Malumunuz üzere İmam Hatipler hakkında resmi bir kurum tarafından gerçekleştirilen, "Gençlik ve İnanç" konulu çalıştaydan "gençler deizm'e kayıyor" sonucu çıktı. Gençleri bu inançsızlığa iten sebeplerin bazıları sıralandı.
Deizm mi nedir? Kısaca aktarayım; (hâşâ) ben sadece Allah'a inanırım, gerisine karışmam mantığı.
Baştan ifade edeyim; İMAM HATİPLERDE BÖYLE BİR SONUCUN ÇIKMASI ÇOK NORMAL VE BU SONUÇTAN GENÇLER SORUMLU DEĞİLDİR.
Aileden başlayalım. Maalesef özellikle maneviyat alanında aileler, çocuklarına, 'şunu yapmasan, Allah (c.c.) sana şöyle yapar, böyle yapar, cehenneme atar' gibi korku ile terbiye veya yönlendirme mantığıyla bir şeyler yaptırmaya çalışıyorlar.
Birinci kırılma buradan kaynaklanıyor. Oysa Peygamberimizin (s.a.v.) tebliği ve terbiye metodunda korku yoktur, sevgi, merhamet, şefkat, müjde, samimiyet ve dediğini bizzat yapma vardır. Dikkat edin! Mekke döneminde ahkâm (kural) ayetleri inmemiştir. Ne zamanki insanlar imanın mahiyetini anlamış işte o zaman Allah (c.c.) ahkâm ayetlerini indirmiştir. (Medine dönemi)
Bu çocuklar büyüyor ve gençlik çağına geliyor. Anadolu tabiriyle kanı kaynıyor. Ve bu gençlerin önünde sınırsız bir ihtiras sahası? Sokaklar ihtiraslarını tetikliyor, medya tetikliyor, televizyonlar tetikliyor, telefonundan mecmuasına kadar hemen her şey ihtiraslarını yani şehevi duygularını tetikliyor.
Sonra derse gidiyor. Kurallar, kurallar, kurallar. Eve geliyor kurallar, kurallar, kurallar. Kendiyle baş başa kalıyor. Bir tarafta ihtirasları diğer tarafta kurallar. Çıkmazlara giriyor.
Sonra Allah dostu, gavs, mürşit, büyük İslam âlimi diye tanıtılan isimlerin konuşmaları, kitapları ile tanışıyor. Bu kişilerin medyadaki açıklamalarını dinliyor. Kimisi uzay mekiğinin cıvatalarını söktürmüş, kimisi meleklere saman taşıtmış, kimisi yanmaz kefen satıyormuş, kimisi cenneti garanti ediyormuş, kimisi asansör, kot pantolon, eşofman dairesinde iman yaşıyormuş, kimisi hadis uyduruyormuş, kimisi kutsal topraklarda birbirini dövüyormuş, kimisi Fas'tan ithal kadın getirttiriyormuş gibi yüzlerce akla, imana sığmaz şeylerle karşılaşıyor. Ve bu kişiler, kendilerince yaptıklarına dinden deliller getiriyorlar, ayet, hadis okuyorlar, kıssa anlatıyorlar?
Bir diğerleri de (Said Nursi ve Gülen zihniyeti) (hâşâ) Allah'a inan cenneti kap, Yahudi ve Hıristiyanlar da cennetliktir, diyor ve gözyaşları ile anlatıyorlar.
Gencimiz afallıyor. Benim dinim bu olamaz diyor.
Sonra kendilerine sahip çıktıklarını iddia edenlerin, 'dindar gençlik istiyoruz' sloganları atanların mitinglerine, toplantılarına, derneklerine götürülüyor. Bir şekilde 'liderin bu, doğru yol bu' aşısı yapılıyor.
Genç sevinç içerisinde.. Dini sloganlar atarak rahatlıyor. Ama diğer taraftan Allah'ın ayetlerini, Resûlulllah'ın hadislerini okuyor bu genç.
Sonra bakıyor ki, kendisini, ülkesinin, İslam âleminin kurtuluşu dediği yolun liderleri dört hak dinden bahsediyor, Vatikan'a sevgi gösterisinde bulunuyor, Papa'ya kutsallık atfediyor, besmeleler ile kiliseler açıyor, papazlarla iftar ediyor, beraber dua ediyorlar, İbrahimî dinlerden bahsediyorlar.
Oysa okuduğu kutsal kitapta bunların hepsi yasaklanmış ve kişiyi mürted yapar hükmü konulmuş. Yine afallıyor.
Sonra kitaba bakıyor; Yahudi ve Hıristiyanları dost edinmeyin ayetini okuyor. Dost edinildiklerini görüyor. Allah'ın hükmü karşısına hüküm koymayın, emrini okuyor. Ama hüküm konulduğunu görüyor.
