Bankacılık ve Denetleme Kurulu Başkanının, "sıkıntıda olan banka yok açıklamasının" ardından Pamukbank'a el konması ve aynı gruba ait Yapı Kredi Bankasının yüzde 40 hissesinin rehinalınması kafaları karıştırdı. Konu ile ilgili başkentte ve finans çevrelerinde bir dizi iddia dilden dile dolaşıyor. Karamehmetler' in finans, iletişim alanındaki gücüne özellikle Dijital yayın sahasındaki hızlı büyümeyle medya gücünü eklemesinin bazı grupları rahatsız ettiği ileri sürülüyor.Çukurova Grubunun özellikle medya tekeli olma sevdasındaki bir grubun fişteklemesi ile çökertildiği iddiaları var. El konacak banka yok açıklamasının ardından böyle bir operasyonun yapılması bu tip spekülasyonlara yol açıyor. İddialar yabana atılır gibi değil. Ancak bir gerçek var ki bu operasyonu yapan, bu noktada yoğun baskı uygulayan güç İMF.
Bu noktada ekonomist Güngör Uras'ın tesbitleri ilginç: "Bu kararları Türk hükümeti değil, IMF verdi... El konulma kararı daha Türk kamuoyuna açıklıkla yansımadan, Washington'da IMF yetkilileri basın toplantısı düzenleyerek, Pamukbank'a el konulması ve Yapı Kredi Bankası'nın kontrol altına alınması kararını" memnuniyetle karşıladıklarını açıkladılar.
Bugüne kadar kendi politikasının ne olduğunu bir türlü ortaya koyamayan, sadece IMF'nin dediklerini yapan, IMF'yi gücendirmemek için sekiz takla atan Kemal Derviş, "Sevinçliyim... Daha güçlüyüz" şeklinde konuştu! IMF, neden "memnun"? Kemal Derviş, neden "sevinçli"?
Türkiye'de toplam banka kredilerinin yüzde 22'sini veren 2 banka daha yok oluyor diye mi? Türkiye ekonomisinde yatırım, istihdam, üretim, ihracat bakımından büyük ağırlığı olan "Çukurova Grubu" dağılacak diye mi? Türkiye'nin az sayıdaki müteşebbislerinden biri olan Mehmet Emin Karamehmet bundan böyle ne bankacılık, ne sanayicilik yapabilecek, köşesine çekilip oturacak diye mi? Yoksa... Ohhh oh... Yabancılara satacak iki banka daha çıktı... Önce Pamukbank'ı yabancılara satarız, sonra, Pamukbank'ın zararına mahsuben Yapı Kredi hisselerine el koyarak onları yabancılara satarız. Böylece iki büyük banka daha yabancı sermayenin olur diye mi?
Sayın okuyucularım, sayın halkım... Bu tabloda Kemal Derviş nasıl "Sevinçliyim, şimdi daha güçlüyüz?" diyebiliyor? Derviş bu ülkede 15 aydır IMF'nin dediklerini uyguluyor, uygulatıyor. Herhangi bir engel çıktığında siyasi şantaj veya özel ziyaretlerdeki "tehdit ve uyarılar ile" düğüm çözülüyor. IMF ne isterse oluyor da ne oluyor?(1) IMF talimatı doğrultusunda 1997 yılından bu yana 20 bankanın defteri dürüldü. Yapı Kredi'yi de ekleyiniz. Etti 21 banka... Bunların çoğu on yılda, yirmi yılda kurulup palazlanamayacak kadar önemli bankalardı. (2) Üretim durdu. Ülke fakirleşti. Milli gelir 200 milyar dolardan 150 milyar dolara geriledi. (3) 15 bin fabrika, 400 bin KOBİ kapandı. (4) 15 ayda önce 900 bin lira olan dolar 1 milyon 550 bin liraya çıktı. (5) 42 milyar dolar olduğu için çevrilemez endişesi ile istikrar programı başlatılan iç borç stoku 92 milyar dolara yükseldi. (6) Enflasyon hedefi yüzde 35 iken Hazine yüzde 74 faiz ile borçlanıyor. Yüzde 32 reel faizi Hazine'nin ödemesi imkansız. (7) 15 ayda 1 milyon 200 bin kişi işsiz kaldı. (8) IMF'den 30 milyar dolar kredi geldi. Bir doları ekonomiye katkı yapmadı. Tamamı borç faizine gitti. Bu tabloda Kemal Derviş nasıl oluyor da "Sevinçliyim... Daha güçlüyüz" diyebiliyor?Sayın okuyucularım, sayın halkım... Ben saf ve bakir bir Türk iktisatçısı olarak "Üzüntülüyüm... Endişeliyim..." Çünkü IMF'nin ve onun politikalarının uygulamasından başka bir şey yapmayan, kendi özgün politikasını ortaya koyamayan Kemal Derviş'in "Nasıl bir Türkiye modeli için çaba gösterdiklerini bilemiyorum." Bu ülkeyi, bu ekonomiyi ne yapmak istiyorlar? Bir modelleri var mı? Yoksa almışlar ellerine baltayı, ha babam buduyor, günlerini mi geçiriyorlar?"
Bu tesbitler bir muhalefet Partisi sözcüsünün değil bir iktisat uzmanına ait. Bu açıdan ayrıca önemli. Görüyorsunuz İMF önce çiftçiyi, işçiyi, memuru, esnafı, tüccarı, küçük ve orta boy işletmeleri, sanayiyi batırdı. Şimdi ona destek veren öz evlatlarını yiyor. Bu da küresel vahşi kapitalizmin vahşi kuralı. İMF parça parça ülkemizin zenginliklerini haczediyor ve yabancı sermayeye bedava peşkeş çekiyor. AB'ne girersek yabancı sermaye ile kalkınırız diye milleti kandıran TÜSİAD gibi taşeron işadamları, İMF'ye teslim olmuş siyasetçiler sayesinde tabii.
