İMİB Başkanı bu kez sert çıktı: Çevreci örgütler madenciliği baltalıyor
TİM Maden Sektör Kurulu Başkanı ve İMİB Yönetim Kurulu Başkanı Rüstem Çetinkaya, başta TEMA Vakfı olmak üzere bazı çevreci örgütlerin Türkiye'de maden çıkarılmaması için çaba sarfettiğine işaret ederek, "Söz konusu örgütler 'Türkiye'de metal hatta kömür üretimi yapılmasın' diyor. Bu Türkiye için felakettir. Bu madenleri çıkarmazsak 2050 yılında metallere bağımlı hale geliriz. Çünkü gelecekte metal kullanımı kat kat artacak" dedi.
28.11.2023 12:17:00 / Güncelleme: 28.11.2023 13:04:34
AHMET TURAN YİĞİT
AHMET TURAN YİĞİT





Türkiye'nin ihracatında başı çeken tekstil, son yıllarda tüm dünyada stratejik sektör olarak belirlenen tarım ve küresel enerji sorunu için en önemli alternatif olarak görülen yenilenebilir enerji sektörü için ham madde üreten maden sektörü; çevre örgütlerine açık çağrısını tekrarladı.
Yaklaşık bir yıl önce Türkiye Erozyonla Mücadele Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı'na (TEMA) sektördeki 17 dernekle açık bir mektup ilettiklerini hatırlatan Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Maden Sektör Kurulu Başkanı ve İstanbul Maden İhracatçıları Birliği (İMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Rüstem Çetinkaya, düzenlediği basın sohbet toplantısında, "Bugüne kadar doğru bilinen yanlışları ve eleştirileri gidermek için her fırsatta bilgi paylaşımına açık olduğumuzu söyledik. Ancak aldığımız tek cevap, madenlerle ilgili bir bilgi alışverişine gerek olmadığı ve 'altın, gümüş, krom, çinko, alüminyum, kurşun, bakır, nikel, kobalt, grafit, demir cevheri'ni kapsayan dördüncü grup madencilik faaliyetlerinin her ne şart olursa olsun durdurulması gerektiği oldu. Bugün insan hakları ve iklim değişikliğini korumak adına yapılan faaliyetlerde örnek olarak gösterilen Kuzey Avrupa ülkeleri, en çok madencilik teknolojisi üreten ülkeler... Biz de madencilikte bu adımı atmazsak 2050 yılına geldiğimizde petrole değil, madene bağımlı hale geliriz. Temiz enerjiye geçişte en çok ihtiyacınız olan dördüncü grup madenler... Elektrikli bir araçta konvansiyonel araçtan 6 kat daha fazla metal kullanılıyor" değerlendirmesini yaptı. Türkiye başta kömür olmak üzere ciddi miktarda maden ithalatı yapıyor. İthal edilen metallerin başında bakır ve alüminyum geliyor. Türkiye'nin maden ihracatı 6 milyar dolarken, ithalatı 25 milyar dolara ulaşıyor" dedi.
Uzatılan zeytin dalı havada kaldı!
"Bizi diğer sektörler için düşmanlaştırmaya çalışan bazı görüşler olduğunu görüyoruz" diyen Çetinkaya, "Türkiye'de çevreci gibi görünen çevre örgütleri maalesef 'maden çıkartılmasın' anlayışına kadar gelerek maden karşıtlığı söylemlerini artırıyor. Bizler, bugüne kadar hiçbir şekilde haklarında negatif bir söylem üretmedik. TEMA Vakfı başta olmak üzere tüm kurumlarla bir masa etrafında uzlaşmasak da muhakkak konuşabileceğimizi, en az onlar kadar çevreci olduğumuzu izah etmeyi sürekli dile getirdik. Endişeleri gidermek ve doğru bilgileri paylaşabileceğimize inandığımız için bir araya gelmek istiyoruz. Herhangi bir STK ile ya da akademisyenlerle istenilen her zamanda, her yerde ve her şartta bir araya gelmeye hazırız, bu açık teklifimizdir. Bir sene önce TEMA Vakfı'na çağrıda bulunmuştuk. Vakıf başkanı Deniz Ataç ile kısa bir süre önce karşılaştık. Kendisi açık görüşme çağrımıza ret cevabı verdi. Kendisi bize bir araya gelmenin gerek olmadığını üç kez söyledi. Madenlere gelmeyi de reddetti" şeklinde konuştu.

