İnsanlar, "Eğer bir daha dünyaya gelsem şöyle davranırdım, şu işi yapardım, şu mesleği edinirdim" gibi sözler sarf ederler. Halbuki bu sözler, temenniden öte bir şey değildir. İnsan dünyaya bir defa gelir ve yaşadığı hayattan hesaba çekilir. O zaman yapılacak iş; ömür denen sermayemizi bilinçli ve hesaplı bir şekilde kullanmaktır. Bu konuda yapılacak en akıllı iş, daha önce yaşamış büyüklerin sözlerini rehber edinmektir.Her ne kadar büyüklerin söz ve davranışlarına önem verilmediği bir zamanda yaşıyorsak da atasözleri, bir tecrübe ürünüdür, gerekli dersler alındığı taktirde hayatı kolaylaştırır. Bu yazımızda sizlerle tamamıyla tecrübeye dayanan bir ilimden bahsetmeye çalışacağım. "İlm-î siyaset"...Bu terimi arada bir de olsa duyarız. Bir büyüğümden duyduğum kıssayı sizlerle paylaşmak istiyorum:Adamın biri ilim tahsili için gurbete çıkar, senelerce ilim tahsil eder. Bir gün üstadına; "Ben memleketime dönmek istiyorum" diye talepte bulunur. Üstadı ona; "İlm-î siyaset de öğren öğle git" diye ısrar etmesine rağmen, talebe söz dinlemez ve memleketine doğru yola çıkar. Yolda bir memlekette Cuma namazı kılmak üzere camiye girer. İlim öğrendiği için hutbe okuyan imam efendinin yanlış şeyler konuştuğunu anlar. Daha fazla dayanamadan cemaate; "Bu adam yanlış şeyler konuşuyor, dinlemeyin onu" diye haykırır. Hoca efendi hiç istifini bozmadan cemaate seslenir; "Ey cemaat atın bu münafığı dışarıya, bakın yılların hocasına iftira atıyor".Cemaat talebeyi bir güzel döverek dışarı atarlar. Adam nerede hata yaptım diye düşünürken üstadının sözünü hatırlar ve geri döner. Üstadı başından geçenleri dinleyince; "Evlat ben sana söylemiştim, sen öğrendiğin ilimlere taç olacak "ilm-î siyaseti" öğrenmeden gittin. Şimdi bunu tahsil edeceksin" der. Talebe istenilen ilmi alır ve üstadından icazet alarak yine aynı camiye gelir. Yine bir Cuma günü, yine aynı imam ve yine aynı hata yapar. İlim tahsilinden dönen adam bu sefer temkinli davranır. Cemaate seslenir; "Ey cemaat karşınızda gördüğünüz bu imam efendi çok önemli biridir. O öğle biridir ki; Onun saçından ya da sakalından her kim bir tel koparırsa fayda görür" Bu ifadeyi duyan cemaat imamın saçından sakalından bir tel kopararak adeta yolunmuş tavuğa döndürürler. Böylece talebe, cemaati yanlışlığa sürüklemeye çalışan imamı cemaat huzurunda küçük düşürmek yoluyla cezalandırmış olur.Bu bir kıssadır, ibret alınması için söylenir. Büyükler önemli tecrübe ürünü olan bu hadiseden çıkarılması gereken dersin; "Maksada ulaşmak için mutlaka usulüne göre davranmak gerektiğini" öğretmeye çalışmışlardır. Kendi işinizden tutun da devlet idaresine varıncaya kadar önemli bir davranış biçimi olan "ilm-î siyasetin " bir diğer adı da "ferasettir"?
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- Ölçüsü olmayan doğruyu bulamaz / 04.05.2024
- Gerçekleri öğrenmekten korkmayın! / 03.05.2024
- Diyanet’e ‘Allah rızası için sadaka’ / 02.05.2024
- Müteşâbih ayetler hakkında / 01.05.2024
- Kamuda tasarruf olur mu? / 30.04.2024
- Milli bayramların önemi / 29.04.2024
- Ali Özalpaydın Hakk’a yürüdü / 27.04.2024
- Nice bayramlara / 26.04.2024
- 23 Nisan’ın hatırlattıkları / 25.04.2024
- 23 Nisan’a ulusal egemenlik açısından bakış / 24.04.2024
- Gerçekleri öğrenmekten korkmayın! / 03.05.2024
- Diyanet’e ‘Allah rızası için sadaka’ / 02.05.2024
- Müteşâbih ayetler hakkında / 01.05.2024
- Kamuda tasarruf olur mu? / 30.04.2024
- Milli bayramların önemi / 29.04.2024
- Ali Özalpaydın Hakk’a yürüdü / 27.04.2024
- Nice bayramlara / 26.04.2024
- 23 Nisan’ın hatırlattıkları / 25.04.2024
- 23 Nisan’a ulusal egemenlik açısından bakış / 24.04.2024