Yıllardır seçim dönemlerini, meydanları ve seçimlerden sonraki süreçleri izliyorum. Yine bir seçim dönemindeyiz ve sandık göründü. Meydanlara, liderlere ve alkışlayanlara bakıyorum?
Prof. Dr. Haydar Baş'ın hem şahsının, hem isminin, hem ilminin, hem de üstlendiği misyonunun bir hayranı olarak dünden bugüne sorduğum o soru aklıma geliyor; PROF. DR. HAYDAR BAŞ ÇITAYI ÇOK MU YÜKSEK TUTTU?
Evet, soru bu! Dedim ya, meydanlara, liderlere, vaatlerine ve halka bakıyorum. Siz de bakın! Bütün partilerin, liderlerin, her şey milletimiz, devletimiz için, diyerek açıkladıkları vaat ve projelere bakın!
Sayın Baş'ın bırakın fakirlik sınırı üzerinde (5 bin TL) bir asgari ücreti, vatandaşlık maaşı projesini bile dolduramıyorlar. En önemli nokta ise bugünkü siyasi partiler ve liderleri seçimden önce vaat ediyorlar, seçimden sonra mazeret bildiriyorlar. Oysa Sayın Baş vaat etmiyor, resmi belgeyle taahhüt ediyor.
Haliyle aklıma yine o soru geliyor; Sayın Baş çıtayı çok mu yüksek tuttu?
Şu gerçeği kabul etmek zorundayız ki, dünden bugüne iktidarlar ve muhalefet partileri, temel ihtiyaçlarını bile karşılamayan bir gelir seviyesinde çalışan insanımıza daha çok yardım yapma söz ve vaatleri içerisinde.
Ama Sayın Baş, 16 yıldır, "ben yoksulluğu bitericeyim, ben açlığı bitireceğim, ben maddi anlamda kulun kula muhtaç olmasının önüne geçeceğim, kula kulluğu yok edeceğim" diyor.
Neden diyor? Çünkü ekonomik bağımsızlığını kazanamamış devletler nasıl ki tam bağımsız değillerse ve her daim dışarıdan gelen emirleri uygulamak zorundularsa, kişi bazında da ekonomik bağımsızlığı olmayan bireyler kula muhtaçtır, minnet altındadır.
Kula muhtaçlık ve minnet altında olmak kişi ile Rabbi arasına büyük duvarlar örer. İşte Sayın Baş bu duvarları yıkmak için Milli Ekonomi Modelini ortaya koydu.
Sen ise ne tam bağımsız bir ülke istedin, ne de kula kulluk etmekten vazgeçmeyi istedin. Sayın Baş'ın ifadesiyle, "milletimiz bir bardak suya muhtaç iken biz önüne deryaları koyduk. O bir bardak suyu tercih etti."
Oysa Sayın Baş'ın ilim deryasında Ruslar hayat buldu, Çinliler hayat buldu, Hintliler hayat buldu. Yani dünya nüfusunun yarısından fazlası emperyalistlerin vurduğu prangalardan hem devletlerini, hem de kendilerini kurtardılar.
Nasılına geçmeden önce Milli Ekonomi Modeli teşbih yerindeyse laboratuar ortamında test edilmiş, onaylanmış ve gerçek hayatta da uygulanarak gerçekliği tescillenmiş bir ekonomi modelidir.
Bu model sayesinde özgülüğe bağımsızlığa kavuşan Ruslar tam bir Haydar Baş hayranı oldu.
Rusya'nın önde gelen internet sitelerinde Prof. Dr. Haydar Baş anlatılıyor. Sayın Baş'ın ilmi kariyeri, eserleri, yazıları, konferansları anlatılıyor.
Sayın Baş'ın büyük bir İslam âlimi olduğunu vurgulayan Ruslar, "TÜRKLERİN YENİ ATATÜRK'Ü BULDUKLARINI" ifade ediyorlar.
