Ortadoğu'daki savaşların temeli inanç kökenlidir. Emperyalistler bugünlerde İran'a yönelik tehdit edici açıklamalar yapıyor. Hedefleri mezhep savaşları. Haçlılar kıyamet öncesi 'Tanrı Krallığını' kurabilmeleri için Yahudilerin vaat edilmiş topraklara sahip olmaları lazım. Ortadoğu'daki gelişmelerin temeli bu anlayış üzerine bina ediliyor.
İslam dünyasında Şii bloğun başı İran olarak bilinir. Sünni bloğun başı da Türkiye'dir. Bir gerçek daha vardır ki, Haçlı Savaşlarından Kurtuluş Savaşına, soğuk savaş döneminden bugüne Haçlılar hep Türk Milleti ile savaşmışlardır.
Haçlılar (ABD, AB, İsrail) bugünlerde söylem olarak İran'ı öne çıkarıyor olabilirler ama bir anda sağ gösterip, sol da vurabilirler ki, bunu her daim yaptılar. Yani Türkiye bir anda ABD'nin, AB'nin sıcak hedefi haline gelebilir.
Aslında bu bir iddia da değil. Başta Erdoğan olmak üzere hükümet yetkilileri, eski devlet yöneticileri ve medyada çıkan yazıların anlamı bu yönde.
Özellikle son iki yıldır Erdoğan bir taraftan ABD'yi hedef alan açıklamalar yapıyor, diğer taraftan iş birliği mesajları veriyor.
Ama dilinden hiç düşürmediği ise "Bizi, dolar kuru ile terbiye etmek isteyenler var" cümlesi ile doların sahibi ABD'yi gösteriyor. Erdoğan'ın, "Milli bütünlüğümüze kastetmek isteyenler" cümlesinin gizli faili de ABD.
Yine Erdoğan'ın, ülkemizin beka sorunundan bahsetmesi, başbakan ve bakanların bu yönde açıklamaları, Devlet Bahçeli'nin her açıklamasında "Türkiye'nin bekası tehdit altında" cümlesini kurması, hedef haline getirilmiş bir Türkiye olduğu gerçeğinin ispatı.
Yandaş medyanın önemli sesi Yeni Şafak gazetesinde eski istihbaratçı Bülent Orakoğlu'nun 30 Nisan tarihli yazısı, hem baskın seçimlerin, hem de ülkemize direkt yönelen Haçlı tehdidinin itirafı mahiyetindeydi.
Orakoğlu şöyle diyordu; "Türkiye'nin 03 Kasım 2019 tarihinde yapılması planlanan cumhurbaşkanlığı seçimleri, ülkemizin beka sorunları yaşayabileceğine yönelik güçlü istihbaratlar sonucu 24 Haziran'a alınmıştı.
Türkiye'nin var olma mücadelesi ve yeni bir İstiklal Savaşı sürecinden geçmemiz nedeniyle Türkiye yeniden siyaset mekanizmalarının dizayn edilme tehlikesiyle baş başa kaldı."
Benzer açıklamayı eski cumhurbaşkanı Abdullah Gül de yaptı. Gül şöyle diyordu; "Türkiye, iç ve dış şartlar içerisinde büyük zorluklarla karşı karşıya? Tarihimizin en büyük beka sorunları ile karşı karşıyayız?"
Özetle diyorlar ki, Türkiye artık Haçlının
hedefinde.
Tabii ki ülkemize, birlik ve bütünlüğümüze karşı yapılacak her türlü saldırıya karşı bizler bir ve beraber karşı koyacağız.
Amma! Milletimizin şu soruyu sorması ve failini bulması bekamız için gerekliliktir.
Soru: Ülkemizin beka sorunu olduğunu, iç ve dış mihraklarca tehdit edildiğini kim söylüyor?
Cevap: 16 yıldır ülkemizi yöneten lider, anlayış ve siyasetçiler.
Soru: Peki, 2002'de böylesi bir sorunumuz yoktu. Ne yaptınız da ülkemizi hedef ülke, beka sorunu yaşayan bir ülke pozisyona soktunuz?
Soru: Gerek iktidar ve gerekse iktidara talip olan muhalefetin beka sorununu çözmeye yönelik plan, proje, model, duruş, siyaset anlayışları var mı?
Maalesef hayır. O halde devlet ve milletin bekası için işi ehline teslim etmenin tam zamanı.
İslam dünyasında Şii bloğun başı İran olarak bilinir. Sünni bloğun başı da Türkiye'dir. Bir gerçek daha vardır ki, Haçlı Savaşlarından Kurtuluş Savaşına, soğuk savaş döneminden bugüne Haçlılar hep Türk Milleti ile savaşmışlardır.
Haçlılar (ABD, AB, İsrail) bugünlerde söylem olarak İran'ı öne çıkarıyor olabilirler ama bir anda sağ gösterip, sol da vurabilirler ki, bunu her daim yaptılar. Yani Türkiye bir anda ABD'nin, AB'nin sıcak hedefi haline gelebilir.
