Merhum Turgut Özal, enflasyondan şikayet edenlere şöyle cevap veriyordu: "Enflasyon kalkınmanın bedelidir". Demek isterdi ki, bir ülkede büyüme ve kalkınma varsa, enflasyon kaçınılmazdır. Merhum Özal'ın politikalarının aynısını uygulayan AKP hükümeti, tam tersi bir iddiada bulunuyor. "Büyüme ve kalkınmayı enflasyonsuz gerçekleştirdiklerini" söylüyorlar. Dedikleri şu: "Ekonomide hem büyüme sağlandı, hem de enflasyon düşürüldü". AKP hükümeti, farklı bir ekonomik sistem, en azından farklı bir program uygulasa, bu iddia incelenmeye, üzerinde durulmaya değerdi. Ama, yok öyle bir şey. Sistem aynı, program aynı, yol aynı, yöntem aynı, iddia ise çok farklı. Peki, AKP hükümeti, bedelsiz büyüdüğümüz iddiasında mı? Hayır, onlara göre, büyümenin bedeli cari açık. Sadece hükümet değil, TÜSİAD da aynı görüşte. TÜSİAD Başkanı Ömer Sabancı diyor ki: "Hem büyüyelim, hem de cari açık olmasın demek zor". Bunun anlamı, "borçlanmadan büyüme olmaz"dır. Çünkü cari açık, dış borç demektir. Bu görüş, çok bildik ve tanıdık bir görüştür. Ta 1840'lardan beri gündemdedir.. Türkiye'nin ilk liberal iktisatçılarından sayılan Cavit Bey, bunu şöyle sloganlaştırmıştı: "Devlet borçlandırılmadıkça kalkınmaz". Devleti borçlandırmak isteyenleri tanımak bakımından Cavit Bey ilginç bir örnektir. Borçlanmayı bir ideoloji olarak savunan Cavit Bey, Duyun-u Umumiye'nin meclis üyesi, İttihat ve Terakki döneminde de maliye bakanı idi. Batının desteği olmadan İstiklal savaşına kalkışmanın macera olacağını söyleyen Cavit Bey, savaş sonrası Lozan Konferansı'na maliyeci sıfatıyla katıldı. Lozan'da Fransız tarafına geçerek Duyun-u Umumiye'nin kaldırılmasına karşı çıktı, bundan dolayı da oradan uzaklaştırıldı. Aynı Cavit Beyi, daha sonraki yıllarda Atatürk'e suikast planlayanların içerisinde görüyoruz.Cavit Bey gibilerin gayretiyle, Osmanlı borçlandırıldı da ne oldu? Kalkındı mı? Ne gezer. Borçları ödeyemeyecek duruma düşürüldü ve İngilizler açıkça Afyon, Kütahya, Eskişehir, Bursa, Balıkesir, Çanakkale ve İzmir'in tapusunu istediler. Tevfik Çavdar, 'Osmanlıların Yarı Sömürge Oluşu' adlı kitabında, İngilizlerin tapusunu istedikleri topraklarda 'koloniler' kuracaklarını gizlemeden ifade ettiklerini yazar. Yakın tarihte borç ödeyememe durumuna düşen Arjantin, borçlanmanın tehlikesini anlatmak için 'Dış Borç Müzesi' açtı. "Borçlanmadan kalkınma olmaz" diyenlerin, bu müzeyi ziyaret etmesinde sayısız faydalar vardır. Gerçi, borçlanmanın nasıl bir şey olduğunu öğrenmek için tarih okumak, Arjantin'e gitmek gerekmez. Borçlandıranların itiraflarına bakmak yeterlidir. Bunlardan biri olan John Perkins, uluslararası danışmanlık şirketlerinin görevini şöyle anlatıyor: "Ülkeyi yüklü borç altına sokacak projeleri üretmek, sonra da ülkenin, bu projelerden elde edilen gelirle ve doğal kaynaklarıyla, borcu ödeme kapasitesine sahip olduğuna idarecileri inandırmaktır". Perkins diyor ki: "Bu tip borçların bir şartı da, tüm projelerin kendi ülkemizin mühendislik ve inşaat firmaları tarafından gerçekleştirilmesidir. İşin aslı, paranın çoğu Amerika Birleşik Devletleri'ni terk etmez bile, sadece banka ofislerinden mühendislik ofislerine aktarılır". Yani, para bir elden, diğer bir ele geçer, borç ve faiz yükü ise ülkelerin sırtına vurulur.Alınan bu borç paralar, nerelere harcanır? Gelir getiren, ülkeyi güçlendiren, acil yatırımlara mı? Hayır, hepsi 'ölü yatırım' dediğimiz yerlere harcanır. Sonra da, o ölü yatırımlar, büyümenin, kalkınmanın göstergesi olarak ortaya konulur. Hükümetler, "borçlandınız da ne yaptınız?" diye soranlara, o yatırımları göstererek kendilerini savunurlar. Yıllarca oynanan oyunun özeti, işte budur. Halbuki böyle bir büyüme, bağımsızlığı değil, bağımlılığı arttırır. Borçlanmadan, kendi kaynaklarımızla bağımsız, bedelsiz büyümek, ondan da öte kalkınmak mi istiyoruz? O zaman, sarp kayalıklarda yol aramayı bırakıp, 'Milli Ekonomi Modeli'ne dönmemiz şarttır. Bundan başkası yalan, aldatma ve oyalamadır.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018