Daha düne kadar 18 yıllık tek parti iktidarının her daim gündemde tuttuğu başlıca konular nelerdi? Yollar, köprüler, havalimanları, Kanal İstanbul, şaha kalkmış ekonomi, dünyaya yön hatta ayar veren lider, Suriye, şehitler tepesi, din ve CHP.
Peki, muhalefetin gündemi nelerdi? Aynı başlıklar üzerinden hükümete eleştiriler ve de yolsuzluk, adam kayırma, yandaşa ihale, yargı kararları gibi konuları gündem etme.
Ya vatandaşın gündeminde olan başlıklar nelerdi? Hayat pahalılığı, zamlar, enflasyon, gelirimizin giderlerimizi karşılayamaması, işsizlik.
İlginçtir! Şimdilerde herkesin gündemi tek; virüs. Oysa bu virüs belası gelene kadar hepimiz 'önce insan' mantığında buluşabilseydik hem sağlık, hem sosyal, hem ekonomik, hem de siyasal olarak bu kadar savrulmazdık.
Dün en ağır ithamlarla birbirine hitap edenler bugün milletimize birlik-beraberlik, sabır-dua çağrısı yapıyor.
Dün, silahımı kuşanıp Suriye sınırına giderim, diyenler bugün evden çıkamıyor.
Bakın! Zengini-fakiri, okumuşu-cahili marketlere koşmuş evine stok yapıyor. Birileri de bunu fırsata çevirip fahiş fiyatlarla zenginleşme hesapları yapıyor.
Diğer taraftan mesleğim gereği evden çıkmak zorundayım. Duraklarda, toplu taşıma araçlarında, büfe önlerinde, marketlerde insanlar birbirine sevgi, saygı ve merhametle değil şüpheli hatta zanlı gözüyle bakıyor.
Neden bu noktaya geldik? Çünkü bu ülkede insan ihmal edildi, önce insan, denmedi.
Bakın! Cumhurbaşkanından, muhalefet liderlerine, topçulardan popçulara en önemlisi ise sağlık uzmanları tarafından, mecbur kalmadıkça evden çıkmayın' çağrısı yapılıyor.
Diğer taraftan 65 yas üstü insanlarımız için resmen sokağa çıkma yasağı getirildi.
Ama millet sahillerde, piknik alanlarında, parklarda vs. görüntüleniyor. Tabi herkesin bir cevabı vardır.
Ama konu bu kadar hayati ve çağrılar bu kadar yetkili ve etkili ağızlardan yapılıyor ise insanlar neden bunu kâle almıyor, sorusunun cevabını bulmamız gerek!
Aslında sorunun cevabı net; Ne siyasal kurumlar, ne iktidarlar, ne dini kurumlar, ne ekonomi kurumları, ne eğitim kurumları ve ne de sosyal kurumlar bugüne kadar 'önce insan' demedi, söz, fikir, icraat ve uygulamalarını insan merkezli hazırlamadıkları, uygulamadıkları için bugün kendine yabancılaşmış bireylerin oluşturduğu bir toplum haline geldik.
Bu noktada öğretmenlik yaptığı günlerden bugüne dek 'önce insan' gerçeği üzerinden hem milletimize, hem de devletimize adeta serzenişte bulunan Prof. Dr. Haydar Baş'ın eserlerinde ve birçok konuşmalarında dile getirdiği şu cümlelerini bir kez daha hatırlamalıyız;
"Öyle ki başa geçenler, kurumları düzeltmek istese de, hak ve hukuk dağıtmak gayesinde olsa da asıl problemi halledemedikleri için başarılı olamıyorlar.
Her zaman ifade ediyoruz. Önce insan meselesi çözülmelidir. İnsan, 'Hak adına ve kendi yararına' kazanılmadıktan sonra hangi kanunu, nizamı getirseniz, hangi düzenlemeyi yapsanız da işe yaramayacaktır…
Bir ülkede o ülkenin, o milletin, o devletin kazanılmış insanı yoksa o milletin bir adım ileri gitmesi asla mümkün olamaz.
Bizim uzun yıllardan beri yanlış yaptığımız nokta, kendi yararımıza vatandaşımızı kazanmadık.
Öyle bir bireyler topluluğu oluşturduk ki, hepsi 'ben' diyor. Ama o 'ben', bencillik kokan ve de ihtiras kokan, haset kokan, başkasını düşünmeyen bir şey. Bu bizim kültürümüze de çok ters. Yapılacak olan iş, insanımızı hem kendi yararına hem toplumun yararına kazanmaktır. Böyle bir model kişilik ortaya koymamız lazım.
Düşünebiliyor musunuz, bizim bir Türk beyefendisi modelimiz yok, bir Türk hanımefendisi modelimiz yok.
Ne oluyor? Avrupa'ya gidiyor geliyor bakıyorsunuz olmuş Avrupalı. Amerika'ya gidiyor geliyor olmuş Amerikalı. Yazık günah değil mi?
İnsanlık tarihinde bütün insanlara örnek olmuş bir milletin, bir delikanlı bir hanımefendi modeli yok. Böyle şey mi olur?
Geçmişimizde bu yok mu? Var. İşte Hoca Ahmet Yeseviler, Ahi Evranlar, Mevlanalar, Yunuslar, Hacı Bektaş-ı Veliler...
Onlar bu potansiyeli yoğurmuş ve bir medeniyet kimliği oluşturmuşlardır. Bakın onlarda merhamet var, şefkat var, adalet var, hürmet var, saygı var, iffet var, bir model bu, hanımefendi modeli. Erkeğe bakıyorsun düşenin elinden tutuyor, yardım ediyor, insanlara yukarıdan bakmıyor adil bir insan.
Bugün toplumun buna ihtiyacı var. İşte bizim eğitimimizin temel anlayışı bu olacak."
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024
- Ne yereli! Genel seçim bu genel! / 17.03.2024
- Erdoğan ‘bırakıyorum’… ‘Valla bırakmayız’ / 16.03.2024
- Ehli Beyt’e imanımız, Hz Muhammed’e imandır / 15.03.2024
- CHP’nin kimlik arayışı İsmet İnönü ile başladı / 14.03.2024
- Erdoğan’ın dilinde bu sefer ‘kul hakkı’ var / 13.03.2024
- İnsan kıymetini bildiği şeye sahiplenir / 11.03.2024
- Ramazan’da ahir zaman siyasetçilerine ve hocalarına dikkat / 10.03.2024
- Erdoğan’ın korku ve açlıkla terbiye siyaseti / 09.03.2024