Yargı ile mekan arasındaki ilişki sıradan bir ilişki değildir. Aksine bu ilişki yargı ve yargılama faaliyetine dönük bakış açımızı ve zihniyetimizi tüm boyutları ile ifşa eden bir noktayı işaret eder.
Yasama, Yürütme ve Yargı güçleri hizmet verdikleri yapılar ile belirginleşir. Bu yapılar aynı binada hizmet vermezler. Ve sahip oldukları simgesel güç nedeniyle farklı yapılar ile sembolleştirilmelidirler.
Gel gör ki, 2016'dan beri yeni adli yıl açılış törenleri yargı erkinin kendi binasında değil, yürütme erkinin merkezinde Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde yapılmaktadır.
Bağımsız ve tarafsız olan yargının taraflı olan bir cumhurbaşkanının ayağına gitmesi hoş bir manzara değildir. Cumhurbaşkanı AKP'nin genel başkanıdır aynı zamanda. Kaldı ki tarafsız dahi olsa, güçler ayrılığının geçerli olduğu rejimde yargı kendi mekanında işlerliğini sürdürmelidir.
Bu yıl da yeni adli yılın açılış töreni 1 Eylül Salı günü Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde yapıldı. Bu mekan, yürütme organının merkezi olması itibariyle, siyasal iktidarın yargıya bakışını da ele vermektedir; gücü merkeze alan buyurgan bir yargılama zihniyeti… Peki, güçler ayrılığı nerede kaldı? Hele hele yargının bağımsızlığı…
Yargı bağımsızlığı, hukukun tarafsız bir biçimde uygulanması, bağımsız yargıçları gerektirir.
Yargı bağımsızlığının olmazsa olmaz koşulu olarak birincisi, bir bütün olarak kurumsal açıdan yargının yürütmeden bağımsızlığının sağlanması; ikincisi bireysel olarak yargıçların bağımsız davranmasını sağlayacak güvencelerin olması gerekmektedir. Bu çerçevede örneğin yargıçların görev süreleri, görevden alınamamaları, mesleki güvenceleri bireysel olarak bağımsızlıklarını ilgilendirir.
Bağımsızlık bakımından en önemli koşul yargıç ve savcıların mesleğe kabul ve atamaları da dahil olmak üzere onları yakından ilgilendiren pek çok konuda karar veren makamın diğer devlet erklerinden bağımsız bir yapıya sahip olmasıdır. Türkiye'de bu konularda karar veren makam Hâkimler ve Savcılar Kurulu (HSK) olduğuna göre, öncelikle bu kurulun yapısı üzerinde durmak gerekmektedir.
Ne yazık ki, bu kurul siyasal iktidarın yani yürütme erkinin güdümündedir. Üyelerinin atanmasında yürütmenin gücü baskındır. Bu yetmezmiş gibi, hükûmetin bir bakanı (Adalet Bakanı) HSK'nın başkanıdır. Bakanın yardımcısı da kurulun tabii üyesidir. Kurulun üye tam sayısı 13'tür.
Hâkimler ve Savcılar Kurulu'nun yapısı değişmedikçe yargının bağımsızlığı kağıt üzerinde kalır. Türkiye'nin en önemli anayasa gündemi yargı bağımsızlığını hayata geçirecek değişiklik olmalıdır.
Yeni adli yılın ülkemiz ve hukuk camiamız için hayırlı olması dileğiyle…
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023