'İsrail Baharı!' seslendirme dosyası:
Milattan Sonra ilk yüz yılda Romalılar, Kudüs'ü ele geçirmiş ve bütün Yahudileri buradan sürmüştü. 637'de ise Müslümanların hâkimiyetine girmişti. 400 yıl kadar Osmanlı hâkimiyetinde kalmış, Yahudilerin Kudüs'e dönüşleri Kanuni döneminde başlamıştı.
Sayın Erdoğan ve Abdullah Gül'ün AB'ye imza attığı o karede görünen heykel, Papa II. Urban'nın heykeli.
İşte o Papa, Hz. İsa'nın doğum yeri olan Kudüs'ün ve kutsal saydıkları makamların, Müslümanlar tarafından kirletildiğini, Kudüs'e giden Hıristiyan hacı adaylarına zulüm ve işkence yapıldığını öne sürerek, böyle mukaddes bir beldenin Müslümanların baskısından kurtarılması için bütün Hıristiyanların canla başla seferber olmaları gerektiğini söyleyerek halkı sefere katılmaları için tahrik ediyordu. İşte o seferlerin adı Haçlı seferleriydi.
Haçlı seferlerinde Batı istediğini alamadı ama Müslümanlar, Ortodokslar ve Yahudiler çok büyük zararlar gördü.
Papalığın yönettiği Haçlı orduları Anadolu, Mısır, Orta Doğu ve özellikle Kudüs'te yüz binlerce insan kılıçtan geçirilip, yerleşim alanları yağmalanıp, yakılıp, yıkıldı. Kadınlar ve çocuklar bile hunharca öldürüldü.
Özetle Hıristiyan dünyası, inanç temeli üzerine Müslümanları yok etmek ve İslam dünyasının hamisi olan Türkleri, Anadolu, Suriye, Filistin ve Akdeniz'den uzaklaştırmak, yok etmek istiyorlardı.
Diğer taraftan Hıristiyanların, 'Tanrı Krallığı' hedefi için Yahudilerin Arz-ı Mev'ud'a sahip olmaları gereği inancı var ve bu gerçeği Prof. Dr. Haydar Baş yıllarca anlattı. Şöyle diyordu Baş Hocamız:
"Esasen dünyada çarpışan inançlardır. Siyasi sebepler, iktisadi sebepler bunun görünen kısımlarıdır. Asıl temelde olan mücadele inançlarımızdır."
Yahudiler ve Protestan ABD'liler, kutsal kitap olarak Ahd-i Atik'i kabul ederler. Protestanların inancına göre Mesih'in gelmesi ve Hıristiyanların 'Tanrı'nın Krallığını' kurabilmeleri Yahudilerin Arz-ı Mev'ud'a sahip olmalarına bağlıdır. Vatikan da aynı inançtadır.
Son yüz yılda Yahudi ve Hıristiyanların siyasi, ekonomik ittifaklar dışında inanç alanında da ittifak kurdukları beraber oldukları önümüzdeki gerçek.
20 yıldır İslam coğrafyası yanıyor. Milyonlarca Müslüman katledildi, malları, ülkeleri, zenginlikleri yağmalandı.
Bunun adına "BOP" dediler, "Medeniyetler İttifakı" dediler, "Barış ve demokrasi götürüyoruz" dediler. En son "Arap Baharı" dediler. Şimdi İsrail Baharı(!) yaşanıyor.
İslam dininin en kutsalı 'bir müminin canıdır'. Milyonlarca kutsalımız katledildi. Katledenler baktılar ki, kimseden ses çıkmıyor, birbirlerini suçluyorlar şimdi de kutsal mekânlarımızı yok etmek gayretine girdiler.
Bakın Kudüs'e! İsrail ve Batı el birliği ile dil birliği ile inanç birliği ile saldırıyorlar, yakıyorlar, yok ediyorlar.
Ellerinde yetki olmayan Müslüman halklar bu zulmü lanetliyor. Yazar-çizer ve yorumcular da dil ile ellerinden geleni yapıyorlar.
Peki, ellerinde güç olan, yetki olan İslam devletlerinin yöneticileri ne yapıyor? Tek cevap; kınama ve telefon diplomasisi. İtiraf edeyim ki, bu kınama ve telefon diplomasisinde yine ülkemiz önde. Diğer devletlerin yöneticileri kış uykusunda!
