Siyasetin gündeminin ana başlıklarından biri ABD. Ekranlarda konuşulan konuların başında da ABD geliyor.
"Nerede terör, kan, işgal, sömürü varsa orada ABD var" iddiası matematik gibi ispatlı.
Herkes konuşuyor. Hatta bazıları hala ABD'yi sevdirme gayretine bile giriyor.
Merak ettiğim ise Mesut Yılmaz ve Tansu Çiller ne zaman devreye sokulacak?
Çünkü Türk halkı ABD'den nefret ediyor, düşman olarak görüyor. Kadir Has Üniversitesi'nin araştırmasına göre Türk halkı, yüzde 81.3 gibi ezici bir oranla ABD'yi Türkiye için en büyük tehdit olarak görüyor. Geçen yıl bu oran yüzde 60.2 idi.
Peki, milleti temsil eden siyaset, milletin sesi olduğunu iddia eden medya neden bu çizgide değil?
* * *
Söz konusu ABD karşıtlığı olunca ekranlarda merhum İnönü'nün tabiri sık sık anlatılıyor.
Süleyman Demirel, iktidar olunca dış politikada ve ABD konusunda İsmet İnönü'yü ziyaret ederek onun görüşlerinden istifade etmek ister.
Merhum İnönü tek cümle ile olayı özetler: "ABD ile dostluk kurmak ayı ile yatağa girmek gibidir. Ayı ile yatağa giren sabaha kadar uykusuz kalır."
Tabi merhum İnönü bir vurgu yapmış, tehlikenin büyüklüğüne dikkat çekmek istemiştir.
Ama bir başka gerçek daha vardır ki, o da ayı ile yatağa girmişsen ister uyu, ister uyanık kal sonuç kaçınılmazdır.
Bence merhum İnönü buna vurgu yapmıştır. Tek adamlığı döneminde ABD'ye uzattığı el, akabinde ABD'nin savaş artığı teçhizatını para ile alması ve de Marshall Planı ile "Biz, ABD'nin safındayız" vurgusu ve sonrasında ülkemizin geldiği nokta Merhum İnönü'ye bu tespiti yaptırmıştı.
Ama maalesef o günden bugüne bütün iktidarlar ve siyasetin tamamı İnönü'nün bu sözünden ders çıkarmadılar. Daha net ifade ile bütün iktidarlar, ayı ile yataktan çıkmadılar.
O ayı, bize neler yaptırdı kabaca bir hatırlayalım...
Kore'de savaştırdı. İslam'ı siyasallaştırdı. NATO'ya aldım, diyerek Batı'nın kapı kolu yaptı.
1960, 70, 80 darbelerinin emrini verdi.
1962 Jüpiter füze krizinde Türkiye'yi pazarlık masasına koydu. Rusya'ya, "Ver Küba'yı al Türkiye'yi" dedi.
Johnson mektubuyla iç işlerimize direkt müdahil oldu. Haşhaş ekemezsin, diye posta bile koydu.
Kıbrıs'ta katliam ve vahşeti durdurduğumuz için ülkemize ambargo koydu. Sağ-sol, Alevi-Sünni çatışmalarının planlayıcısı ve tetikçisi oldu.
PKK'yı kuran ve bugüne kadar varlığını sürdürmesini sağlayan işte o 'ayı'dır.
Ülkemizin serbest piyasa ekonomisine geçiren kişileri yetiştiren ve iktidara taşıyan da ABD'dir.
89, 94 siyasi krizlerinin ardından gerçekleşen ekonomik krizlerin tetikçisi de ABD'dir.
94'te Muavenet zırhlımızı vuran, askerlerimiz şehit eden de ABD'dir.
28 Şubat senaryosu ve Çevik Bir'in hangi Mason örgütüne üye olduğu, aldığı madalyalar ortadadır.
4 Temmuz 2003'te, 2200 yıllık Türk Ordusuna tarihi utancı (askerimizin esir alınıp, başlarına çuval geçirilmesi) yaşatan ABD'dir.
Gülen yapılanmasının mimarı ABD'dir.
15 Temmuz ihanetinin planlayıcı ve tetikçisi ABD'dir.
Ve bugün askeri, siyasi, ekonomik her alanda ülkemizi alenen tehdit eden yine ABD'dir.
Haliyle Merhum İnönü'nün teşbihi ile siyasetçilerimize, akademisyenlerimize, bürokratlarımıza, medyamıza ve hala ABD'ye hayranlık duymakta ısrar eden halkımızın o ufak kesimine sormak istiyorum:
Artık o yataktan çıkmayacak mısınız?
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024
- Ne yereli! Genel seçim bu genel! / 17.03.2024
- Erdoğan ‘bırakıyorum’… ‘Valla bırakmayız’ / 16.03.2024
- Ehli Beyt’e imanımız, Hz Muhammed’e imandır / 15.03.2024
- CHP’nin kimlik arayışı İsmet İnönü ile başladı / 14.03.2024
- Erdoğan’ın dilinde bu sefer ‘kul hakkı’ var / 13.03.2024
- İnsan kıymetini bildiği şeye sahiplenir / 11.03.2024
- Ramazan’da ahir zaman siyasetçilerine ve hocalarına dikkat / 10.03.2024
- Erdoğan’ın korku ve açlıkla terbiye siyaseti / 09.03.2024