En başta şunu ifade edelim ki sonradan 'hain' ilan edilmeyelim: Türkiye Cumhuriyetini ve Türk Milletine yönelen ve yönelecek olan her tehdidin karşısında olmak, devlet ve milletimize sahip çıkmak imanı görevimizdir, vatani görevimizdir.
Aynı şekilde devlet ve milletimizin aleyhine olacak adımların atılmasına, anlaşmalar, ittifakların oluşturulmasına karşı olmak, anlatmak ve uyarmakta iman ve vatani görevimizdir.
İktidar partisi dış politikada hep yanlış yaptı ve hala yanlışta ısrar ediyor. Sıcak başlık Suriye.
En baştan attığı yanlış adım hem devletimizi, hem de milletimizi hangi noktaya getirdiğini görüyorsunuz.
'Avrupa'nın güvenliği, Türkiye'nin güneyinden başlar' diyenler hala Türkiye'nin güvenliğinin nereden başladığını ve Türkiye'ye yönelik tehdit sahiplerini bir türlü tespit etmiş değillerdir.
2018 yılıydı. 'Kırmızı çizgimiz' dedikleri Fırat'ın doğusuna Türk askeri geçemiyordu. ABD orada PKK devletçiği kuruyordu. ABD kontrolündeki Menbiç terör karargahı olmuş, aynen bugünkü gibi her gün şehit haberleri geliyordu.
Erdoğan aynen bugünkü gibi sınır ötesi harekat mesajları veriyordu. Hala 'dostum' dedikleri Trump 'ekonominizi mahvederim' ve daha birçok tabir kullandığı o alçak mektubu yazıyordu.
Aynen bugün gibi ekonomi yine can çekişiyor, hükümet tanzim çadırları kuruyordu. Şehit haberleri de peş peşe gelmeye devam edince iktidar sınır ötesi harekat kararı aldı.
Hükümetin adım atması şarttı. Operasyon şarttı. Terör inlerinin yok edilmesi şarttı.
Ama kiminle? Suriye devleti ile. Zaten ortada Adana mutabakatı da vardı. Ama iktidar 'katil Esad' sendromunu bir türlü atlatamıyordu.
Sayın Erdoğan, 'Fırat'ın doğusunda gerekirse kendi göbeğimizi kendimiz kesecektik', diyordu ve sahibi ABD olan PKK-YPG'nin, ülkemiz için tehdit olmaktan çıkaracak, etkisiz hale getirecek bir plan hazırlandı.
Neydi o plan? Fırat'ın doğusundan Irak sınırına kadar 480 kilometre uzunluğunda ve 35 ila 40 kilometre derinliğinde 'güvenli bölge' oluşturmak.
Biz o planın Suriye devleti ile bir olursak ancak hayata geçebileceğini ifade ettik. Ama iktidar yine duymadı.
Bu arada Türkiye için güvenli bölge planına ilk kim karşı çıktı biliyor musunuz? İran mı? Hayır. Rusya mı? Hayır. Kim? Müttefik denilen ABD.
Malumunuz bu plandan ötürü önce tehdit ettiler. Sonra Türkiye harekata başlayınca geldiler, görüştüler.
Anlaştığımız açıklandı. Biz yine sorduk: Kimin topraklarında, kiminle, ne için anlaştınız? Cevap yok.
Barış Pınarı Harekatı'nın 8. gününde Ankara'da, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığındaki Türk heyeti ile ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence'in başkanlığındaki ABD heyeti, Suriye'nin kuzeydoğusuna yönelik operasyonun durumuna ilişkin bir anlaşmaya vardı.
O fotoğrafı hatırlar mısınız? Saray'daki masada heyetler karşı karşıya otururken ABD Başkan yardımcısı, ülkemiz cumhurbaşkanı ile yan yana oturuyordu. O poz bile görüşmenin neticesini anlatıyordu.
Ama Sayın Erdoğan: Barış Pınarı Harekatı askeri hedefine ulaşmış, Ankara sahada elde ettiği başarıyı masada da garanti altına almayı bilmiştir" diyordu.
Yandaş medya: 'ABD'yi dize getirdik. Hem sahada hem masada kazandık' manşetleri atıyordu.
