Kaftanını biçmeden sadece adını koydukları ve 'cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi' dedikleri bir yönetim tarzını milletin önüne koyarak, onaylattılar.
Bu sistem, koalisyonları bitirirken ittifakları doğurdu. 3 yıla yakındır tanımlanamayan bir ittifak mantığı ile yürütme, yasama ve muhalefet yapılıyor.
Bu anlayış devlet ve milletimizin sorunlarına çare üretebildi mi? Hayır. Tam, 'en kötüyü geride bıraktık' derken daha kötüsü ile yüz yüze geliyoruz.
Bakın! Dış politikada yola çıktıkları, kendileri yolda bıraktı. Yolda bulduklarına da güven vermedikleri için yalnız kaldılar.
ABD, AB karşımızda. İsrail, Arap Birliği karşımızda. Rusya karşımızda. İran ile ne yaptığımız belli değil. Türk Cumhuriyetleriyle ne ekonomik, ne askeri ve ne de siyasi ortak bir anlaşmamız bile yok.
'Efendim! Biz, bize yeteriz'. Biz, bize yeteriz de! Ortada biz, yok. En büyük tehlikede bu zaten.
İttifaklar cepheleşmeye dönüşmüş vaziyette. Bir kesim, 'iktidar koltuğunu koruma ve kollama' mantığı sergilerken diğer kesimde, 'ne olursa olsun iktidara karşı olma, koltuğu elde etme' mantığıyla söz, duruş ve icraatlar peşinde koşuyorlar.
Milleti çoktan cepheleştirmiştiler. Şimdi barolar cepheleşiyor, sendikalar cepheleşiyor, sağlık-eğitim sistemi cepheleşiyor, iş insanları cepheleşiyor ve en sonunda yargı kurumları da cepheleşmeye başladı.
Böyle bir tablonun neticesinin nasıl olacağını, hem koltuğu koruma ve kollama hareketindekiler, hem de ne pahasına olursa olsun koltuğu ele geçirme gayretindekiler çok iyi biliyor. O zaman bu vahim oyunu neden oynuyorsunuz?
İktidara göre her şey normal. Öyle ki büyümede dünyada ikinci, Avrupa'da birinci sıradayız. Enflasyon, işsizlik, döviz, faiz filan hepsi kontrol altında. Emeklilere bile maaşlarını ödeyebiliyormuşuz!
Bundan olsa gerek 2015 yılında 'Ya AKP bitecek. Ya da Türkiye batacak' diyen Sayın Devlet Bahçeli, 'Seçim 2023'te ve adayımız Recep Tayyip Erdoğan'dır' dedi.
Doğu Perinçek ise iktidar koltuğunun ekran sözcüsü adeta!
Ya karşı cephe!
Kemal Kılıçdaroğlu, Meral Akşener, Temel Karamollaoğlu, Ali Babacan, Ahmet Davutoğlu, iktidar koltuğunu koruma kollama hareketini her gün eleştiriyorlar.
Ekonomik verilerden, atamalardan, usulsüzlüklerden, torpilden, ihalelerden, dünden, bugünden vs. örnekler veriyorlar ve erken seçim istiyorlar.
Peki, muhalefetin görevi sadece yapılan yanlışları ortaya koymak mıdır? Cevabınız evetse, seçime filan gerek yok. Çünkü her halükarda mevcut iktidar devam eder.
Diğer taraftan bugün muhalefet liderlerinin ve kurmaylarının anlattığı, şikayet ettiği konuları biz gazetecilerde anlatıyoruz. Üstelik bizim dokunulmazlık zırhımız bile yok.
Hedefi devlet ve millete hizmet olan muhalefet partilerinin farkı olmalıdır.
Örneğin!
Nasıl çözeceksiniz? Ortada büyük bir ekonomik enkaz var. Değerli olan her şey satılmış, devredilmiş. Büyük bir sosyal, ahlaki, itikadı enkaz var.
Para pul olmuş. Merkez Bankası boş. Borçlar, borçların faizleri iflası gösteriyor. Cari açık, bütçe açığı filan ortada. İşsizlik, kadro bekleyen milyondan fazla eğitimli insan, üretim maliyetleri, tüketim darlığı vs.
Erken seçim isteyenlere soruyorum; Nasıl çözeceksiniz? Reçeteniz var mı?
Sarayı, uçakları satarak, lüks makam araçlarını elden çıkararak, üç-beş şirkete el koyarak bu enkazı kaldıramazsınız.
Ya iktidar partisinin yola çıkarken ve bayağı bir müddet beraber yürüdükleri küresel tefeciler, ABD'deki derin Yahudi lobileri, Avrupa'daki finans kuruluşlarıyla anlaşacaksınız. (ki, bu küresel tefeciler 18 yılda verdiklerinin karşılığı olarak toprağın üstündekileri aldılar. Şimdi toprakla beraber isteyeceklerdir)
Ya da!
Evet, ya da dün gerçekleşen Bağımsız Türkiye Partisinin (BTP) kongresini izleyerek, gözlerinizdeki kapitalizm gözlüğünü çıkarıp, devlet ve milletimizin kurtuluş reçetesi, 27 Şubat 2013'te gerçekleşen sessiz devrimi artık en yüksek tonda seslendirildiğine görecek, şahit olacak ve başka çıkış yolu olmadığını kabulleneceksiniz.
Kabul yetmiyor mu? Yetmiyor. Eğer Türkiye'deki muhalefetin amacı devlet ve millet ise bu kabulü millete de anlatmaları şarttır.
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024
- Ne yereli! Genel seçim bu genel! / 17.03.2024
- Erdoğan ‘bırakıyorum’… ‘Valla bırakmayız’ / 16.03.2024
- Ehli Beyt’e imanımız, Hz Muhammed’e imandır / 15.03.2024
- CHP’nin kimlik arayışı İsmet İnönü ile başladı / 14.03.2024
- Erdoğan’ın dilinde bu sefer ‘kul hakkı’ var / 13.03.2024
- İnsan kıymetini bildiği şeye sahiplenir / 11.03.2024
- Ramazan’da ahir zaman siyasetçilerine ve hocalarına dikkat / 10.03.2024
- Erdoğan’ın korku ve açlıkla terbiye siyaseti / 09.03.2024