Düne kadar insanımız en çok futbolcuların, dizi oyuncularının ve şarkıcıların isimlerini bilirdi.
Ama şimdi tablo değişti. Artık herkes deprem ve sağlık uzmanlarının yani bilim insanlarının isimlerini ezberledi.
Örneğin Prof. Dr. Naci Görür'ü tanımayan var mı? Veya Prof. Dr. Ahmet Ercan, Prof. Dr. Haluk Özener, Prof. Dr. Hakan Kutoğlu ve diğer çok değerli isimleri tanımayan var mı?
Bu insanlar ekranlarda, yazılı ve sosyal medyada ne anlatıyor? 'İnsanı yaşat ki devlet yaşasın' sözünün bugünkü gereklerini anlatıyorlar.
Depremlerden, fay hatlarından, kırılmalardan, jeolojik yapılardan, plakalardan vs. bahsediyorlar. O bölümleri pek anlamıyoruz.
Anladığımız bölümler, 'deprem olacak. Bu şartlarda şu şu büyüklüklerde bir deprem olursa yüz binlerce can kaybı ve çöken bir ekonomi ile karşı karşıya kalırız' diyorlar.
Çok çok önceden yapılması gerekenleri tekrar bir bir anlatıyorlar. Yapılması gerekenleri sıralıyorlar.
Bu insanlar siyasetçi değil ki, hükümeti yıpratmak için konuşsunlar. Siyasete de göz kırpmıyorlar. Hükümetle de bir alıp, veremedikleri yok.
Niçin konuşuyorlar? Senin için, benim için, milletimiz için, devletimiz için, hükümet için.
Peki, neden kimse dinlemiyor, bilimin sesine neden kimse kulak vermiyor?
Son acımız İzmir. Ölenlere rahmet, kalanlara sabır ve başsağlığı diliyorum.
Hala mazeret üretenlere, suçlu arayanlara, ayrıştırma gayretine girenlere hayır, diyorum.
İki büyük deprem sonrası (17 Ağustos Gölçük, 12 Kasım Düzce) sonrası iktidara gelen ve 18 yıldır tek başına o koltukta oturan bir iradenin bugün deprem, sel, afet konusunda bir mazeret üretebilmesi aklen mümkün değildir.
Çünkü tablo nettir! Bu kadar yaşanmış acı, bu kadar bilim insanlarının feryatları ortadayken hala mazeret üretiliyorsa ve insanlar bu mazeretlere hak veriyorsa söz bitmiş demektir.
Hükümet her alanda olduğu gibi deprem konusunda da eleştiriye kapalı hatta reddiyeci bir duruş sergiliyor.
Deprem vergisi altında toplanan paraları soramazsınız. Deprem için ne yaptınız, sorusunu soramazsın.
17 yılda deprem için verilen 58 araştırma önergesini neden reddettiniz, sorusunu soramazsınız.
Başta İstanbul olmak üzere deprem kuşağındaki illerimizde ağır hasar raporlu binalar bile belli iken ne yaptınız, sorusunu soramazsınız.
Kentsel dönüşümün rakamlarla nasıl rantsal dönüşüme, dönüştüğünü, İstanbul'da belirlenen devasa 493 "deprem toplanma alanının" nasıl ranta kurban edildiğini anlatmaya kalkarsanız, 'vesayetçi zihniyet' olarak damgalanırsınız.
4734 sayılı Kamu İhale Kanunun, 16 yılda 186 kez değiştirilmesinin hikmetini sorgulayamazsınız.
Ya deprem kuşağındaki bir ülkede tam 7 kez çıkarılan ve milyarlar toplanan imar affı yasasını ve de o paraların akıbetini hiç sorgulayamazsınız.
'Borçlanarak büyüme' dedikleri sistemde, 18 yılda ödedikleri borç faizi ile bu ülkedeki bütün hanelerin sıfırdan yapılacağını açıklarsanız, fitneci olursunuz.
Güneydoğu politikası ve mülteciler için 50 milyar dolardan fazla para harcadılar. Yine de harcarız, diyorlar.
İyi! Peki, İstanbul, Kahramanmaraş, Elazığ, Erzincan, Van, İzmir gibi daha bir çok ilimizde çürük binalar içinde yaşamaya mecbur olan vatandaşımız için ne harcadınız, sorusunun cevabını merak ediyorum!
İzmir'de göze batanlar
Kurtarma ekipleri dışında hiç kimsenin çıkmaması gereken molozlar üzerine çıkan Tarım Bakanını alkışlayanların, depremzedelere çorba dağıtan İzmir Belediye Başkanını siyasetle suçlamaları göze batmıştır.
Bütün Türkiye'nin gözü ve kalbi İzmir'deyken ertesi gün bir başka ilimizde stadyum mitingi yapan, partisinin üye sayılarını açıklayan Cumhurbaşkanının bu duruşu hem gönüllere, hem de gözlere batmıştır.
BBP Genel Başkanı Destici'nin: 'İzmir'i yöneten zihniyet, parti, sizin yerel yönetiminizde bu işler nasıl oldu' sorusunu bilim insanları anlamaya çalışıyor!
Sayın Erdoğan'ın; "Vesayetçi zihniyetin en çok ihmal etiği alanlardan biri de afetlere dayanıklı yapı inşasıdır' cümlesindeki vesayetçi zihniyete örnek, kim olabilir?
- ‘Türkiye yüz yılı’ dediler, yüz yılın kumpasına ortak oldular / 21.05.2025
- Sevr’i bitirdiğimiz 19 Mayıs ruhu ile BOP’u da bitirebiliriz / 19.05.2025
- Ahtapot / 18.05.2025
- Anadolu’da hayvan yetişmiyor mu? / 17.05.2025
- Birileri unutsa bile tarih unutmaz / 16.05.2025
- Hüseyin Baş’a 8 yıl istemişler / 15.05.2025
- Barışa değil bölünmeye gidiyoruz / 13.05.2025
- Suikasttan itibar çıkarmak / 12.05.2025
- Her şartta alkışlayanlar ve her şartta karşı olanlar / 11.05.2025