Meclis'te bağımsız bakanların yemin meselesiydi, Türkeş'in bakanlığıydı, tartışmalardı, kavgalardı ortalık toz duman içerisindeyken öğreniyoruz ki Irak-Suriye tezkeresi AKP-CHP-MHP ittifakıyla geçmiş. Daha doğrusu süresi 1 yıl daha uzatılmış.Dünkü yazımızda da ifade ettiğimiz gibi milletin önünde sürekli gerilimi körükleyerek millete ait olan meseleleri sümenaltı eden siyasi iradeler ne hikmetse konu Büyük Ortadoğu Projesi'ne (BOP) yönelik bir karar olduğunda hiçbir ihtilafa mahal vermeyerek hemen gerekli adımları atıveriyor.Irak-Suriye tezkeresinin içeriği ve de BOP açısından anlamı nedir biraz irdeleyelim.Tezkere, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) gerektiği takdirde sınır ötesi harekat ve müdahalede bulunmak üzere yabancı ülkelere gönderilmesini ve yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye'de bulunmasını içeriyor.Tezkere, gerek TSK'nin sınır ötesine gönderilmesi gerekse yabancı kuvvetlerin Türkiye'de bulunmasının hudut, şümul, miktar ve zamanını, ABD'nin bir dediğini iki etmeyen hükümetin inisiyatifine bırakıyor.Burada dikkat çeken husus, ülkemizde bulunacak olan iradelerin bir ülke askeri olması şartı yok ve adedi, sınırı da belli değil. Bunun anlamı, başka ülkeler için terörist anlamında olan bir takım silahlı yabancı iradeler ülkemizde bulunabilir. Ki eğit-donat faaliyetiyle yapılan da zaten bu?Suriye'de Esad yönetimi halihazırda tüm dünya ülkeleri ve uluslar arası kuruluşlar açısından meşru yönetim olarak kabul ediliyor.Terör, meşru bir yönetime karşı yapılan silahlı eylemlerdir. Suriye'de silahlı olarak eylem yapan ÖSO, El Nusra, IŞİD, DAEŞ her ne adla olursa olsun Esad'ın ordusu dışında eline silah alan her örgüt terörist örgüttür. Bu manada siyasilerimizin eğit-donat ile yetiştirdiği Esad karşıtı gruplar da Suriye açısından terörist gruplardır.Türkiye, Irak-Suriye tezkeresiyle kendi Meclisi'nden hükümete "yabancı kuvvetler" adı altında Suriye için terörist olan bu grupları eğit-donat izni kararı çıkarsa da, uluslararası arenada bu böyle basit değildir, başımızı çok ağrıtacaktır.Ya da BOP kapsamında bölünmesi ve parçalanması hedeflenen Türkiye'nin başına yarın Suriye'nin ve Irak'ın başına gelenler geldiğinde, başka ülkeler bizim teröristlerimizi eğittiğinde hiçbir savunma hakkımız kalmayacaktır.Ayrıca tezkerede ifade edilen "yabancı kuvvetler" tanımından ilk istifade eden irade de Yahudi Barzani'nin peşmergesi olmuştur. Hatırlarsanız, IŞİD bahanesi ile Suriye'nin Kobani vilayeti yerli halktan arındırılmış ve peşmerge adeta resmi geçit töreni yaparak Türkiye'den geçirilmişti ve Kobani Barzani'nin kontrolüne girmişti.Yabancı kuvvetlerin ülkemizde varlığının yanı sıra, sayısının üst sınırının belirlenmemesi de büyük bir sorundur. Yıllar önce Meclis tarafından reddedilen 1 Mart tezkeresinde Amerikan askerinin sayısı 62 bin olarak sınırlandırılıyordu. Burada ise ülke belli değil, resmi olup olmayacağı belli değil, sayısı de belli değil ve bu haliyle kabul edildi.Tezkerede, Irak'ın ve Suriye'nin toprak bütünlüğünden dem vurulmaktadır ama Suriye Devlet Başkanı ve Suriye halkını hedef alan terör örgütü mensupları eğit-donatla yetiştirilmektedir; Irak merkezi yönetimini takmayan Barzani ise resmi muhatap olarak kabul edilmektedir. Bu da büyük bir çelişkidir.Türkiye sınırları içinde Türk Silahlı Kuvvetleri ve emniyet güçlerimiz dışında hiçbir silahlı gücün olmaması gerekirken, tezkere ile bu delinmiş ve niteliği, niceliği belli olmayan silahlı güçlerin ülkemizde konuşlanmasının önü açılmıştır ve bunun inisiyatifi de BOP'ta misyon sahibi olan siyasilere verilmiştir. Ve bu BOP'un asıl hedefi de Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın ısrarla vurguladığı ve delilleriyle ortaya koyduğu gibi Türkiye'dir.TSK'nin enerjisi yurt dışında bizimle alakası olmayan birçok noktaya kaydırılırken, ülke içindeki misyonu da azaltılırken, eli kolu bağlanırken; ülke içi, eli silahlı, sayısı belli olmayan silahlı güçlere bırakılmaktadır.Bu sebeple milletimiz kendisine hizmette değil, BOP'a, ABD'ye, İsrail'e ve AB'ye hizmette yarışan, bu konularda ittifak halinde olan siyasilerimize gereken cevabı vermeli, "Ne AB, Ne ABD, ne İsrail, ne BOP, ne Vatikan, tek çözüm bağımsız Türkiye diyen" Bağımsız Türkiye Partisi kadrolarını, Milli Ekonomi Modeli sahibi Prof. Dr. Haydar Baş'ı iktidara taşımalıdır.Ancak bu olursa geleceğe adım atabiliriz, "yurtta sulh, cihanda sulh" ilkesini doya doya yaşayabiliriz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- 81 ilde sığınak dün değil niye bugün? / 28.08.2025
- Komisyon kesmedi, çıtayı yükseltme peşindeler / 27.08.2025
- Ağustos ayı Türk milletinin zaferleriyle dolu / 26.08.2025
- Etkin pişmanlıkla adalet sağlanır mı? / 23.08.2025
- Komisyonda ‘ısınma turları’ mı? / 22.08.2025
- Memurlar, talep ettikleri zamma ulaşabilecek mi? / 21.08.2025
- Rusya-Ukrayna savaşı sona yaklaştı mı? / 20.08.2025
- Nesillerimizi kaybediyoruz / 19.08.2025
- Dün Andımız, bugün Türk milleti tanımı! / 14.08.2025
- BTP Gençlik Kampı ve örnek lider / 05.08.2025
- Komisyon kesmedi, çıtayı yükseltme peşindeler / 27.08.2025
- Ağustos ayı Türk milletinin zaferleriyle dolu / 26.08.2025
- Etkin pişmanlıkla adalet sağlanır mı? / 23.08.2025
- Komisyonda ‘ısınma turları’ mı? / 22.08.2025
- Memurlar, talep ettikleri zamma ulaşabilecek mi? / 21.08.2025
- Rusya-Ukrayna savaşı sona yaklaştı mı? / 20.08.2025
- Nesillerimizi kaybediyoruz / 19.08.2025
- Dün Andımız, bugün Türk milleti tanımı! / 14.08.2025
- BTP Gençlik Kampı ve örnek lider / 05.08.2025