Geçtiğimiz Pazar günü Antalya Elmalı’ya bağlı Tekke köyünde, Abdal Musa hazretlerinin türbesinin yanı başında 6. Uluslar arası Ehl-i Beyt Sempozyumu yapıldı.
Köy, Antalya’ya yaklaşık 120 km uzaklıkta, deniz seviyesinden 1200 m yükseklikte…
Normal şartlarda Antalya merkezden 2 saatte buraya varabiliyorsunuz.
Antalya, o gün yağışlıydı ve köyün bulunduğu yer yüksek olduğu için ayrıca soğuktu.
Yer ve hava durumu şartları olumsuz olmasına rağmen Ehl-i Beyt için, birlik ve beraberlik için binlerce kişi Türkiye’nin birçok yerinden buraya akın etti.
Cenab-ı Hak, Kendi ve Habibinin rızası ve de O’nun pak ve temiz Ehl-i Beyt’i için koşulların olumsuzluğuna aldırmadan hareket edenlerin, mücadele verenlerin emeklerini asla boşa çıkarmaz.
Herkesin ayrılıkları körüklediği bir dönemde böyle kenetleştirici bir programın yapılmasına vesile olan Prof. Dr. Haydar Baş beye sonsuz teşekkürler…
Bu tür programlar Türk milleti üzerinde oynanan oyunlara, milletimizi parçalamak için kurulan tezgahlara büyük darbe vurmaktadır.
Programda emeği geçen bütün organizasyon heyetine, Abdal Musa’nın torunu Hüseyin Dedeye, Abdal Musa Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı ve temsilcilerine, programa katılan bütün konuşmacılara ve de canlı bağlantıyla programa iştirak eden Hacı Bektaş-ı Veli’nin torunu Arife nineye ayrıca teşekkürler…
Sempozyum, katılımın yoğun olması ve hava şartlarının olumsuzluğu sebebiyle kapalı bir mekanda yapılması gerekiyordu ama orada öyle bir mekan bulunmadığı için organizasyon heyeti Abdal Musa hazretlerinin türbesine giden yolun üzerinde devasa bir çadır kurdular.
Çadırın içi öyle bir dizayn edildi ki, adeta düğün salonu gibi olmuştu.
Çadırın oluşmasında, programa hazır hale getirilmesinde oldukça büyük bir emek sarf edildi. Bu noktada gayret eden bütün kardeşlerimizden de Allah razı olsun.
Sempozyum sabah 09.00’da başlayıp akşam saat 18.00’a kadar devam etti.
Tebliğ sunan ilim adamlarında ve de izleyicilerde öyle bir muhabbet hakimdi ki, hava şartları uygun olsa ve program sabaha kadar sürse kimse hayır demezdi.
Tebliğler sunulurken, hem birçok önemli bilgi edindik hem de duygu dolu anlar yaşadık.
Nasıl yaşamayalım ki, hem Allah zikrediliyor, hem Habibi’ne (SAV) salat ve selam getiriliyor, hem Ehl-i Beyt yad ediliyor, hem de buram buram Ehl-i Beyt’in kokusu koklanıyor.
Her şeyden önemlisi Onların bize ulaştırmak istediği mesaj ulaştırılıyor.
Ehl-i Beyt, tarihin bir köşesinde saklı ve gizli bir hazine gibi kalmıyor; o muhteşem hazine, varlık sebebimiz Ehl-i Beyt hazinesi insanlığa açılıyor.
Sempozyuma, bütün programlarda olduğu gibi Prof. Dr. Haydar Baş beyin konuşması damgasını vurdu. Sayın Baş, Türk milletinin temelinin Ehl-i Beyt sevgisiyle atıldığını, milli kimliğimizin Hacı Bektaşlar, Abdal Musalar sayesinde oluştuğunu belirtti.
Anadolu’ya gelen bu alperenler Rum’unu, Acem’ini, Laz’ını, Çerkez’ini Ehl-i Beyt mayasıyla yoğurdular ve onlar bu eşsiz ölçülerden etkilenerek, “ben de Türk’üm” dediler.
