Şu dünya âlemine imtihan için gönderildiğini bilen insanın, yaptığı her işten, verdiği her karardan da sorumlu olduğunu bilmesi lazımdır. Yaptığı işlerdeki ölçüyü iyi tespit edip, ona göre harekete geçirmesi lazımdır. Kişi kimin rızası için iş yaptığını iyi sorgulamalıdır. Hesabını Allah (c.c) için mi yapıyor yoksa mevki-makam hırsı için mi veya bazılarının rızası için mi? Bunları gerek kendi şahsımızda, gerek yakın çevremizde, gerekse yetki verdiğimiz kişilerde iyice sorgulamamız lazımdır. Kendini başkalarına kabul ettirmek için gösterilen çaba, en yüksek noktaya ulaşır ulaşmaz ruhsal hayatta büyük bir gerginlik yaratır. Bunun sonucu olarak güçlü ve üstün olma gayesi birey için daha belirgin hale gelir. Çevremize bir bakın. Sanatçılara, futbolculara, siyasetçilere? Düştükleri bütün çıkmazlar, yanlışlar hep kendilerini beğendirmek içindir. Bu beğendirmede Hakkı unutup, halkı seçtikleri için sonuçları da hep hüsrandır. Kendini beğendirme gayesi içine giren insan gerçeklik duygusunu kaybetmiştir. Yaptığı her iş gösteriş olduğu için yalandır. Bu insan her zaman başkalarının kendisi hakkında ne düşündüğü sorunu ile uğraşır ve başkalarının üzerinde bıraktığı izlenimle ilgilendiğinden gerçeklerle bağlantısını yitirir. Bunu örneklerini şahsımızda, sosyal hayatımızda ve siyasette açıkça görebiliriz?Böyle bir yaşam biçimi farkında olmasak ta hayatımızdaki hareket serbestliğimizi olağanüstü bir şekilde engeller. Çünkü biz, kendimiz için değil, başkalarının rızası için yaşıyoruz. Ve bu yaşam tarzı insan şahsında gurur olarak en büyük karakter özelliğini alır.Kendini boş gurura kaptırmış olan insanlar herhangi bir hatanın sorumluluğunu hep başkalarına yüklemek isterler. Kendisi her zaman haklıdır, başkaları ise haksız.İnsan için önemli olan şey, varoluş gayesine uygun olarak hayatını yaşayıp, yaşamadığıdır. Bu gaye uğrunda gerek nefsine, gerekse çevresine yaptığı katkılardır. Kendini boş gurura kaptırmış olan insan, böyle bir katkıda bulunacak yerde şikâyetler, bahaneler ve özürlerle uğraşıp durmaktadır. Bu tip insanlar çevreleri kalabalık olsa bile yalnızdırlar. Çünkü amaçları üstün olmaktı, üstün görünmekti. Birer zavallı olduklarından habersiz.Peki, bir Müslüman gururlu olabilir mi? Eğer kişinin hesabı Allah'a (c.c) ise onun her hareket ve sözü rahmettir, berekettir. Yok, hesabı mala ve mevkie ise hüsrandır, rezilliktir. Bunun acı örneklerine tarihte sık sık görmekteyiz. Hz. Ali (k.v) Efendimizin hayatını okursak ona karşı bu hırs ve gururun zirve yaptığını görürüz. Ya Hüseyin Efendimiz (a.s). Ona karşı işlenen bu cürümün sebebi ne idi. İşte o günlerde ki makam ve mevki hırsına bürünen insan tipleri günümüzde de mevcut. Bu millet üzerinde hesabı olanların dünyalık vaatlerine aldananlar aramızda. Artık geçmişteki acıları yaşamamak için tarihimize bakalım, halimize bakalım. Nerden geldik ve nereye gideceğiz. İyi düşünüp, hesabımızı ona göre yapalım?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Hüseyin Baş’a 8 yıl istemişler / 15.05.2025
- Barışa değil bölünmeye gidiyoruz / 13.05.2025
- Suikasttan itibar çıkarmak / 12.05.2025
- Her şartta alkışlayanlar ve her şartta karşı olanlar / 11.05.2025
- PKK silah bırakacakmış… Nasılda kandırılıyoruz? / 10.05.2025
- Altına aldanma / 09.05.2025
- AKP iktidarı da kaybettiğinin farkında / 08.05.2025
- İç cephe ve terörsüz Türkiye aldatmacası / 06.05.2025
- Gazze unutuldu, BOP içinde kim, kiminle dost? / 05.05.2025
- İhtiras ve minnet ile devlet yönetilir mi? / 04.05.2025
- Barışa değil bölünmeye gidiyoruz / 13.05.2025
- Suikasttan itibar çıkarmak / 12.05.2025
- Her şartta alkışlayanlar ve her şartta karşı olanlar / 11.05.2025
- PKK silah bırakacakmış… Nasılda kandırılıyoruz? / 10.05.2025
- Altına aldanma / 09.05.2025
- AKP iktidarı da kaybettiğinin farkında / 08.05.2025
- İç cephe ve terörsüz Türkiye aldatmacası / 06.05.2025
- Gazze unutuldu, BOP içinde kim, kiminle dost? / 05.05.2025
- İhtiras ve minnet ile devlet yönetilir mi? / 04.05.2025