Aynı Ruslar, Sayın Baş'ın, İslam Dininin asıl sünnetini yaşattığını, vurguluyor. Sayın Baş'ın Rusya'ya davet edilmesi, Duma'da yaptığı konuşma ve sessiz bir devrimle kapitalizmi nasıl yıktığını tüm detaylarıyla anlatıyorlar.
Bir diğer vurguları ise Putin'in, Sayın Baş'ın fikirlerinden nasıl etkilendiği ve uygulamaya geçirdiği noktasında.
Ve ülkemizin belası olan FETÖ konusunda başta iktidar olmak üzere siyasi partilerin ve medyanın itiraf edemediği gerçeği Ruslar anlatıyor; 'Haydar Baş yıllar öncesinden Fetullah Gülen'in CIA ile ilişkilerini açıklamıştı'.
(konu hakkında geniş bilgi ve internet adreslerini Murat Çabas Bey'in yazılarında bulabilirsiniz)
Sonuç olarak Ruslar, Haydar Baş'çı oldu. Çin, Haydar Baş ile hayat buldu. ABD ve AB ülkeleri, Sayın Baş'ın projelerini dillendiriyor ve uygulamaya koyuyor. Sen ise hala bedava kek, 1 TL WC hayalleri peşinde koşuyorsun.
Prof. Dr. Haydar Baş'ın hem şahsının, hem isminin, hem ilminin, hem de üstlendiği misyonunun bir hayranı olarak dünden bugüne sorduğum o soru aklıma geliyor; PROF. DR. HAYDAR BAŞ ÇITAYI ÇOK MU YÜKSEK TUTTU?
Evet, soru bu! Dedim ya, meydanlara, liderlere, vaatlerine ve halka bakıyorum. Siz de bakın! Bütün partilerin, liderlerin, her şey milletimiz, devletimiz için, diyerek açıkladıkları vaat ve projelere bakın!
Sayın Baş'ın bırakın fakirlik sınırı üzerinde (5 bin TL) bir asgari ücreti, vatandaşlık maaşı projesini bile dolduramıyorlar. En önemli nokta ise bugünkü siyasi partiler ve liderleri seçimden önce vaat ediyorlar, seçimden sonra mazeret bildiriyorlar. Oysa Sayın Baş vaat etmiyor, resmi belgeyle taahhüt ediyor.
Haliyle aklıma yine o soru geliyor; Sayın Baş çıtayı çok mu yüksek tuttu?
Şu gerçeği kabul etmek zorundayız ki, dünden bugüne iktidarlar ve muhalefet partileri, temel ihtiyaçlarını bile karşılamayan bir gelir seviyesinde çalışan insanımıza daha çok yardım yapma söz ve vaatleri içerisinde.
Ama Sayın Baş, 16 yıldır, "ben yoksulluğu bitericeyim, ben açlığı bitireceğim, ben maddi anlamda kulun kula muhtaç olmasının önüne geçeceğim, kula kulluğu yok edeceğim" diyor.
Neden diyor? Çünkü ekonomik bağımsızlığını kazanamamış devletler nasıl ki tam bağımsız değillerse ve her daim dışarıdan gelen emirleri uygulamak zorundularsa, kişi bazında da ekonomik bağımsızlığı olmayan bireyler kula muhtaçtır, minnet altındadır.
Kula muhtaçlık ve minnet altında olmak kişi ile Rabbi arasına büyük duvarlar örer. İşte Sayın Baş bu duvarları yıkmak için Milli Ekonomi Modelini ortaya koydu.
Sen ise ne tam bağımsız bir ülke istedin, ne de kula kulluk etmekten vazgeçmeyi istedin. Sayın Baş'ın ifadesiyle, "milletimiz bir bardak suya muhtaç iken biz önüne deryaları koyduk. O bir bardak suyu tercih etti."