İşte Sayın Baş’ın önemle üzerinde durduğu husus, Hacı Bektaşların, Abdal Musaların Ehl-i Beyt’i o güne taşımalarıydı. Ehl-i Beyt hazinesini açarak, hayatlarında yaşayarak, o dönemin insanlarını Allah’ın razı olduğu bir hayatla tanıştırdılar.
Ehl-i Beyt anlayışı her dönemde, kıyamete kadar yaşanması gereken bir anlayıştır. Çünkü o anlayıştır, dini günümüze kadar taşıyan gerçek…
Ehl-i Beyt nefesi olmasaydı, İmam Azamlar, İmam Şafiler olmazdı; Selçuklular, Osmanlılar olmazdı, Hacı Bektaşlar, Abdal Musalar olmazdı; Yunuslar, Mevlanalar olmazdı, Hacı Bayramlar, Akşemseddinler olmazdı; İstanbullar fethedilmezdi; Nene Hatunlar, Kara Fatmalar, Arife nineler olmazdı; Çanakkale zaferleri, Kurtuluş savaşları olmazdı…
Prof. Dr. Haydar Baş gibi bir umut, bir ölçü, bir ilim adamı, milli ve manevi derinliği olan bir şahsiyet olmazdı.
Hepsinde Ehl-i Beyt’in nefesi vardır.
Ehl-i Beyt olmasaydı İslam kıyamete kadar gidemezdi, diğer dinlerin tahrif olmasının nedeni Ehl-i Beyt gibi bir mektebe, bir ölçü yumağına sahip olmamalarıdır.
Ehl-i Beyt’in nefesi dün vardı, bugün de var, yarın da olacak…
Ehl-i Beytsiz bir gün kıyametin kopacağı gündür.
Köy, Antalya’ya yaklaşık 120 km uzaklıkta, deniz seviyesinden 1200 m yükseklikte…
Normal şartlarda Antalya merkezden 2 saatte buraya varabiliyorsunuz.
Antalya, o gün yağışlıydı ve köyün bulunduğu yer yüksek olduğu için ayrıca soğuktu.
Yer ve hava durumu şartları olumsuz olmasına rağmen Ehl-i Beyt için, birlik ve beraberlik için binlerce kişi Türkiye’nin birçok yerinden buraya akın etti.
Cenab-ı Hak, Kendi ve Habibinin rızası ve de O’nun pak ve temiz Ehl-i Beyt’i için koşulların olumsuzluğuna aldırmadan hareket edenlerin, mücadele verenlerin emeklerini asla boşa çıkarmaz.
Herkesin ayrılıkları körüklediği bir dönemde böyle kenetleştirici bir programın yapılmasına vesile olan Prof. Dr. Haydar Baş beye sonsuz teşekkürler…
Bu tür programlar Türk milleti üzerinde oynanan oyunlara, milletimizi parçalamak için kurulan tezgahlara büyük darbe vurmaktadır.
Programda emeği geçen bütün organizasyon heyetine, Abdal Musa’nın torunu Hüseyin Dedeye, Abdal Musa Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı ve temsilcilerine, programa katılan bütün konuşmacılara ve de canlı bağlantıyla programa iştirak eden Hacı Bektaş-ı Veli’nin torunu Arife nineye ayrıca teşekkürler…
Sempozyum, katılımın yoğun olması ve hava şartlarının olumsuzluğu sebebiyle kapalı bir mekanda yapılması gerekiyordu ama orada öyle bir mekan bulunmadığı için organizasyon heyeti Abdal Musa hazretlerinin türbesine giden yolun üzerinde devasa bir çadır kurdular.
Çadırın içi öyle bir dizayn edildi ki, adeta düğün salonu gibi olmuştu.
Çadırın oluşmasında, programa hazır hale getirilmesinde oldukça büyük bir emek sarf edildi. Bu noktada gayret eden bütün kardeşlerimizden de Allah razı olsun.
