Hükümetle kartel medyası arasındaki balayı kısa süreceğe benziyor.
Tabii, hükümet dümeni kartel medyasının taleplerine doğru kırmasa...
Balayını bitiren "başörtüsü" konusu oldu.
Meclis Başkanı Bülent Arınç'ın başörtüsü konusundaki "onurlu duruşu"na içerleyen medya, dişlerini erken gösterdi.
Bülent Arınç'ın eşinin başörtülü olması, AKP'nin, başörtüsünü ne kadar öncelikli mesele olarak göremeyeceğini deklare etmiş olsa da tartışmayı erkene aldı.
Medyanın hırlaması karşısında Bülent Arınç geri adım atmadığı gibi bir adım daha ileri giderek Erdoğan ve Gül'ün yanlışlarına ortak olmayacağını açıklaması anlamlı.
Bülent Arınç, "eğer Erbakan ve Erdoğan'ın yanlışlarına evet deseydim bugüne kadar elli defa bakan olurdum" diyerek iktidarın yanlışlarına ortak olmayacağını söylüyor.
Bu sözlerde onurlu duruşun yanı sıra Erdoğan'a bir sitemin de gönderildiği gözden kaçmıyor.
Bülent Arınç, bu güne kadar hep hak ettiğinden daha geri planda durdu. Siyaseti ihtirasla yapan bir politikacıdan çok husumet mantığı ile yaptığının göstergesidir bu.
Bu çizgisini iktidar sarhoşluğuna kapılmadan sürdüreceği izlenimi veriyor.
Arınç'ın bu duruşu milletimizin yüreğine su serpiyor. Çünkü medyanın ve uluslararası güç odaklarının adeta hasır altına almaya çalıştığı hükümetin "asi çocuğu"nu oynaması dileriz AKP önderliğini frenler.
Bülent Arınç'ın başörtüsü ile ilgili çıkışında yalnız bırakılması başörtüsü sorununu sürüncemeye bırakır.
Bu iş sürüncemeye bırakılırsa bir daha çözümü büsbütün zorlaşır.
Onun için başörtüsü ile ilgili sorulara, "bu konu gündemimizde değil" diyen Erdoğan'ın yaklaşımı pusudaki kelle avcılarına koz vermekten öteye geçmez.
Nitekim de öyle oldu. Kartel medyasının kalemleri Erdoğan ve Gül'den aldıkları pası golle çevirme telaşında.
Bülent Arınç'ı linç kampanyası başlattılar bile.
En hassas konuda, ilk günden geri adım attırılırlarsa rahatlayacaklar.
AKP bu zevki tattırmamalı ve milletin yakıcı meselelerinden biri olan başörtüsü sorununu çözmelidir.
Şu başörtüsü, kimin nerede durduğunun test edildiği turnusol vazifesi görüyor.
Tabii, hükümet dümeni kartel medyasının taleplerine doğru kırmasa...
Balayını bitiren "başörtüsü" konusu oldu.
Meclis Başkanı Bülent Arınç'ın başörtüsü konusundaki "onurlu duruşu"na içerleyen medya, dişlerini erken gösterdi.
Bülent Arınç'ın eşinin başörtülü olması, AKP'nin, başörtüsünü ne kadar öncelikli mesele olarak göremeyeceğini deklare etmiş olsa da tartışmayı erkene aldı.
Medyanın hırlaması karşısında Bülent Arınç geri adım atmadığı gibi bir adım daha ileri giderek Erdoğan ve Gül'ün yanlışlarına ortak olmayacağını açıklaması anlamlı.
Bülent Arınç, "eğer Erbakan ve Erdoğan'ın yanlışlarına evet deseydim bugüne kadar elli defa bakan olurdum" diyerek iktidarın yanlışlarına ortak olmayacağını söylüyor.
Bu sözlerde onurlu duruşun yanı sıra Erdoğan'a bir sitemin de gönderildiği gözden kaçmıyor.
Bülent Arınç, bu güne kadar hep hak ettiğinden daha geri planda durdu. Siyaseti ihtirasla yapan bir politikacıdan çok husumet mantığı ile yaptığının göstergesidir bu.
Bu çizgisini iktidar sarhoşluğuna kapılmadan sürdüreceği izlenimi veriyor.
Arınç'ın bu duruşu milletimizin yüreğine su serpiyor. Çünkü medyanın ve uluslararası güç odaklarının adeta hasır altına almaya çalıştığı hükümetin "asi çocuğu"nu oynaması dileriz AKP önderliğini frenler.
Bülent Arınç'ın başörtüsü ile ilgili çıkışında yalnız bırakılması başörtüsü sorununu sürüncemeye bırakır.
Bu iş sürüncemeye bırakılırsa bir daha çözümü büsbütün zorlaşır.
Onun için başörtüsü ile ilgili sorulara, "bu konu gündemimizde değil" diyen Erdoğan'ın yaklaşımı pusudaki kelle avcılarına koz vermekten öteye geçmez.
Nitekim de öyle oldu. Kartel medyasının kalemleri Erdoğan ve Gül'den aldıkları pası golle çevirme telaşında.
Bülent Arınç'ı linç kampanyası başlattılar bile.
En hassas konuda, ilk günden geri adım attırılırlarsa rahatlayacaklar.
AKP bu zevki tattırmamalı ve milletin yakıcı meselelerinden biri olan başörtüsü sorununu çözmelidir.
Şu başörtüsü, kimin nerede durduğunun test edildiği turnusol vazifesi görüyor.
İbrahim Berk / diğer yazıları
- Cübbe düştü haç göründü / 07.01.2020
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014