Devlet madenleri daha sıkı denetlemeli
Türkiye'de 5 grup madencilik yapıldığını ve Türkiye'nin gelişimine büyük oranda fayda sağlayacak dördüncü grup madencilik yani metal madenciliği için ortaya atılan 'asla yapılmamalı' görüşünün gerçekleşmesi durumunda, Türkiye'nin maden bağımlısı haline geleceğini ifade eden Çetinkaya, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Uluslararası Enerji Ajansı'nın bilgilerine göre, 2050 yılında lityuma talep tam 40 kat, kobalta talep 21 kat, nikele talep 20 kat ve alüminyuma talep 19 kat artacak. Temiz enerjiye geçmek istiyorsanız daha çok maden üreteceksiniz. Çünkü temiz enerjiye geçişte en çok ihtiyacınız olan dördüncü grup madenler yani metaller. Tüm faaliyetlerimizde çevreyi, iklimi, temiz enerjiyi sahiplenen bir madencilik kültürü ön planda olacak. Gerekli denetlemeler yapılsın ki iyi ile kötü madencilik de ayrılsın. Kötü örnekler de şartlarını iyileştirmek için teşvik edilsin. Kısaca devlet denetim mekanizmalarını artırmalı. Şeffaf ve adil denetim istiyoruz. Ucuz madencilik yaparak sektörün dengesini bozanı devlet ortaya çıkarsın. Biz AB normlarına uygun madencilik yapıyoruz."
Madenlerini çıkarmak Türkiye için zorunluluk
"Ham madde konusunda tam bağımsız olabilmek için madenlerimize sahip çıkmak ve dünyaya satmak zorundayız" diyen Rüstem Çetinkaya, şunları söyledi:
"Bunu yaparken de çevreyle uyumlu, sürdürülebilirliğe bağlı bir şekilde yapabiliriz. Yer altı kaynakları tüm ülkeler için çok değerli. Cari açığın en büyük nedenleri arasında da bu konudaki ithalat geliyor. Ancak, Türkiye madenler konusunda çok zengin bir ülke olmasına rağmen çıkarılan madenler yeterli gelmiyor. Eğer, madenlerimizi çıkarmayı başarabilirsek 2022'de 6.5 milyar dolar olan ihracatımızı 30-40 milyar dolar seviyelerine çıkarabiliriz. Buradaki sorun ise madencilerin doğa karşıtı olarak gösterilmesi. Biz de buna karşı çıkıyoruz. Çünkü doğa ile uyumlu, sürdürülebilir bir madenciliği tıpkı Avrupa ülkelerinde olduğu gibi ülkemizde de yapabiliyoruz. Sürekli söylediğimiz ve iddia ettiğimiz gibi doğayla birlikte madencilik gayet uyumlu bir şekilde yönetilebilir. Bunu da birçok kez gösterdik. Önemli olan endişenin ne olduğu ve bu endişenin nasıl bertaraf edilebileceği... Ama salt madencilik karşıtlığıyla bunu yapmak mümkün değil."
Çevreci örgütler devlete de dava açıyor
İMİB Başkanı Rüstem Çetinkaya, Yeni Mesaj'ın sorusu üzerine, çevreci örgütlerin kamunun işlettiği madenlere de dava açtığını söyledi. Çetinkaya, "Türkiye'de kömürün yüzde 80'ini kamu üretiyor. TEMA onlara da dava açıyor. Kamu, dördüncü grup madencilik pek yapmıyor. Kamunun işlettiği bor madeni ise ikinci grup" dedi.
