Kanal tartışması çok farklı boyutlara gidiyor. Oysa böylesi bir proje tartışmasının temeli bilimsel olmalı ve liyakatli kişiler konuşmalıdır diye düşünüyorum.
Bu mealde Sayın İmamoğlu'nu tebrik ediyorum. Bu projeye neden karşı olduğunu matematiksel olarak açıkladı. Coğrafi olarak açıkladı. Jeolojik olarak açıkladı. Sosyolojik olarak açıkladı.
Şahsen İmamoğlu'nun açıklamaları beni tatmin etti: "Bu proje ihanet değil cinayet projesidir. Ya kanal, ya İstanbul diyorum."
Malum Kanal tartışmaları başlayınca ilk akla gelen ve gündem olan rant oldu.
Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum; "O bölgede arazi takasına ve rantına müsaade etmeyiz. Hiçbir projede de etmedik. O bölgede de proje öncesinde alınmış arazi durumu söz konusu değildir" dedi.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, (proje alanında) "2011'den bu yana arsa hareketi tam 30 milyon metrekareyi bulmuştur. Tarım alanı olan bu alanlara bu ilgi niye? Bölgede en büyük arazisi olan ilk 3 şirket de Arap şirketi. Bizden detay isterlerse paylaşırız" dedi.
Hükümet, İBB'den detay isteyecek mi?
Kanala gelirsek! Hükümetten, Sayın İmamoğlu'nun açıkladığı 15 maddeyi tek tek çürütmesini bekliyorum. Nasıl mı?
Örneğin İmamoğlu rakamlar vererek diyor ki; "Kanal İstanbul demek, susuzluğa mahkumiyet demek." Hükümet bu tespite siyasi değil bilimsel bir cevap vermeli.
İmamoğlu detaylarını anlatarak diyor ki; "Bu proje ile Terkos Gölü ebediyen su kaynağı sıfatını yitirecek. Sazlıdere yok olacak."
İstanbul'un tüm su ihtiyacının yüzde 29'unu karşılayan bu iki su havzasının yok olacağı konusunda iktidar bilimsel bir açıklama yapmalı.
Ekrem İmamoğlu fay hatlarını sıralıyor. Bilim adamlarının öngörülerini açıklıyor, endişelerini dile getiriyor ve diyor ki; "Kanal İstanbul demek, deprem riskini tetiklemek demektir."
Hükümet, deprem uzmanları kanalıyla İmamoğlu'nun açıklamalarına cevap vermelidir.
Ekrem İmamoğlu; "Kanal projesi ile projenin inşaatıyla, 23 milyon metrekare orman alanı, 45 kilometre uzunluğunda ve ortalama 150 metre genişliğinde 136 milyon metrekarelik çok verimli tarım ve orman alanı, sonsuza kadar ortadan kaldırılmış olacak" diyor.
Hükümet bu rakamlara ne diyor? Açıklamalıdır.
Ekrem İmamoğlu projenin kamulaştırma maliyetlerinden bahsederek 110 milyar liralık yeni vergi yükünden bahsediyor.
Ve ilginç bir çıkış yapıyor; "Şimdi diyecekler ki, 'Kanalın millete maliyeti yok. Proje, kendi kendini finanse ediyor'. Biz, bu masalı iyi biliyoruz. Hatırlayın; bize köprülerin, şehir hastanelerinin de kendi kendini finanse edeceği söylenmişti. 'Gerekirse öderiz' edebiyatını görüyoruz…"
Cevap hakkı hükümetin!
Ekrem İmamoğlu, Kanal inşaatından çıkacak hafriyatın 2 milyar metreküp civarında olacağını, İstanbul'un yıllık hafriyat hazmetme kapasitesi 40 milyon metreküp olduğunu yani İstanbul'da 50 yılda çıkabilecek hafriyat toplamı sadece Kanal İstanbul'dan çıkıyor, diyor.
Efendim! Ada yapacaklar, yarımada yapacaklar.
Peki, bu hafriyatı o ada yapacakları yerlere ne ile taşıyacaklar? Kamyonlar. Ne demek bu? Trafik demek.
İmamoğlu şu rakamları veriyor; "Bu hafriyat, 10 bini aşkın hafriyat kamyonu ile taşınacak. Yani İstanbul trafiğine günlük, 10 bin hafriyat kamyonu daha katılacak.
Şu an İstanbul'da 7 bin 200 ruhsatlı hafriyat kamyonu var. En az 5-6 yıl boyunca 10.000 kamyonun daha ilave edildiğini düşünün."
Düşündünüz mü? Sonuç; Kanal İstanbul demek, İstanbulluları trafikte iki kat perişan etmek demektir.
Diğer taraftan bugün İstanbul, İstanbul'a yetmiyor. Trafikte, kişi başına düşen yeşil alan oranında ve metrekareye düşen kişi sayısı açısından dünyanın en son sıradaki şehirlerinden biri.
İmamoğlu'nun verdiği rakamlara göre Kanal İstanbul ile İstanbul'a 1,2 milyonluk yeni nüfus katılıyor.
Kusura bakmayın! Ben neticesi alenen hüsran, yokluk olan böyle bir hayalin destekçisi olamam.
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024
- Ne yereli! Genel seçim bu genel! / 17.03.2024
- Erdoğan ‘bırakıyorum’… ‘Valla bırakmayız’ / 16.03.2024
- Ehli Beyt’e imanımız, Hz Muhammed’e imandır / 15.03.2024
- CHP’nin kimlik arayışı İsmet İnönü ile başladı / 14.03.2024
- Erdoğan’ın dilinde bu sefer ‘kul hakkı’ var / 13.03.2024
- İnsan kıymetini bildiği şeye sahiplenir / 11.03.2024
- Ramazan’da ahir zaman siyasetçilerine ve hocalarına dikkat / 10.03.2024
- Erdoğan’ın korku ve açlıkla terbiye siyaseti / 09.03.2024