Sayın Erdoğan 19 ülke başkanıyla görüştü. "(Filistin'de) Tüm dünya görmezden gelse bile İsrail'in zulmüne eyvallah etmeyeceğiz" dedi.
"Dün Suriye sınırlarımız boyunca kurulmaya çalışılan terör koridoruna nasıl izin vermemişsek bugün de Mescid-i Aksa'nın mahremiyetine uzanan ellere aynı kararlılıkla karşı çıkıyoruz" dedi.
"Eğer İsrail'in Filistin'de ve bilhassa Kudüs'te sergilediği saldırganlığı derhal durdurmazsak, yarın herkes kendini bu vahşi zihniyetin hedefinde bulacaktır" dedi.
Ama zulüm artarak, hedef büyüterek devam ediyor. Demek ki, laftan anlamıyorlar.
Yandaş medya, Mescid-i Aksa, Erdoğan sloganlarıyla yankılandı diye haberler yapıyor. Doğru.
Peki, o insanlar Sayın Erdoğan'dan ne istiyor? Şiddetle kınamasını mı, İsrail'i şikâyet etmesini mi?
Hayır! Geçtiğimiz Cuma namazı sonrası Mescid-i Aksa'da, 20 bini aşkın Filistinli, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a "Allah aşkına, haydi Türkiye!" diyerek Gazze Şeridi'ne askeri destek yapılması çağrısında bulundular.
Hadi buyurun!
(Yarın devam edelim…)
Sayın Erdoğan ve Abdullah Gül'ün AB'ye imza attığı o karede görünen heykel, Papa II. Urban'nın heykeli.
İşte o Papa, Hz. İsa'nın doğum yeri olan Kudüs'ün ve kutsal saydıkları makamların, Müslümanlar tarafından kirletildiğini, Kudüs'e giden Hıristiyan hacı adaylarına zulüm ve işkence yapıldığını öne sürerek, böyle mukaddes bir beldenin Müslümanların baskısından kurtarılması için bütün Hıristiyanların canla başla seferber olmaları gerektiğini söyleyerek halkı sefere katılmaları için tahrik ediyordu. İşte o seferlerin adı Haçlı seferleriydi.
Haçlı seferlerinde Batı istediğini alamadı ama Müslümanlar, Ortodokslar ve Yahudiler çok büyük zararlar gördü.
Papalığın yönettiği Haçlı orduları Anadolu, Mısır, Orta Doğu ve özellikle Kudüs'te yüz binlerce insan kılıçtan geçirilip, yerleşim alanları yağmalanıp, yakılıp, yıkıldı. Kadınlar ve çocuklar bile hunharca öldürüldü.
Özetle Hıristiyan dünyası, inanç temeli üzerine Müslümanları yok etmek ve İslam dünyasının hamisi olan Türkleri, Anadolu, Suriye, Filistin ve Akdeniz'den uzaklaştırmak, yok etmek istiyorlardı.
Diğer taraftan Hıristiyanların, 'Tanrı Krallığı' hedefi için Yahudilerin Arz-ı Mev'ud'a sahip olmaları gereği inancı var ve bu gerçeği Prof. Dr. Haydar Baş yıllarca anlattı. Şöyle diyordu Baş Hocamız:
"Esasen dünyada çarpışan inançlardır. Siyasi sebepler, iktisadi sebepler bunun görünen kısımlarıdır. Asıl temelde olan mücadele inançlarımızdır."
Yahudiler ve Protestan ABD'liler, kutsal kitap olarak Ahd-i Atik'i kabul ederler. Protestanların inancına göre Mesih'in gelmesi ve Hıristiyanların 'Tanrı'nın Krallığını' kurabilmeleri Yahudilerin Arz-ı Mev'ud'a sahip olmalarına bağlıdır. Vatikan da aynı inançtadır.
Son yüz yılda Yahudi ve Hıristiyanların siyasi, ekonomik ittifaklar dışında inanç alanında da ittifak kurdukları beraber oldukları önümüzdeki gerçek.
20 yıldır İslam coğrafyası yanıyor. Milyonlarca Müslüman katledildi, malları, ülkeleri, zenginlikleri yağmalandı.