Ne yapsın bu gencimiz? Kanı kaynıyor. Bir tarafta ihtirasları, bir tarafta inancı, bir tarafta icraatlar. İşin içinden çıkamıyor. Ve kendince kurtuluş olarak, "Ben, Allah'a (c.c.) inanıyorum, gerisine karışmam" mantığına sığınıyor.
Başka bir boyutuna geçeyim. Ben de bir İmam Hatip mezunuyum. Birçok İmam Hatipli arkadaşımla dini ve siyasi konularda konuşuyoruz.
Mesela, Allah ve Resûlü'nün hükmüyle sabitlenmiş bir haramdan ve bugün gerçekleştirilen icraattan örnek veriyorum. 90'lı yıllardan mezun İmam Hatipli arkadaşım, 'şartlar öyle gerektiriyor' cevabını veriyor.
Bunun adı da 'deizm'dir. Tamam, Allah öyle emrediyor ama ben böyle yapıyorum, böyle yapılmasına razıyım, demektir bu.
Bak! Filan kişi işte şu tarikatın şu kolundan olursan sorgusuz sualsiz cennete girersiniz, diyor. Oysa Allah (c.c.) ayetlerinde böyle bir şey yok, diyorsun.
Cevap olarak, 'O, büyük Allah dostudur, yalan konuşmaz, bir bildiği vardır' diyor. Allah'ı inkâr etmiyor ama o kişinin dediğine itibar ediyor. İşte deizm.
Onun için bu çocuklar suçlu değildir. Suçlu olanlar ortadadır. Allah (c.c.) milletimize hidayet nasip etsin. (Âmin)
Deizm mi nedir? Kısaca aktarayım; (hâşâ) ben sadece Allah'a inanırım, gerisine karışmam mantığı.
Baştan ifade edeyim; İMAM HATİPLERDE BÖYLE BİR SONUCUN ÇIKMASI ÇOK NORMAL VE BU SONUÇTAN GENÇLER SORUMLU DEĞİLDİR.
Aileden başlayalım. Maalesef özellikle maneviyat alanında aileler, çocuklarına, 'şunu yapmasan, Allah (c.c.) sana şöyle yapar, böyle yapar, cehenneme atar' gibi korku ile terbiye veya yönlendirme mantığıyla bir şeyler yaptırmaya çalışıyorlar.
Birinci kırılma buradan kaynaklanıyor. Oysa Peygamberimizin (s.a.v.) tebliği ve terbiye metodunda korku yoktur, sevgi, merhamet, şefkat, müjde, samimiyet ve dediğini bizzat yapma vardır. Dikkat edin! Mekke döneminde ahkâm (kural) ayetleri inmemiştir. Ne zamanki insanlar imanın mahiyetini anlamış işte o zaman Allah (c.c.) ahkâm ayetlerini indirmiştir. (Medine dönemi)
Bu çocuklar büyüyor ve gençlik çağına geliyor. Anadolu tabiriyle kanı kaynıyor. Ve bu gençlerin önünde sınırsız bir ihtiras sahası? Sokaklar ihtiraslarını tetikliyor, medya tetikliyor, televizyonlar tetikliyor, telefonundan mecmuasına kadar hemen her şey ihtiraslarını yani şehevi duygularını tetikliyor.
Sonra derse gidiyor. Kurallar, kurallar, kurallar. Eve geliyor kurallar, kurallar, kurallar. Kendiyle baş başa kalıyor. Bir tarafta ihtirasları diğer tarafta kurallar. Çıkmazlara giriyor.
Sonra Allah dostu, gavs, mürşit, büyük İslam âlimi diye tanıtılan isimlerin konuşmaları, kitapları ile tanışıyor. Bu kişilerin medyadaki açıklamalarını dinliyor. Kimisi uzay mekiğinin cıvatalarını söktürmüş, kimisi meleklere saman taşıtmış, kimisi yanmaz kefen satıyormuş, kimisi cenneti garanti ediyormuş, kimisi asansör, kot pantolon, eşofman dairesinde iman yaşıyormuş, kimisi hadis uyduruyormuş, kimisi kutsal topraklarda birbirini dövüyormuş, kimisi Fas'tan ithal kadın getirttiriyormuş gibi yüzlerce akla, imana sığmaz şeylerle karşılaşıyor. Ve bu kişiler, kendilerince yaptıklarına dinden deliller getiriyorlar, ayet, hadis okuyorlar, kıssa anlatıyorlar?
Bir diğerleri de (Said Nursi ve Gülen zihniyeti) (hâşâ) Allah'a inan cenneti kap, Yahudi ve Hıristiyanlar da cennetliktir, diyor ve gözyaşları ile anlatıyorlar.
