Geçtiğimiz cumartesi akşamı Bağımsız Türkiye Partisi'nin (BTP) Antalya İl Teşkilatının üye katılım programı vardı. Programa BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş ve kurmay ekibi katıldı. Bu programda en çok takdir ettiğim husus ise, Antalya, meteoroloji tarafından turuncu kodla uyarılmıştı, fırtına, sağanak, sel, hortum tüm olumsuz hava koşullarına rağmen program şölen havasında yapıldı.
Hiçbir olumsuzluk BTP liderini ve kadrosunu yıldırmadı, bağımsız Türkiye idealinde her türlü zorluğa göğüs gerildi. Ve günün sonunda yüzlerce yeni üye bizzat BTP liderinin eliyle BTP rozetini taktı.
Devletten bir kuruş seçim yardımı almayan ve karşılaştığı bütün zorluklara rağmen emin adımlarla yürüyüşünü azimle devam ettiren bu lider ve kadro, eninde sonunda iktidar olacaktır, bunda hiç şüpheniz olmasın.
BTP lideri Hüseyin Baş'ın konuşması her zamanki gibi önemli ve orijinal tespitlerle doluydu. Konuşmanın en dikkat çeken bölümü iktidarın dini bir siyaset malzemesi yapmasıyla alakalı olan bölümdü. Bu konuda vermiş olduğu örnek ise, genel seçimler öncesi peş peşe faiz düşürerek yüzde 8,5'a kadar indiren hükümetin, seçim sonrası yine peş peşe artışlarla faizi yüzde 40'a kadar çıkarması idi.
BTP lideri Baş bu konuda şunları söyledi:
"Seçimden önce Sayın Cumhurbaşkanı, 'Faizde nas vardır. Benden başka bir şey beklemeyin. Ben bunun dışında bir hareket yapmam' dedi. Seçimden sonra ise döndü dolaştı yine faizi artırdı."
"Bakın beni rahatsız eden şeyi söyleyeyim size; ben bir hükümetin faiz indirmesini veya faiz yükseltmesini, ekonomide attığı adımları beğenebilirim, ya da beğenmeyebilirim, bu başka bir konu. Ama sen çıkıp aldığın bir kararı dine bağlayıp, bu konuyu 'Dini hüküm var, bu yüzden bu kararı alıyorum' diye anlatıp, sonra dönüp o kararın aksine adım attığında sen bu ülkede yaşayan bütün Müslümanlara, 'İşinize geldiği zaman Müslüman gibi olun, işinize gelmediği zaman bütün hükümlerini terk edin' demiş oluyorsun."
"Yani 'dindar nesil yetiştireceğiz' diye yola çıkan sen, dindar neslin ahlakını bozuyorsun. Dindar nesli dürüst olmayan, menfaatine göre iş yapan, dün başka bir şey bugün başka bir şey söyleyen adama çeviriyorsun."
"Bir başka açıdan da bakarsak, sen bu ülkede dindar olmayan vatandaşa şunu söylüyorsun; 'Ben öyle bir dine inanıyorum ki bu din tam bir menfaat dini…'"
"Sen, 'Bu din işime gelince konuşulan, işime gelmediğinde rafa kaldırılan bir dindir' muamelesi yapıyorsun. Neye? İnandığın dine. Dolayısıyla buradan insanlar, 'Eğer bu din buysa ben bu dinde yokum' sonucunu çıkarıyor."
"Diğeri de şunu çıkarıyor; 'Ha din böyleymiş çünkü Ulu'l Emir böyle yaşıyor bu dini. O zaman ben de böyle yaşayabilirim' diyor. Sonra, bu yolsuzluklar nereden çıktı, bu haksızlıklar nereden çıktı ve bu kadar hırsız adam nereden çıktı diye düşünüyorsunuz."