Bunun adına "BOP" dediler, "Medeniyetler İttifakı" dediler, "Barış ve demokrasi götürüyoruz" dediler. En son "Arap Baharı" dediler. Şimdi İsrail Baharı(!) yaşanıyor.
İslam dininin en kutsalı 'bir müminin canıdır'. Milyonlarca kutsalımız katledildi. Katledenler baktılar ki, kimseden ses çıkmıyor, birbirlerini suçluyorlar şimdi de kutsal mekânlarımızı yok etmek gayretine girdiler.
Bakın Kudüs'e! İsrail ve Batı el birliği ile dil birliği ile inanç birliği ile saldırıyorlar, yakıyorlar, yok ediyorlar.
Ellerinde yetki olmayan Müslüman halklar bu zulmü lanetliyor. Yazar-çizer ve yorumcular da dil ile ellerinden geleni yapıyorlar.
Peki, ellerinde güç olan, yetki olan İslam devletlerinin yöneticileri ne yapıyor? Tek cevap; kınama ve telefon diplomasisi. İtiraf edeyim ki, bu kınama ve telefon diplomasisinde yine ülkemiz önde. Diğer devletlerin yöneticileri kış uykusunda!
Sayın Erdoğan 19 ülke başkanıyla görüştü. "(Filistin'de) Tüm dünya görmezden gelse bile İsrail'in zulmüne eyvallah etmeyeceğiz" dedi.
"Dün Suriye sınırlarımız boyunca kurulmaya çalışılan terör koridoruna nasıl izin vermemişsek bugün de Mescid-i Aksa'nın mahremiyetine uzanan ellere aynı kararlılıkla karşı çıkıyoruz" dedi.
"Eğer İsrail'in Filistin'de ve bilhassa Kudüs'te sergilediği saldırganlığı derhal durdurmazsak, yarın herkes kendini bu vahşi zihniyetin hedefinde bulacaktır" dedi.
Ama zulüm artarak, hedef büyüterek devam ediyor. Demek ki, laftan anlamıyorlar.
Yandaş medya, Mescid-i Aksa, Erdoğan sloganlarıyla yankılandı diye haberler yapıyor. Doğru.
Peki, o insanlar Sayın Erdoğan'dan ne istiyor? Şiddetle kınamasını mı, İsrail'i şikâyet etmesini mi?
Hayır! Geçtiğimiz Cuma namazı sonrası Mescid-i Aksa'da, 20 bini aşkın Filistinli, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a "Allah aşkına, haydi Türkiye!" diyerek Gazze Şeridi'ne askeri destek yapılması çağrısında bulundular.
Hadi buyurun!
(Yarın devam edelim…)
Akın Aydın / diğer yazıları
- Parası olan kaçırıyor, olmayan kaçıyor / 19.03.2024
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024
- Ne yereli! Genel seçim bu genel! / 17.03.2024
- Erdoğan ‘bırakıyorum’… ‘Valla bırakmayız’ / 16.03.2024
- Ehli Beyt’e imanımız, Hz Muhammed’e imandır / 15.03.2024
- CHP’nin kimlik arayışı İsmet İnönü ile başladı / 14.03.2024
- Erdoğan’ın dilinde bu sefer ‘kul hakkı’ var / 13.03.2024
- İnsan kıymetini bildiği şeye sahiplenir / 11.03.2024
- Ramazan’da ahir zaman siyasetçilerine ve hocalarına dikkat / 10.03.2024
- Erdoğan’ın korku ve açlıkla terbiye siyaseti / 09.03.2024
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024
- Ne yereli! Genel seçim bu genel! / 17.03.2024
- Erdoğan ‘bırakıyorum’… ‘Valla bırakmayız’ / 16.03.2024
- Ehli Beyt’e imanımız, Hz Muhammed’e imandır / 15.03.2024
- CHP’nin kimlik arayışı İsmet İnönü ile başladı / 14.03.2024
- Erdoğan’ın dilinde bu sefer ‘kul hakkı’ var / 13.03.2024
- İnsan kıymetini bildiği şeye sahiplenir / 11.03.2024
- Ramazan’da ahir zaman siyasetçilerine ve hocalarına dikkat / 10.03.2024
- Erdoğan’ın korku ve açlıkla terbiye siyaseti / 09.03.2024