Tarım sektörünün en önemli girdisinin maden olduğunu dile getiren Çetinkaya, "Madencilik birçok sektörün ham maddesi. Tarım da bu sektörlerden biri... Gübrenin ham maddesi fosfat ve yer altından çıkıyor" diye konuştu. Çetinkaya, TEMA Vakfı'nın madenlerin ÇED raporlarının iptali için dava açtığına işaret ederek, "Adeta dava yağıyor ve bu davalar madencilik faaliyetini sekteye uğratıyor" dedi.
Yaklaşık bir yıl önce Türkiye Erozyonla Mücadele Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı'na (TEMA) sektördeki 17 dernekle açık bir mektup ilettiklerini hatırlatan Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Maden Sektör Kurulu Başkanı ve İstanbul Maden İhracatçıları Birliği (İMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Rüstem Çetinkaya, düzenlediği basın sohbet toplantısında, "Bugüne kadar doğru bilinen yanlışları ve eleştirileri gidermek için her fırsatta bilgi paylaşımına açık olduğumuzu söyledik. Ancak aldığımız tek cevap, madenlerle ilgili bir bilgi alışverişine gerek olmadığı ve 'altın, gümüş, krom, çinko, alüminyum, kurşun, bakır, nikel, kobalt, grafit, demir cevheri'ni kapsayan dördüncü grup madencilik faaliyetlerinin her ne şart olursa olsun durdurulması gerektiği oldu. Bugün insan hakları ve iklim değişikliğini korumak adına yapılan faaliyetlerde örnek olarak gösterilen Kuzey Avrupa ülkeleri, en çok madencilik teknolojisi üreten ülkeler... Biz de madencilikte bu adımı atmazsak 2050 yılına geldiğimizde petrole değil, madene bağımlı hale geliriz. Temiz enerjiye geçişte en çok ihtiyacınız olan dördüncü grup madenler... Elektrikli bir araçta konvansiyonel araçtan 6 kat daha fazla metal kullanılıyor" değerlendirmesini yaptı. Türkiye başta kömür olmak üzere ciddi miktarda maden ithalatı yapıyor. İthal edilen metallerin başında bakır ve alüminyum geliyor. Türkiye'nin maden ihracatı 6 milyar dolarken, ithalatı 25 milyar dolara ulaşıyor" dedi.
Uzatılan zeytin dalı havada kaldı!
"Bizi diğer sektörler için düşmanlaştırmaya çalışan bazı görüşler olduğunu görüyoruz" diyen Çetinkaya, "Türkiye'de çevreci gibi görünen çevre örgütleri maalesef 'maden çıkartılmasın' anlayışına kadar gelerek maden karşıtlığı söylemlerini artırıyor. Bizler, bugüne kadar hiçbir şekilde haklarında negatif bir söylem üretmedik. TEMA Vakfı başta olmak üzere tüm kurumlarla bir masa etrafında uzlaşmasak da muhakkak konuşabileceğimizi, en az onlar kadar çevreci olduğumuzu izah etmeyi sürekli dile getirdik. Endişeleri gidermek ve doğru bilgileri paylaşabileceğimize inandığımız için bir araya gelmek istiyoruz. Herhangi bir STK ile ya da akademisyenlerle istenilen her zamanda, her yerde ve her şartta bir araya gelmeye hazırız, bu açık teklifimizdir. Bir sene önce TEMA Vakfı'na çağrıda bulunmuştuk. Vakıf başkanı Deniz Ataç ile kısa bir süre önce karşılaştık. Kendisi açık görüşme çağrımıza ret cevabı verdi. Kendisi bize bir araya gelmenin gerek olmadığını üç kez söyledi. Madenlere gelmeyi de reddetti" şeklinde konuştu.