Gencimiz afallıyor. Benim dinim bu olamaz diyor.
Sonra kendilerine sahip çıktıklarını iddia edenlerin, 'dindar gençlik istiyoruz' sloganları atanların mitinglerine, toplantılarına, derneklerine götürülüyor. Bir şekilde 'liderin bu, doğru yol bu' aşısı yapılıyor.
Genç sevinç içerisinde.. Dini sloganlar atarak rahatlıyor. Ama diğer taraftan Allah'ın ayetlerini, Resûlulllah'ın hadislerini okuyor bu genç.
Sonra bakıyor ki, kendisini, ülkesinin, İslam âleminin kurtuluşu dediği yolun liderleri dört hak dinden bahsediyor, Vatikan'a sevgi gösterisinde bulunuyor, Papa'ya kutsallık atfediyor, besmeleler ile kiliseler açıyor, papazlarla iftar ediyor, beraber dua ediyorlar, İbrahimî dinlerden bahsediyorlar.
Oysa okuduğu kutsal kitapta bunların hepsi yasaklanmış ve kişiyi mürted yapar hükmü konulmuş. Yine afallıyor.
Sonra kitaba bakıyor; Yahudi ve Hıristiyanları dost edinmeyin ayetini okuyor. Dost edinildiklerini görüyor. Allah'ın hükmü karşısına hüküm koymayın, emrini okuyor. Ama hüküm konulduğunu görüyor.
Ne yapsın bu gencimiz? Kanı kaynıyor. Bir tarafta ihtirasları, bir tarafta inancı, bir tarafta icraatlar. İşin içinden çıkamıyor. Ve kendince kurtuluş olarak, "Ben, Allah'a (c.c.) inanıyorum, gerisine karışmam" mantığına sığınıyor.
Başka bir boyutuna geçeyim. Ben de bir İmam Hatip mezunuyum. Birçok İmam Hatipli arkadaşımla dini ve siyasi konularda konuşuyoruz.
Mesela, Allah ve Resûlü'nün hükmüyle sabitlenmiş bir haramdan ve bugün gerçekleştirilen icraattan örnek veriyorum. 90'lı yıllardan mezun İmam Hatipli arkadaşım, 'şartlar öyle gerektiriyor' cevabını veriyor.
Bunun adı da 'deizm'dir. Tamam, Allah öyle emrediyor ama ben böyle yapıyorum, böyle yapılmasına razıyım, demektir bu.
Bak! Filan kişi işte şu tarikatın şu kolundan olursan sorgusuz sualsiz cennete girersiniz, diyor. Oysa Allah (c.c.) ayetlerinde böyle bir şey yok, diyorsun.
Cevap olarak, 'O, büyük Allah dostudur, yalan konuşmaz, bir bildiği vardır' diyor. Allah'ı inkâr etmiyor ama o kişinin dediğine itibar ediyor. İşte deizm.
Onun için bu çocuklar suçlu değildir. Suçlu olanlar ortadadır. Allah (c.c.) milletimize hidayet nasip etsin. (Âmin)
Akın Aydın / diğer yazıları
- ‘Para milletin itibarıdır’ diyordu onu da kaybettirdi / 29.03.2024
- Siyasetçiler Yasak Elma ve Kızılcık Şerbeti dizilerini mi izliyor! / 28.03.2024
- Dünya lideri demek kolay, olmak zor / 27.03.2024
- Siyasette de hep masa kazanıyor / 25.03.2024
- Erdoğan neden sözlerinin esiri olmuyor? / 24.03.2024
- Erdoğan ‘seçimden sonrası tufan diyenleri’ not alıyormuş / 23.03.2024
- Müslümanların kan ile iftarı ve son fetva / 22.03.2024
- Erdoğan’a biat ve bozkurtların aklaşması / 21.03.2024
- Hüseyin Baş: 'Bunlarda hiçbir değer ve kutsal yok' / 20.03.2024
- Parası olan kaçırıyor, olmayan kaçıyor / 19.03.2024
- Siyasetçiler Yasak Elma ve Kızılcık Şerbeti dizilerini mi izliyor! / 28.03.2024
- Dünya lideri demek kolay, olmak zor / 27.03.2024
- Siyasette de hep masa kazanıyor / 25.03.2024
- Erdoğan neden sözlerinin esiri olmuyor? / 24.03.2024
- Erdoğan ‘seçimden sonrası tufan diyenleri’ not alıyormuş / 23.03.2024
- Müslümanların kan ile iftarı ve son fetva / 22.03.2024
- Erdoğan’a biat ve bozkurtların aklaşması / 21.03.2024
- Hüseyin Baş: 'Bunlarda hiçbir değer ve kutsal yok' / 20.03.2024
- Parası olan kaçırıyor, olmayan kaçıyor / 19.03.2024