KKTC'nin Avrupa Birliği'nden beklentileri fos çıkıyor.
"Rumlar'a göz açtırmaz" denen Komisyon, gözünü Rumlar'dan ayıramıyor. "Yunanistan'a taviz vermez" denen Konsey, Yunanistan'ın önceliklerine boyun eğiyor.
Türkler Ada'da yüzde yetmişe yakın "Evet" diyerek ne kadar barış(!) yanlısı olduklarını göğüsleri kabara kabara haykırırlarken; Rumlar "Hayır" demiş olmanın kazançlarını ve Birlik'te Türkiye'nin önüne set çekmenin avantajlarını değerlendiriyorlar.
Düne kadar Denktaş'ı "İstenmeyen Adam" ilan eden Başbakan Talat, AB'nin ikiyüzlü tutumunu görmeye başlayınca Denktaş'ın ne derece haklı olduğunu yeni yeni gördü.
Aynı Talat, Avrupa sevdası için akla gelmedik davranımlar da sergiliyor.
Rum Anamuhalefet Partisi DİSİ'nin Avrupa Parlamentosu vekilini Ledra Paras sınırından özel aracıyla alarak Kuzey'e geçiren Talat, aklınca demokrasi havarisi olduğunu kanıtlamaya çalışıyor.
Türk sınırından kuş uçurtmayan Türk askerine kimliğini göstermeyerek kafa tutan Rum vekilin bu hareketi KKTC Başbakanınca onaylanmış oldu.
Türk Barış Gücü Komutanı Tümgeneral ve Cumhurbaşkanı Denktaş, yaptıkları açıklamalarda "Talat'ın hareketinin uygun bir davranış olmadığını " söylediler ve bunun "sınır delme" operasyonu için koz olabileceği endişesine dikkat çektiler.
Bir taraftan Ada'da Güney ve Kuzey dostluğu rüzgarı estirilecek, diğer taraftan Türk tarafının uluslararası camiadan tecridi için yeni bypasslaryeni kumpaslar sergilenecek.
Böyle birşey ne samimiyete sığar ne de devlet olma vasfına yakışır.
KKTC'ye uluslararası uçuş başlatması beklenen İngiltere'den ses soluk çıkmıyor.
Amerika'nın siyasal yardım vaadlerinin esamesi okunmuyor.
Avrupa Birliği'nin başlatması beklenen ikili ve çok taraflı ticaretin ise engellenmesi gündemde.
Komisyon ile Konsey arasında paslaşılan "serbest ticaret tüzüğü" Rum-Yunan vetosuna takılmış halde.
Kıbrıs barışındaki(!)çabaları için Nobel Barış Ödülü'ne aday gösterilen Genel Sekreter Annan'dan net bir adım yok.
Afrika'nın aç insanlarına prezervatif dağıtarak açlığa çare arayan, Asya'da deniz kaplumbağalarının korunması için gayret gösteren Annan, yıllardan beri ambargoyla yaşayan KKTC halkının hassasiyetlerine çoook uzak.
KKTC ve Türkiye'deki siyasilerin yakın problemlere uzak çözümler aramaması ilk şart.
İkinci şart ise; Rum-Yunan barış havasının yeniden okunarak Avrupa projesi medeniyet temelinin çok iyi analiz edilmesi.
Kendimize yakıştıramasak da.
Bize de yakışan bu...
"Rumlar'a göz açtırmaz" denen Komisyon, gözünü Rumlar'dan ayıramıyor. "Yunanistan'a taviz vermez" denen Konsey, Yunanistan'ın önceliklerine boyun eğiyor.
Türkler Ada'da yüzde yetmişe yakın "Evet" diyerek ne kadar barış(!) yanlısı olduklarını göğüsleri kabara kabara haykırırlarken; Rumlar "Hayır" demiş olmanın kazançlarını ve Birlik'te Türkiye'nin önüne set çekmenin avantajlarını değerlendiriyorlar.
Düne kadar Denktaş'ı "İstenmeyen Adam" ilan eden Başbakan Talat, AB'nin ikiyüzlü tutumunu görmeye başlayınca Denktaş'ın ne derece haklı olduğunu yeni yeni gördü.
Aynı Talat, Avrupa sevdası için akla gelmedik davranımlar da sergiliyor.
Rum Anamuhalefet Partisi DİSİ'nin Avrupa Parlamentosu vekilini Ledra Paras sınırından özel aracıyla alarak Kuzey'e geçiren Talat, aklınca demokrasi havarisi olduğunu kanıtlamaya çalışıyor.
Türk sınırından kuş uçurtmayan Türk askerine kimliğini göstermeyerek kafa tutan Rum vekilin bu hareketi KKTC Başbakanınca onaylanmış oldu.
Türk Barış Gücü Komutanı Tümgeneral ve Cumhurbaşkanı Denktaş, yaptıkları açıklamalarda "Talat'ın hareketinin uygun bir davranış olmadığını " söylediler ve bunun "sınır delme" operasyonu için koz olabileceği endişesine dikkat çektiler.
Bir taraftan Ada'da Güney ve Kuzey dostluğu rüzgarı estirilecek, diğer taraftan Türk tarafının uluslararası camiadan tecridi için yeni bypasslaryeni kumpaslar sergilenecek.
Böyle birşey ne samimiyete sığar ne de devlet olma vasfına yakışır.
KKTC'ye uluslararası uçuş başlatması beklenen İngiltere'den ses soluk çıkmıyor.
Amerika'nın siyasal yardım vaadlerinin esamesi okunmuyor.
Avrupa Birliği'nin başlatması beklenen ikili ve çok taraflı ticaretin ise engellenmesi gündemde.
Komisyon ile Konsey arasında paslaşılan "serbest ticaret tüzüğü" Rum-Yunan vetosuna takılmış halde.
Kıbrıs barışındaki(!)çabaları için Nobel Barış Ödülü'ne aday gösterilen Genel Sekreter Annan'dan net bir adım yok.
Afrika'nın aç insanlarına prezervatif dağıtarak açlığa çare arayan, Asya'da deniz kaplumbağalarının korunması için gayret gösteren Annan, yıllardan beri ambargoyla yaşayan KKTC halkının hassasiyetlerine çoook uzak.
KKTC ve Türkiye'deki siyasilerin yakın problemlere uzak çözümler aramaması ilk şart.
İkinci şart ise; Rum-Yunan barış havasının yeniden okunarak Avrupa projesi medeniyet temelinin çok iyi analiz edilmesi.
Kendimize yakıştıramasak da.
Bize de yakışan bu...
Cevat Kışlalı / diğer yazıları
- Suikastın geri planı / 09.05.2006
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005