Aslında bu bir iddia da değil. Başta Erdoğan olmak üzere hükümet yetkilileri, eski devlet yöneticileri ve medyada çıkan yazıların anlamı bu yönde.
Özellikle son iki yıldır Erdoğan bir taraftan ABD'yi hedef alan açıklamalar yapıyor, diğer taraftan iş birliği mesajları veriyor.
Ama dilinden hiç düşürmediği ise "Bizi, dolar kuru ile terbiye etmek isteyenler var" cümlesi ile doların sahibi ABD'yi gösteriyor. Erdoğan'ın, "Milli bütünlüğümüze kastetmek isteyenler" cümlesinin gizli faili de ABD.
Yine Erdoğan'ın, ülkemizin beka sorunundan bahsetmesi, başbakan ve bakanların bu yönde açıklamaları, Devlet Bahçeli'nin her açıklamasında "Türkiye'nin bekası tehdit altında" cümlesini kurması, hedef haline getirilmiş bir Türkiye olduğu gerçeğinin ispatı.
Yandaş medyanın önemli sesi Yeni Şafak gazetesinde eski istihbaratçı Bülent Orakoğlu'nun 30 Nisan tarihli yazısı, hem baskın seçimlerin, hem de ülkemize direkt yönelen Haçlı tehdidinin itirafı mahiyetindeydi.
Orakoğlu şöyle diyordu; "Türkiye'nin 03 Kasım 2019 tarihinde yapılması planlanan cumhurbaşkanlığı seçimleri, ülkemizin beka sorunları yaşayabileceğine yönelik güçlü istihbaratlar sonucu 24 Haziran'a alınmıştı.
Türkiye'nin var olma mücadelesi ve yeni bir İstiklal Savaşı sürecinden geçmemiz nedeniyle Türkiye yeniden siyaset mekanizmalarının dizayn edilme tehlikesiyle baş başa kaldı."
Benzer açıklamayı eski cumhurbaşkanı Abdullah Gül de yaptı. Gül şöyle diyordu; "Türkiye, iç ve dış şartlar içerisinde büyük zorluklarla karşı karşıya? Tarihimizin en büyük beka sorunları ile karşı karşıyayız?"
Özetle diyorlar ki, Türkiye artık Haçlının
hedefinde.
Tabii ki ülkemize, birlik ve bütünlüğümüze karşı yapılacak her türlü saldırıya karşı bizler bir ve beraber karşı koyacağız.
Amma! Milletimizin şu soruyu sorması ve failini bulması bekamız için gerekliliktir.
Soru: Ülkemizin beka sorunu olduğunu, iç ve dış mihraklarca tehdit edildiğini kim söylüyor?
Cevap: 16 yıldır ülkemizi yöneten lider, anlayış ve siyasetçiler.
Soru: Peki, 2002'de böylesi bir sorunumuz yoktu. Ne yaptınız da ülkemizi hedef ülke, beka sorunu yaşayan bir ülke pozisyona soktunuz?
Soru: Gerek iktidar ve gerekse iktidara talip olan muhalefetin beka sorununu çözmeye yönelik plan, proje, model, duruş, siyaset anlayışları var mı?
Maalesef hayır. O halde devlet ve milletin bekası için işi ehline teslim etmenin tam zamanı.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Erdoğan tasarrufun neresinde? / 05.05.2024
- Dost düşman tanımı yapamayan bir iktidar / 04.05.2024
- Ali’yi halife seçen Hz. Peygamber değil Yüce Allah’tır / 03.05.2024
- Hamas terör örgütü mü? / 02.05.2024
- Sloganlarla avutulan kalabalıklar / 01.05.2024
- İlkelerine sahip çıkmayanlar bu millete sahip çıkamaz / 29.04.2024
- Elmalılı Hamdi Yazır’ın tefsirinde İsrail / 28.04.2024
- İnsan ‘kokuşmuş bir sudan’ yaratıldığını bilmiyor mu? / 26.04.2024
- Fuhuş kökünden fahiş fiyatlar / 24.04.2024
- Arzusu millî egemenliğe dayanan Türk devleti kurmaktı / 23.04.2024
- Dost düşman tanımı yapamayan bir iktidar / 04.05.2024
- Ali’yi halife seçen Hz. Peygamber değil Yüce Allah’tır / 03.05.2024
- Hamas terör örgütü mü? / 02.05.2024
- Sloganlarla avutulan kalabalıklar / 01.05.2024
- İlkelerine sahip çıkmayanlar bu millete sahip çıkamaz / 29.04.2024
- Elmalılı Hamdi Yazır’ın tefsirinde İsrail / 28.04.2024
- İnsan ‘kokuşmuş bir sudan’ yaratıldığını bilmiyor mu? / 26.04.2024
- Fuhuş kökünden fahiş fiyatlar / 24.04.2024
- Arzusu millî egemenliğe dayanan Türk devleti kurmaktı / 23.04.2024