AKP eski milletvekili Şamil Tayyar bu anlaşma için: "FETÖ ağlıyor, Bilumum hainler ağlıyor. O halde... Hem sahada hem masada Türkiye kazandı… Eskiden sahada kazandıklarımızı masada kaybederdik. Bugün hem sahada hem de masada kazandık. Teröristler güvenli bölgeden çekilecek. Güvenli bölgenin kontrolü Türkiye'de olacak.
Türkiye, bu anlaşmayla büyük bir zafer elde etmiş oldu. Türkiye hem güvenli bölgeyi ABD'ye kabul ettirmiş oldu hem de ABD'yi yaptırımlardan vazgeçirterek iyi bir anlaşmaya imza attı' mesajlarıyla iktidar partisinin sesi oluyordu.
'Hem masada, hem sahada kazandıktan' sonra ne oldu?
ABD, 60 binden fazla militanı eğiterek PKK-PYD'ye asker yaptı.
ABD, Suriye topraklarının yaklaşık dörtte birini PKK-PYD'ye teslim etti.
Bu bölgede biri İncirlik büyüklüğünde 9 hava üssü kurdu. Kaç tır silah gönderdiğini Sayın Erdoğan açıklamıştı zaten.
PKK-PYD bu alanda başta asayiş ve yargı olmak üzere sağlık, eğitim ve ticaret sektörlerini oluşturdu. Yani resmi olmayan bir terör devleti kuruldu. Bu resmi olmayan terör devletinin çıkardığı petrolü, ABD'li şirketler dünya pazarına sürdü.
Artı ABD, bu terör örgütü ile yapılan ticareti resmi olarak onayladı. Başta ABD Merkez Kuvvetleri (CENTCOM) Komutanı Orgeneral McKenzie ve sonrasında birçok ABD'li üst düzey yetkili Suriye'nin Apo'su, Mazlum Koban'i ile görüştü. Bu şahsı ABD'de resmi olarak misafir ettiler.
Yani sahada da, masada da kazanan Türkiye değildi. Suriye'de değildi. ABD idi.
3 yıl geçti ve tarih tekerrür ediyor. Ekonomimiz daha da battı. Şehit haberlerinin ardı arkası kesilmiyor. Artı 5, 6, 7, 8 milyon mülteci var ülkemizde.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Askerlerimizin tek damla kanını yerde bırakmadık, bırakmayacağız. Bu hain saldırılara cevabımızı yeni operasyonlarla vermeyi sürdüreceğiz" sözleri ile sınır ötesi harekat sinyali verdi.
Suriye Devleti ile birlikte bu harekat yapılmadıktan sonra ortaya çıkacak netice dün ve bugünkünden daha vahim olacaktır.
Umarım bu sefer yanlış yapmazlar.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Barışa değil bölünmeye gidiyoruz / 13.05.2025
- Suikasttan itibar çıkarmak / 12.05.2025
- Her şartta alkışlayanlar ve her şartta karşı olanlar / 11.05.2025
- PKK silah bırakacakmış… Nasılda kandırılıyoruz? / 10.05.2025
- Altına aldanma / 09.05.2025
- AKP iktidarı da kaybettiğinin farkında / 08.05.2025
- İç cephe ve terörsüz Türkiye aldatmacası / 06.05.2025
- Gazze unutuldu, BOP içinde kim, kiminle dost? / 05.05.2025
- İhtiras ve minnet ile devlet yönetilir mi? / 04.05.2025
- Bantçılar, izah ve mizah / 03.05.2025
- Suikasttan itibar çıkarmak / 12.05.2025
- Her şartta alkışlayanlar ve her şartta karşı olanlar / 11.05.2025
- PKK silah bırakacakmış… Nasılda kandırılıyoruz? / 10.05.2025
- Altına aldanma / 09.05.2025
- AKP iktidarı da kaybettiğinin farkında / 08.05.2025
- İç cephe ve terörsüz Türkiye aldatmacası / 06.05.2025
- Gazze unutuldu, BOP içinde kim, kiminle dost? / 05.05.2025
- İhtiras ve minnet ile devlet yönetilir mi? / 04.05.2025
- Bantçılar, izah ve mizah / 03.05.2025