Devlet madenleri daha sıkı denetlemeli
Türkiye'de 5 grup madencilik yapıldığını ve Türkiye'nin gelişimine büyük oranda fayda sağlayacak dördüncü grup madencilik yani metal madenciliği için ortaya atılan 'asla yapılmamalı' görüşünün gerçekleşmesi durumunda, Türkiye'nin maden bağımlısı haline geleceğini ifade eden Çetinkaya, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Uluslararası Enerji Ajansı'nın bilgilerine göre, 2050 yılında lityuma talep tam 40 kat, kobalta talep 21 kat, nikele talep 20 kat ve alüminyuma talep 19 kat artacak. Temiz enerjiye geçmek istiyorsanız daha çok maden üreteceksiniz. Çünkü temiz enerjiye geçişte en çok ihtiyacınız olan dördüncü grup madenler yani metaller. Tüm faaliyetlerimizde çevreyi, iklimi, temiz enerjiyi sahiplenen bir madencilik kültürü ön planda olacak. Gerekli denetlemeler yapılsın ki iyi ile kötü madencilik de ayrılsın. Kötü örnekler de şartlarını iyileştirmek için teşvik edilsin. Kısaca devlet denetim mekanizmalarını artırmalı. Şeffaf ve adil denetim istiyoruz. Ucuz madencilik yaparak sektörün dengesini bozanı devlet ortaya çıkarsın. Biz AB normlarına uygun madencilik yapıyoruz."
Madenlerini çıkarmak Türkiye için zorunluluk
"Ham madde konusunda tam bağımsız olabilmek için madenlerimize sahip çıkmak ve dünyaya satmak zorundayız" diyen Rüstem Çetinkaya, şunları söyledi:
"Bunu yaparken de çevreyle uyumlu, sürdürülebilirliğe bağlı bir şekilde yapabiliriz. Yer altı kaynakları tüm ülkeler için çok değerli. Cari açığın en büyük nedenleri arasında da bu konudaki ithalat geliyor. Ancak, Türkiye madenler konusunda çok zengin bir ülke olmasına rağmen çıkarılan madenler yeterli gelmiyor. Eğer, madenlerimizi çıkarmayı başarabilirsek 2022'de 6.5 milyar dolar olan ihracatımızı 30-40 milyar dolar seviyelerine çıkarabiliriz. Buradaki sorun ise madencilerin doğa karşıtı olarak gösterilmesi. Biz de buna karşı çıkıyoruz. Çünkü doğa ile uyumlu, sürdürülebilir bir madenciliği tıpkı Avrupa ülkelerinde olduğu gibi ülkemizde de yapabiliyoruz. Sürekli söylediğimiz ve iddia ettiğimiz gibi doğayla birlikte madencilik gayet uyumlu bir şekilde yönetilebilir. Bunu da birçok kez gösterdik. Önemli olan endişenin ne olduğu ve bu endişenin nasıl bertaraf edilebileceği... Ama salt madencilik karşıtlığıyla bunu yapmak mümkün değil."
Çevreci örgütler devlete de dava açıyor
İMİB Başkanı Rüstem Çetinkaya, Yeni Mesaj'ın sorusu üzerine, çevreci örgütlerin kamunun işlettiği madenlere de dava açtığını söyledi. Çetinkaya, "Türkiye'de kömürün yüzde 80'ini kamu üretiyor. TEMA onlara da dava açıyor. Kamu, dördüncü grup madencilik pek yapmıyor. Kamunun işlettiği bor madeni ise ikinci grup" dedi.
Tarım sektörünün en önemli girdisinin maden olduğunu dile getiren Çetinkaya, "Madencilik birçok sektörün ham maddesi. Tarım da bu sektörlerden biri... Gübrenin ham maddesi fosfat ve yer altından çıkıyor" diye konuştu. Çetinkaya, TEMA Vakfı'nın madenlerin ÇED raporlarının iptali için dava açtığına işaret ederek, "Adeta dava yağıyor ve bu davalar madencilik faaliyetini sekteye uğratıyor" dedi.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.