Sempozyum sabah 09.00’da başlayıp akşam saat 18.00’a kadar devam etti.
Tebliğ sunan ilim adamlarında ve de izleyicilerde öyle bir muhabbet hakimdi ki, hava şartları uygun olsa ve program sabaha kadar sürse kimse hayır demezdi.
Tebliğler sunulurken, hem birçok önemli bilgi edindik hem de duygu dolu anlar yaşadık.
Nasıl yaşamayalım ki, hem Allah zikrediliyor, hem Habibi’ne (SAV) salat ve selam getiriliyor, hem Ehl-i Beyt yad ediliyor, hem de buram buram Ehl-i Beyt’in kokusu koklanıyor.
Her şeyden önemlisi Onların bize ulaştırmak istediği mesaj ulaştırılıyor.
Ehl-i Beyt, tarihin bir köşesinde saklı ve gizli bir hazine gibi kalmıyor; o muhteşem hazine, varlık sebebimiz Ehl-i Beyt hazinesi insanlığa açılıyor.
Sempozyuma, bütün programlarda olduğu gibi Prof. Dr. Haydar Baş beyin konuşması damgasını vurdu. Sayın Baş, Türk milletinin temelinin Ehl-i Beyt sevgisiyle atıldığını, milli kimliğimizin Hacı Bektaşlar, Abdal Musalar sayesinde oluştuğunu belirtti.
Anadolu’ya gelen bu alperenler Rum’unu, Acem’ini, Laz’ını, Çerkez’ini Ehl-i Beyt mayasıyla yoğurdular ve onlar bu eşsiz ölçülerden etkilenerek, “ben de Türk’üm” dediler.
İşte Sayın Baş’ın önemle üzerinde durduğu husus, Hacı Bektaşların, Abdal Musaların Ehl-i Beyt’i o güne taşımalarıydı. Ehl-i Beyt hazinesini açarak, hayatlarında yaşayarak, o dönemin insanlarını Allah’ın razı olduğu bir hayatla tanıştırdılar.
Ehl-i Beyt anlayışı her dönemde, kıyamete kadar yaşanması gereken bir anlayıştır. Çünkü o anlayıştır, dini günümüze kadar taşıyan gerçek…
Ehl-i Beyt nefesi olmasaydı, İmam Azamlar, İmam Şafiler olmazdı; Selçuklular, Osmanlılar olmazdı, Hacı Bektaşlar, Abdal Musalar olmazdı; Yunuslar, Mevlanalar olmazdı, Hacı Bayramlar, Akşemseddinler olmazdı; İstanbullar fethedilmezdi; Nene Hatunlar, Kara Fatmalar, Arife nineler olmazdı; Çanakkale zaferleri, Kurtuluş savaşları olmazdı…
Prof. Dr. Haydar Baş gibi bir umut, bir ölçü, bir ilim adamı, milli ve manevi derinliği olan bir şahsiyet olmazdı.
Hepsinde Ehl-i Beyt’in nefesi vardır.
Ehl-i Beyt olmasaydı İslam kıyamete kadar gidemezdi, diğer dinlerin tahrif olmasının nedeni Ehl-i Beyt gibi bir mektebe, bir ölçü yumağına sahip olmamalarıdır.
Ehl-i Beyt’in nefesi dün vardı, bugün de var, yarın da olacak…
Ehl-i Beytsiz bir gün kıyametin kopacağı gündür.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024
- BTP oylarını artırdı / 03.04.2024
- Sandıktan ‘çözüm’ değil, ‘tepki’ çıktı / 02.04.2024
- Bu yerel seçimlerde değişime kapı açılacak! / 30.03.2024
- “Oyları böleceğiz, vatanı böldürmeyeceğiz” / 29.03.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024
- BTP oylarını artırdı / 03.04.2024
- Sandıktan ‘çözüm’ değil, ‘tepki’ çıktı / 02.04.2024
- Bu yerel seçimlerde değişime kapı açılacak! / 30.03.2024
- “Oyları böleceğiz, vatanı böldürmeyeceğiz” / 29.03.2024