Cenab-ı Hak, Habib-i Ekrem-i Hz. Muhammed Mustafa'sına olan sevgisini beyan için, "Sen olmasaydın alemleri yaratmazdım" uyurur.
Hz. Âdem'den (a.s) Hz. İsa'ya (a.s) bütün peygamberler O'nun (s.a.a) şerefini, kadrini, nurunu, ismini, emanetini bilmiş ve bildirmişlerdir.
Peygamberimiz altı yaşına kadar annesi, sekiz yaşına kadar ise dedesinin yanında kalmıştır. Sekiz yaşından sonra, amcası Hz. Ebu Talib'in (r.a) himayesine girmiştir.
Hz. Ebu Talib (r.a) son nefesine kadar Allah Resulü'nün koruyucusu olmuştur.
Sevgili Peygamberimiz yengesi Hz. Fatıma'ya anne, Hz. Ebu Talib'e baba derdi. Amca ve yengesi, Amine ve Abdullah'ın yetimini, Abdulmuttalib'in torununu, evlatlarından ayırt etmediler. Hatta sevgili Peygamberimiz bir yere gitse ya da geç kalsa daha çok endişelenirlerdi. Bunun sebebi şudur:
Hz. Abdullah'ın gördüğü, Hz. Amine'nin yaşadıkları, Hz. Abdulmuttalib'in şahit olduğu olağan üstü hallerin farkında idiler.
Hz. Ebu Talib, Şam seyahatlerinde, bir kilise önünde konaklamışlardı. Rahip uzaktan kafileyi izlemişti. Bir bulutun kafile ile hareket ettiğini görmüştü. Ebu Talib rahibin yanına gitti.
Rahip bir şey sordu: "Kafilede kalan oldu mu?"
"Evet yeğenim."
"Getirir misiniz?"
"Tabii" dediler.
Rahip dikkatle bakıyordu.
"Ey genç, Lat ve Uzza aşkına sorduğum sorulara cevap ver" dedi.
Bunun üzerine Hz. Muhammed, "Lat ve Uzza adına yemin ederek Benden hiçbir şey sorma" diye cevap verdi.
Buheyra, "O halde Allah'a yemin ediyorum" deyince, Peygamber (s.a.v) "sor" dedi.
Buheyra uykusu ve diğer özellikleriyle ilgili bir şeyler sordu ve Peygamber cevap verdi. Bütün bu cevaplar Buheyra'nın bilgisi ile uyum içindeydi.
Daha sonra Hz. Muhammed'in iki omuzu arasındaki nübüvvet mührünü görünce Ebu Talib'e gelerek, "İlahi kitaplarda bu çocuğun peygamber olacağı bildirilmiştir" ve Ebu Talib'i geri dönmeye ikna etmeye çalışarak, "Sakın bu çocuğu yahudiler görmesin, zira yahudiler O'na düşmandır" dedi.
(Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Ali, s.887-888, İcmal yy 2. Baskı).
Hz. Ebu Talib, içli, mütevazi, cesur, cömert, hak sahibi, hakkını koruyandı.
Allah Resulü'nün ahlak ve hayatına baktığımızda, İmam Ali ve Hz. Cafer'in hayatlarına baktığımızda bu mükemmel ahlak büyüklüğünü görürüz.
Cenab-ı Hak, Hatemü'l Enbiya, son peygamberini böyle mükemmel bir yuvaya nasib etmiş ve dilemiştir.
"Ebu Talib, Hz. Ali'ye, 'Oğlum seçtiğin bu din nedir?' diye sordu.
Ali (a.s), 'Baba, Ben Allah'a ve Resulü'ne iman ettim. Peygamber'in elçiliğini tasdik ettim. Allah için O'nunla namaz kıldım ve Kendisine tabi oldum' dedi.
Ebu Talib ise cevap olarak şöyle buyurdu: 'İyi bil ki Peygamber Seni iyilikten başka bir şeye davet etmemiştir, o halde O'na tabi ol.'"
(Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Ali, s.889, İcmal yy 2. Baskı).
Müşriklerin her türlü oyun ve tuzaklarını boşa çıkararak Allah Resulü'nü korumuştur.
Hz. Hatice (r.a) ve Hz. Ebu Talib'in vefat yıllarına 'Hüzün Yılı' denmiştir.
Bilgeliği, iman ve ihlası, ahlakı, babacan tavrı, yürekli duruşu ile Allah Resulü'ne bir arkadaş, bir sırdaş, bir baba oldu.
"Ebu Talib vefat edince Emir'el Müminin Ali (a.s) Peygamber'in (s.a.v) yanına gelip babasının vefatını bildirdi. Resulullah (s.a.v) bu haberi duyunca çok üzüldü ve Hz. Ali'ye (a.s) şöyle buyurdu: 'Git onun gusül ve kefenleme işlemlerini yap ve bir tabutun içine koyduğun zaman Bana haber ver.'
Hz. Ali (a.s) denilenleri yerine getirdikten sonra Peygambere (s.a.v) haber verdi. Resulullah (s.a.v) Ebu Talib'in cenazesinin yanına vardığında keder ve üzüntü içinde şöyle diyordu: 'Ey amca! Seninle akrabalık ilişkim vardı. Allah tarafından mükafatlandırılacaksın. Beni çocukken terbiye ettin. Büyüdüğümde bana yardımcı oldun.'
Daha sonra halka dönerek şöyle buyurdu: 'Allah'a and olsun, amcama öyle bir şefaat edeceğim ki, ins ve cin topluluğu şaşıracaktır.'" (Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Ali, s.898, İcmal yy 2. Baskı).
Türk milleti Hz. Ebu Talib'e (r.a) olan sevgisini çocuklarına‚ Talib ismi vererek gösterir.
Allah Resulü'nün hatırı, hürmetine, itaatkar olsunlar, sünnetine yapışsınlar, Ehl-i Beyt'ine sahip çıksınlar, asil duruş sahibi olsunlar diye. Gönüllerinde Allah ve Resulü'nün sevgisi her an çoğalsın diye…
- Kulluğun gerçek tarifi / 06.05.2021
- Asli ihtiyaçlar / 30.04.2021
- Mecnun’un Leylası / 29.04.2021
- Rahman Suresi-II / 21.04.2021
- Rahman Suresi / 19.04.2021
- 14 Nisan / 15.04.2021
- İmam Muhammed Et-Takî’nin (a.s) Öğütleri / 14.04.2021
- Sağlam kale Ehl-i Beyt / 12.04.2021
- Bizi deryaya salan / 08.04.2021