Dünden bugüne bu soruyu hep sorduk yine soruyoruz; dış politikada devlet olarak hangi saftayız? İç politikada birey olarak kimin yanındayız? Manevi olarak vuslata eren yol hangisidir ve bizler hangi yoldayız?
Aslında Allah'ın çizdiği, emrettiği yola giren kişi bütün bu soruların ve daha fazlası soruların her zaman doğru şıkkını tercih eden kişidir.
Başlığa dönersek! Başlık bana ait değil. Prof. Dr. Haydar Baş'ın 18 Eylül 2014 yılındaki yazısının başlığı...
Yazısında Sayın Baş, bireyden devlete bir istikametten ve istikameti sapanlardan ve bekleyen tehlikelerden bahsederek şöyle diyordu:
"Ülkemiz bugün geçmişte karşı safta yer aldıklarımızla beraber anılıyor. Bu siyasette böyle, ekonomide, sosyal hayatta böyle; icraatlara bakıldığında neredeyse inancımızda dahi bu cenaha kaymış durumdayız.
Oysa Kur'an-ı Kerim'de Cenab-ı Hakk'ın; hadislerde Hz. Peygamber'in ikazları tam da bugün girdiğimiz yanlış kulvar hakkındadır.
Maide Suresi 51. ayette Cenab-ı Hakk, "Ey iman edenler! Yahudileri ve Hıristiyanları dost edinmeyin. Zira onlar birbirinin dostudurlar. İçinizden onları dost tutanlar, onlardandır. Şüphesiz Allah, zalimler topluluğuna yol göstermez" buyrulur.
Nitekim Hz. Peygamber, "Şu bir gerçek ki, ümmetim adına korktuğum en önemli şey, dalalete sapmış ve saptıran yöneticiler ve önderlerdir. Ümmetimden bazı gruplar (hak din olan İslam'dan saparak) müşriklere ve ehl-i kitaba iltihak edeceklerdir, onların dinlerine dahil olacaklardır" buyurmaktadır. (Ebu Davud, Sünen, Fiten, 1; İbn Mace, Sünen, Fiten, 9).
Ehl-i kitapla beraber hareket etmek ahir zaman için 'en büyük fitne' olarak ifade edilmektedir.
"Fitneden eser kalmayıncaya kadar onlarla Allah yolunda mücadele ediniz." (Enfal Suresi, 39)
Ayet-i kerimede geçen fitnenin, 'ne büyük fitne' olduğunu beyan eden Hz. Ömer'in oğlu Abdullah'a (r.a), söz konusu 'fitne'nin mahiyeti sorulduğunda hiddetle, "Bilmiyor musun, bu fitne, Müslümanların İslam'ı ve Hz. Muhammed'i terk ederek müşriklerin, Hıristiyanların ve Yahudilerin dinlerine girmeleridir" demiştir. (Buhari, Sahih, Kitab'ül Fiten, 92/7094).
Buhari'nin rivayet ettiği diğer bir hadis-i şerifte, Allah Resulü, büyük fitnenin Irak'a musallat olacağını mucizevî bir haberle beyan buyurmaktadır. (Buhari, Sahih, Fiten, 7093)
Elbette herkes istediği inancı benimsemekte hürdür. Biz burada Kur'an-ı Kerim'de yer alan ikazları vermekteyiz.
Kur'an'da Allah (c.c) Müslümanların dostlarını da belirtiyor: "Sizin dostunuz (veliniz) yalnız ve yalnız Allah, O'nun Resulü ve namaz kılan, rüku etmiş haldeyken zekat veren müminlerdir. Kim, Allah'ı, Resulünü ve iman edenleri dost edinirse, bilsin ki üstün gelecek olanlar, şüphesiz Allah'ın tarafını tutanlardır." (Maide: 55-56)
Rüku halindeyken zekât veren mümin, Hz. Ali Efendimiz'dir. Kur'an-ı Kerim'de 300'den fazla ayetin hakkında nazil olduğu İmam Ali, aynı ayette Allah ve Resulü ile beraber anılarak müminlere dost ilan edilmiştir.
Onun soyundan gelen Ehl-i Beyt de aynı övgüye mazhar olmuşlardır. Bugün ehl-i kitaba uyan Müslüman dünya ise İmam Ali'yi sevenleri kâfir ilan etmekte, hiç sebepsiz ölümlerine fetvalar vermektedir.
İmam Hüseyin Efendimizi Allah rızası için öldürenlerle İmam Ali'yi sevenleri İslam adına öldürenler arasında sizce bir fark var mıdır? Kabul etsek de etmesek de yanlış saftayız. Allah bizleri aşağıdaki akıbetten korusun:
"Ey iman edenler! Eğer küfrü imana tercih ediyorlarsa, babalarınızı ve kardeşlerinizi (bile) veli edinmeyin. Sizden kim onları dost edinirse, işte onlar zalimlerin kendileridir." (Tevbe, 23)
Şimdi bir daha soralım; Hangi saftayız?
- Altına aldanma / 09.05.2025
- AKP iktidarı da kaybettiğinin farkında / 08.05.2025
- İç cephe ve terörsüz Türkiye aldatmacası / 06.05.2025
- Gazze unutuldu, BOP içinde kim, kiminle dost? / 05.05.2025
- İhtiras ve minnet ile devlet yönetilir mi? / 04.05.2025
- Bantçılar, izah ve mizah / 03.05.2025
- Erdoğan ‘kuklacıyı’ ne zaman görecek? / 02.05.2025
- 1 Mayıs’ta (bugün) neler olacak / 01.05.2025
- Emek, alın teri eşittir kul hakkıdır / 30.04.2025