BTP dışında hiçbir siyasi parti ise bu gidişe dur diyecek ne bir bilgi, ne bir proje, ne de bir irade ortaya koyabiliyor.
Bu noktada ekonomist Güngör Uras'ın tesbitleri ilginç: "Bu kararları Türk hükümeti değil, IMF verdi... El konulma kararı daha Türk kamuoyuna açıklıkla yansımadan, Washington'da IMF yetkilileri basın toplantısı düzenleyerek, Pamukbank'a el konulması ve Yapı Kredi Bankası'nın kontrol altına alınması kararını" memnuniyetle karşıladıklarını açıkladılar.
Bugüne kadar kendi politikasının ne olduğunu bir türlü ortaya koyamayan, sadece IMF'nin dediklerini yapan, IMF'yi gücendirmemek için sekiz takla atan Kemal Derviş, "Sevinçliyim... Daha güçlüyüz" şeklinde konuştu! IMF, neden "memnun"? Kemal Derviş, neden "sevinçli"?
Türkiye'de toplam banka kredilerinin yüzde 22'sini veren 2 banka daha yok oluyor diye mi? Türkiye ekonomisinde yatırım, istihdam, üretim, ihracat bakımından büyük ağırlığı olan "Çukurova Grubu" dağılacak diye mi? Türkiye'nin az sayıdaki müteşebbislerinden biri olan Mehmet Emin Karamehmet bundan böyle ne bankacılık, ne sanayicilik yapabilecek, köşesine çekilip oturacak diye mi? Yoksa... Ohhh oh... Yabancılara satacak iki banka daha çıktı... Önce Pamukbank'ı yabancılara satarız, sonra, Pamukbank'ın zararına mahsuben Yapı Kredi hisselerine el koyarak onları yabancılara satarız. Böylece iki büyük banka daha yabancı sermayenin olur diye mi?
Sayın okuyucularım, sayın halkım... Bu tabloda Kemal Derviş nasıl "Sevinçliyim, şimdi daha güçlüyüz?" diyebiliyor? Derviş bu ülkede 15 aydır IMF'nin dediklerini uyguluyor, uygulatıyor. Herhangi bir engel çıktığında siyasi şantaj veya özel ziyaretlerdeki "tehdit ve uyarılar ile" düğüm çözülüyor. IMF ne isterse oluyor da ne oluyor?(1) IMF talimatı doğrultusunda 1997 yılından bu yana 20 bankanın defteri dürüldü. Yapı Kredi'yi de ekleyiniz. Etti 21 banka... Bunların çoğu on yılda, yirmi yılda kurulup palazlanamayacak kadar önemli bankalardı. (2) Üretim durdu. Ülke fakirleşti. Milli gelir 200 milyar dolardan 150 milyar dolara geriledi. (3) 15 bin fabrika, 400 bin KOBİ kapandı. (4) 15 ayda önce 900 bin lira olan dolar 1 milyon 550 bin liraya çıktı. (5) 42 milyar dolar olduğu için çevrilemez endişesi ile istikrar programı başlatılan iç borç stoku 92 milyar dolara yükseldi. (6) Enflasyon hedefi yüzde 35 iken Hazine yüzde 74 faiz ile borçlanıyor. Yüzde 32 reel faizi Hazine'nin ödemesi imkansız. (7) 15 ayda 1 milyon 200 bin kişi işsiz kaldı. (8) IMF'den 30 milyar dolar kredi geldi. Bir doları ekonomiye katkı yapmadı. Tamamı borç faizine gitti. Bu tabloda Kemal Derviş nasıl oluyor da "Sevinçliyim... Daha güçlüyüz" diyebiliyor?Sayın okuyucularım, sayın halkım... Ben saf ve bakir bir Türk iktisatçısı olarak "Üzüntülüyüm... Endişeliyim..." Çünkü IMF'nin ve onun politikalarının uygulamasından başka bir şey yapmayan, kendi özgün politikasını ortaya koyamayan Kemal Derviş'in "Nasıl bir Türkiye modeli için çaba gösterdiklerini bilemiyorum." Bu ülkeyi, bu ekonomiyi ne yapmak istiyorlar? Bir modelleri var mı? Yoksa almışlar ellerine baltayı, ha babam buduyor, günlerini mi geçiriyorlar?"
Bu tesbitler bir muhalefet Partisi sözcüsünün değil bir iktisat uzmanına ait. Bu açıdan ayrıca önemli. Görüyorsunuz İMF önce çiftçiyi, işçiyi, memuru, esnafı, tüccarı, küçük ve orta boy işletmeleri, sanayiyi batırdı. Şimdi ona destek veren öz evlatlarını yiyor. Bu da küresel vahşi kapitalizmin vahşi kuralı. İMF parça parça ülkemizin zenginliklerini haczediyor ve yabancı sermayeye bedava peşkeş çekiyor. AB'ne girersek yabancı sermaye ile kalkınırız diye milleti kandıran TÜSİAD gibi taşeron işadamları, İMF'ye teslim olmuş siyasetçiler sayesinde tabii.
BTP dışında hiçbir siyasi parti ise bu gidişe dur diyecek ne bir bilgi, ne bir proje, ne de bir irade ortaya koyabiliyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
İbrahim Berk / diğer yazıları
- Cübbe düştü haç göründü / 07.01.2020
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014