Oysa Sayın Baş'ın ilim deryasında Ruslar hayat buldu, Çinliler hayat buldu, Hintliler hayat buldu. Yani dünya nüfusunun yarısından fazlası emperyalistlerin vurduğu prangalardan hem devletlerini, hem de kendilerini kurtardılar.
Nasılına geçmeden önce Milli Ekonomi Modeli teşbih yerindeyse laboratuar ortamında test edilmiş, onaylanmış ve gerçek hayatta da uygulanarak gerçekliği tescillenmiş bir ekonomi modelidir.
Bu model sayesinde özgülüğe bağımsızlığa kavuşan Ruslar tam bir Haydar Baş hayranı oldu.
Rusya'nın önde gelen internet sitelerinde Prof. Dr. Haydar Baş anlatılıyor. Sayın Baş'ın ilmi kariyeri, eserleri, yazıları, konferansları anlatılıyor.
Sayın Baş'ın büyük bir İslam âlimi olduğunu vurgulayan Ruslar, "TÜRKLERİN YENİ ATATÜRK'Ü BULDUKLARINI" ifade ediyorlar.
Aynı Ruslar, Sayın Baş'ın, İslam Dininin asıl sünnetini yaşattığını, vurguluyor. Sayın Baş'ın Rusya'ya davet edilmesi, Duma'da yaptığı konuşma ve sessiz bir devrimle kapitalizmi nasıl yıktığını tüm detaylarıyla anlatıyorlar.
Bir diğer vurguları ise Putin'in, Sayın Baş'ın fikirlerinden nasıl etkilendiği ve uygulamaya geçirdiği noktasında.
Ve ülkemizin belası olan FETÖ konusunda başta iktidar olmak üzere siyasi partilerin ve medyanın itiraf edemediği gerçeği Ruslar anlatıyor; 'Haydar Baş yıllar öncesinden Fetullah Gülen'in CIA ile ilişkilerini açıklamıştı'.
(konu hakkında geniş bilgi ve internet adreslerini Murat Çabas Bey'in yazılarında bulabilirsiniz)
Sonuç olarak Ruslar, Haydar Baş'çı oldu. Çin, Haydar Baş ile hayat buldu. ABD ve AB ülkeleri, Sayın Baş'ın projelerini dillendiriyor ve uygulamaya koyuyor. Sen ise hala bedava kek, 1 TL WC hayalleri peşinde koşuyorsun.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Siyasetçiler Yasak Elma ve Kızılcık Şerbeti dizilerini mi izliyor! / 28.03.2024
- Dünya lideri demek kolay, olmak zor / 27.03.2024
- Siyasette de hep masa kazanıyor / 25.03.2024
- Erdoğan neden sözlerinin esiri olmuyor? / 24.03.2024
- Erdoğan ‘seçimden sonrası tufan diyenleri’ not alıyormuş / 23.03.2024
- Müslümanların kan ile iftarı ve son fetva / 22.03.2024
- Erdoğan’a biat ve bozkurtların aklaşması / 21.03.2024
- Hüseyin Baş: 'Bunlarda hiçbir değer ve kutsal yok' / 20.03.2024
- Parası olan kaçırıyor, olmayan kaçıyor / 19.03.2024
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024
- Dünya lideri demek kolay, olmak zor / 27.03.2024
- Siyasette de hep masa kazanıyor / 25.03.2024
- Erdoğan neden sözlerinin esiri olmuyor? / 24.03.2024
- Erdoğan ‘seçimden sonrası tufan diyenleri’ not alıyormuş / 23.03.2024
- Müslümanların kan ile iftarı ve son fetva / 22.03.2024
- Erdoğan’a biat ve bozkurtların aklaşması / 21.03.2024
- Hüseyin Baş: 'Bunlarda hiçbir değer ve kutsal yok' / 20.03.2024
- Parası olan kaçırıyor, olmayan kaçıyor / 19.03.2024
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024