Evet, ülkemizde dini, şahsi menfaatler için kullanarak yapılan siyasetin topluma yansıması bunlar. Aynı mantık, Osmanlının son dönemlerinde de vardı. Zaten Osmanlıyı çöküşe götüren temel sebep de budur.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün "laiklik" ilkesini getirmesinin temel nedeni de işte bu yanlışları görmesi sebebiyleydi. Atatürk, laiklik ile, birilerinin kendi şahsi çıkarları uğruna dini alet etmesini engelledi, ayrıca dini değerleri, kurduğu Diyanet ile de koruma altına aldı. Diğer bir ifadeyle Atatürk'ün laiklik anlayışında, hem devletin, hem vatandaşların, hem de dinin korunması vardı.
Ülkemizde siyasilerin düşürüp yükselttikleri faiz konusunda da BTP lideri Baş şu önemli cümleleri ifade etti:
"Bakın sizi bilinçli olarak fakirleştirmek istiyorlar. Faizler önce düştü sonra dolar aldı başını gitti. Bu bir politikaydı. Şimdi bu ülkede o düşen faizler yeniden yükseldi, dolar yine aldı başını gitti. Bu işte bir terslik var! Bunu niye yaptın? Hani ağa maraba hikâyesinde, 'Biz bu şeyi niye yaptık' diyor ya… İşte buradaki cambaza bak oyunu bu."
"Faizi düşürürken de sizi fakirleştirmek için düşürdüler, servet transferi yapmak için fakirleştirdiler, faiz düşürdüler bugün faizi yükseltirken de sizi fakirleştirmek için, servet transferi yapmak için faiz yükseltiyorlar. İkisi de aynı amaca hizmet ediyor."
"Bir kumar masası düşünün; her zaman, 'kumarda hep masa kazanır' denir ya… Bunlar bir kumar masası kurmuş, hep masa kazanıyor! Siyasette de aynı, ekonomide de aynı! Bunların kurduğu masa tabiri caizse kumar masası, hep onlar kazanıyor."
"Faizi düşürüyorsun ben fakirleşiyorum, faizi yükseltiyorsun yine ben fakirleşiyorum! Niye bu böyle? Çünkü istiyorlar ki - bunu da açık açık söylüyorlar- yabancı yatırımcı gelsin."
"Yabancı yatırımcı senin kara kaşına, kara gözüne mi geliyor zannediyorsun! Niye gelsin istiyorlar? Siz, dünyanın en ucuz iş gücü olun istiyorlar."
"Siz, Avrupa'nın göbeğinde en iyi lojistik imkânlara sahip bir ülke olarak, üç tarafı denizlerle çevrili yarımadada 300 ila 500 dolar arası bir aylık gelir için çalışan milyonlar olun diye bunu yapıyorlar."
"Sabah 8'den akşam 6'ya kadar hepiniz çalışıyorsunuz. Haftada 6 gün hepiniz çalışıyorsunuz. Avrupa'da bu tempoda çalışan bir tane ülke vatandaşı yok, ama hepsi bizden zengin. Demek ki bizim çalışmakla ilgili bir sorunumuz yok. Bu ülkede üretim eksiği mi var, bizim üretmekle ilgili de bir eksiğimiz yok."
"Bu ülkede bir kara delik var. Bu kara delik iktidardır, bu kara deliği kapatmaya müsaade etmeyen de bu ana muhalefettir."
Evet, Türkiye'nin gerçek bir iktidara ve gerçek bir muhalefete ihtiyacı var.
Bugün ülkemizde gerçek iktidarın da tek adayı BTP, gerçek ana muhalefetin de tek adayı BTP. Millet olarak bunu ne zaman fark edeceğiz, işte o zaman kutlu kaderler bizim olacak.
- Gazze’de soykırımın 1. yıl dönümü / 08.10.2024
- Ekonomide günü kurtarmak için yarın feda ediliyor / 05.10.2024
- Soykırımcı İsrail’e Haçlı ittifakı kalkanı / 04.10.2024
- İsrail için Lübnan Gazze olacak mı? / 02.10.2024
- ‘İsrail vahşetinin karşısında şimdi kim duracak?’ / 01.10.2024
- Türkiye için yeni bir işgal planı devrede / 28.09.2024
- İsrail’in hedefi Gazze ve Lübnan’la sınırlı değil / 27.09.2024
- Çözümün tek adresi BTP 23 yaşında / 25.09.2024
- Suriye ile normalleşmek çözüm ama AKP yapar mı? / 24.09.2024