Türkiye İstatistik Kurumu tarafından yapılan yoksulluk araştırması sonucuna göre; ülkemizde yaşayan vatandaşlarımızın yaklaşık 20 milyonu yoksulluk, 1 milyonu da açlık sınırının altında yaşıyor. Devlet Planlama Teşkilatı'nın Dokuzuncu Kalkınma Planı hazırlıkları kapsamında oluşturulan Gelir Dağılımı ve Yoksullukla Mücadele Özel İhtisas Komisyonu raporuna göre; Türkiye'de yaklaşık 17 Milyon yüzbin hane halkı sayısının olduğu dikkate alınarak yapılan çalışmada, yoksulluk yardımından istifade etmek isteyenlerin başvurusu, toplam hane halkının yüzde 6,5 ine denk geliyor. Yani ülkemizde her yüz aileden 7'si yoksulluk yardımından yararlanmak için başvuruda bulundu. Yine yoksulluk sebebiyle çocuklarının sağlık kontrollerini yaptıramayan ve okula kaydettiremeyen 1 Milyon 117 bin aile Sosyal Riski Azaltma Projesi'ne başvuruda bulundu. Aylık geliri 127 YTL'nin altında olan, herhangi bir sosyal güvenlik kurumuna bağlı olmayan, yeşil kartlı vatandaşlarımızın sayısı 12 milyonu aşmıştır. Bazı vilayetlerimizde ise yaşayan vatandaşlarımızın yarısından fazlası yeşil kartlı. Ülkemizde çalışan işçi sınıfının geçimini temin edebilme, yaşayabilme standardını dikkate alarak belirlenen asgari ücret ise 380 YTL dir. Bu asgari ücrete razı olup, çalışmak istediği halde iş bulamayan işsizler ordusu da her geçen gün artmaktadır. Yukarda açıkladığımız, sadece bir kaç konu ile sınırlandığımız sıkıntılar, ülkemizin içinde bulunduğu durumun bir göstergesidir. Hatırlarsanız Sayın Başbakan Türkiye'de kişi başına milli gelirin 5 bin dolar civarında olduğunu söylüyordu. Dört kişilik bir ailede bu rakam 20 bin dolar eder. Oysa yukarıda devletin kurumlarının ifadesi ile Sayın Başbakan'ın ifadesi taban tabana zıtlık oluşturuyor. Madem kişi başına 5 bin dolar gelir var, o zaman asgari ücreti neden net 380 YTL olarak belirliyorsunuz? Cari işlem açıkları, ithalattaki artış, ihracat azalması, dış ticaret açığı, enerji yetersizliği, üretim azalması, işsizliğin devamlı artması, çalışanların ücretlerinin yetersizliği, dış borçların artması ve yeşil kart kuyrukları gibi sorunlar büyük bir realite iken hükümet, taban memnuniyeti için atama konularından medet umuyor. Artan kapkaçlar, hırsızlıklar, cinayetler, borcunu ödeyemediği için intihar edenler, orta öğrenime kadar inen bıçaklama olayları toplumsal bunalımın göstergesi değil mi? Hükümet, halen vatandaşlarına insanca yaşama standartlarını sağlayamadı. Para yok, gerekçesi geçerli değildir. Bizim yardım diye kapılarını aşındırdığımız ülkelerde var olan para, onlara gökten yağmadığına göre neden ve nasıl onlarda var olan para, bizde yok oluyor? Çünkü onların gelirleri faize gitmiyor. Gitmediği için yoksulluk olmuyor, paraları bol oluyor. Yetmiş milyon nüfuslu ülkemizde, insanların gece-gündüz çalışarak, alın teri dökerek ödediği vergiler dışarıdan alınan borcun faizine yetişmiyor. Ülkemizin ve insanımızın ihtiyaçlarına cevap veremeyenler, başarısızdırlar. Başarısızlar da, her zaman olduğu gibi girdikleri sandıktan çıkamayarak, tarihin çöplüğüne gömülürler.
Hakan Bektaş / diğer yazıları
- Başaramayanlar başarısızdır / 29.03.2006
- Yavru vatan / 01.12.2001
- Her geçen gün daha da batıyoruz / 09.10.2001
- Tarihi iflas / 04.09.2001
- Bunları haketmedik / 27.08.2001
- Hükümetin yaz-kış hikayeleri / 14.08.2001
- Yoksulluk ve yardımın böylesi / 07.08.2001
- Dokuya göre program şart / 31.07.2001
- Sıra siyasilerde / 17.07.2001
- İç işlerimize açık müdahale / 10.07.2001
- Yavru vatan / 01.12.2001
- Her geçen gün daha da batıyoruz / 09.10.2001
- Tarihi iflas / 04.09.2001
- Bunları haketmedik / 27.08.2001
- Hükümetin yaz-kış hikayeleri / 14.08.2001
- Yoksulluk ve yardımın böylesi / 07.08.2001
- Dokuya göre program şart / 31.07.2001
- Sıra siyasilerde / 17.07.2001
- İç işlerimize açık müdahale / 10.07.2001