin, cemaat önderlerinin, sosyal kuruluşlar, vakıfların, medyanın vs. eliyle bu planların tamamının devreye konulduğunu görmekteyiz.
Bu planlardan devletin yapısı özellikle Atatürk'ten sonra tamamen etkilendi ve bu yörüngeye kaydı.
İnsan bağlamında ise bu dedelerimiz bu planlar karşısında milli kimliklerinden taviz vermediler. Babalarımızın tavizleri oldu ama yine bir duruş ve kimlik sahibiydiler. Bizleri yüzdeye vurursak % 50, % 50 etkilendik gibi. Ama özellikle 90'lardan sonraki nesil tamamen bu planların etkisi altında kaldı.
Bu oyunu bozmamız şarttır. Nasıl? Sayın Baş'ın belirttiği gibi batının o korktuğu, bütün ordularıyla gelmelerine rağmen mağlup edemedikleri o özü tekrar gönlümüze, bünyemize hakim kılarak.
Nedir o öz? Tevhidin merkezi Ehl-i Beyt'te buluşmak. Sosyal, siyasi, ekonomik gibi hayatın bütün alanlarında kendi öz kaynaklarımıza dönüp, her alanda dünyaya örnek olacak kimlik sahibi nesiller yetiştirmek.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Devletin malı deniz, yiyen ıstakoz / 20.04.2024
- Hayber’deki 'Demir Kubbe'yi yıkan adam / 19.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -2- / 18.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -1- / 17.04.2024
- İsrail, İslam dünyasının acziyetini ispatladı / 15.04.2024
- ‘Artık demir almak günü gelmişse zamandan’ / 14.04.2024
- İktidarın İsrail laubaliliği / 13.04.2024
- Abanın altındaki 5 kişi / 12.04.2024
- Nasıl bir ayı geride bıraktık? / 11.04.2024
- İlahi emri yerine getirdiğimiz için bayram yapıyoruz / 10.04.2024
- Hayber’deki 'Demir Kubbe'yi yıkan adam / 19.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -2- / 18.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -1- / 17.04.2024
- İsrail, İslam dünyasının acziyetini ispatladı / 15.04.2024
- ‘Artık demir almak günü gelmişse zamandan’ / 14.04.2024
- İktidarın İsrail laubaliliği / 13.04.2024
- Abanın altındaki 5 kişi / 12.04.2024
- Nasıl bir ayı geride bıraktık? / 11.04.2024
- İlahi emri yerine getirdiğimiz için bayram yapıyoruz / 10.04.2024