Önümüzdeki yıl bir erken seçim olur mu bilinmez ama Cumhurbaşkanı Erdoğan daha şimdiden seçim startını verdi bile. AKP Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçimlere 2 yıl kala, 2023 yılının tam bir seçim yılı olduğunu vurgulayarak, tabanını sahaya ve meydanlara çağırdı.
2 yıl öncesinden bu neyin hazırlığı diye düşünenler de mutlaka oluyordur.
Sayın Cumhurbaşkanı'nın açıklamalarına bakılırsa, yine mağduriyet üzerinden bir seçim çalışması yapılacağı kesin gibi.
Erdoğan'ın konuşmasında söylediği, "Gezi olaylarındaki amaç neyse ekonomimize yönelik saldırılardaki amaç da odur", "15 Temmuz darbe girişiminin gerisindeki sinsi gaye ile ekonomimizi krize sokma planlarındaki hedef aynıdır" ifadeleri bunu doğruluyor. AKP hükümeti, 19 yıldır iktidarken muhalefet olabilmeyi, muktedirken mağdur olabilmeyi başardı!
Yapılan açıklamalarda seçimlerin 2023'te yapılacağını ifade ediliyor ama yapılan hazırlık erken seçime işaret ediyor. Neyse, bekleyip göreceğiz.
Siyaset arenasında "seçim" tamtamları çalarken, Reuters ilginç bir habere imza attı.
Reuters'a konuşan bankacılık kaynakları ve yetkililer, AKP hükümetinin seçim öncesi dönemde büyümeyi destekleyecek yeni bir kredi genişlemesi için kamu bankalarını hazır hale getirmek istediğini belirtti. Reuters'in haberinde dikkat çeken tespitler şöyle:
"Hükümetin geçen sene pandemi ile savaşında düşük faizli kredilerle genişlemeci politikaların ön saflarında yer alan kamu bankalarının yeni sermaye gereksinimi artarken, konuya yakın bankacılık kaynakları ve hükümet yetkilileri bir yandan da geri dönmeyen kredilerden oluşan sorunlu krediler için acil bir plana ihtiyaç olduğunu belirtiyor."
"Pandemi döneminde yaklaşık 1.5 yıldır sorunlu kredilerin takibe atılması süresi uzatılırken, Eylül'de bu sürenin tekrar uzatılıp uzatılmayacağı henüz netlik kazanmasa da, sürenin bitmesi durumunda bankaların takipteki krediler için ayırması gereken karşılıklar da sermaye ihtiyacını gerektiren bir başka konu."
"Üst düzey bir bankacılık kaynağı, kamu bankalarının, geçen sene ucuz kullandırılan kredilerden dolayı net faiz gelirlerinde bilançoda zarar yazdığını belirterek, 'Konu bankaların sermaye yeterlilik rasyoları ya da likidite ihtiyaçları ile ilgili değil, kamu bankalarının kredi verme kabiliyetleri çok sınırlı. Bu bankaları tekrar kredi piyasasına döndürmek için sermaye artışı gerekiyor' dedi."
"İki kamu bankasında, geçen sene verilen düşük faizli kredilerle, yükselen faizlerle birlikte artan fonlama maliyetleri arasındaki makası gösteren net faiz gelirleri eksiye geçti. Bunun sonucu olarak da kamu bankalarının ilk çeyrek net kârları çok ciddi düşüş kaydetti."
"Bir diğer bankacılık kaynağı da, 'Şu andaki bu sermayelerle büyüme sağlanamaz. Bundan sonra ekonomiyi büyütmek istiyorsanız sermaye konulmak zorunda. Ekonomi büyüyüp bankacılık küçük kalacaksa o zaman ekonomiyi kim finanse edecek?' diye konuştu."
Reuters'in haberinde konuyla ilgili daha birçok tespit var ama bu kadar yeterlidir diye düşünüyorum. Özetle belirtmek gerekirse, habere göre; hükümet seçim öncesi yine piyasaya düşük faizli kredi pompalayarak sanal bir büyüme görüntüsü oluşturacak, ama kamu bankaları daha önceki düşük kredilerden dolayı ciddi br gelir kaybında ve kaynak aktarımında ciddi sorunlar var. Piyasaya pompalanan kredilerin geri dönüşlerinde de sorun var, ötelenip duruyor ama bunun da bir sınırı var, eninde sonunda patlayacak.
Görünen o ki, siyasilerimiz hormonlu ve sanal büyüme rakamları için de kamu bankalarını kullanıyor, seçimlerde tozpembe tablo oluşturmak için de.
Türkiye siyasetinde bir tarafta tüm illerde teşkilatlanmasına rağmen bir kuruş seçim yardımı alamayan partiler, diğer tarafta ise milyonlarca liralık seçim yardımı yetmeyip, kamu imkanlarını da kendileri için seferber eden partiler. Sonra da 'ülkede demokrasi var' diyoruz.
Ülkede demokrasi varsa, ya seçime giren tüm partiler seçim yardımı alabilecek, ya da hiçbiri alamayacak. Ayrıca, demokrasi için seçim öncesi kamu kurumlarının kaynaklarının kullanılmasına da asla müsaade edilmemeli.
Ülkemizin yaşadığı başta ekonomi olmak üzere tüm sorunlardan kurtulabilmesi için, seçimlerde çözümler ve projeler yarışması gerekiyor. Seçim barajı; "birilerine sınırsız, diğerine imkansız" olan seçim yardımları ve propaganda dengesizliği seçimlerde çözüm ve projelerin yarışmasına engel teşkil etmektedir.
İmkan verilen çözümsüzler, imkan verlmeyen çözüm sahiplerine hep tercih edilmektedir. Bu mantık devam ettikçe ülkenin her yönüyle bataklığa saplanması kaçınılmazdır.
Eşit seçim imkanları tanındığında ve projeler yarıştığında elbette ki Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli gibi dünya çapında bir modele sahip Bağımsız Türkiye Partisi ve Lideri Hüseyin Baş açık ara önde olacaktır. Belki de korktukları budur.
- Kriter ekonomiyse iktidarın şansı yok! / 16.03.2024
- Gazze’de soykırım ve bağımsızlığın önemi / 15.03.2024
- Milli kimliğimizi korumak için yeni anayasaya hayır / 13.03.2024
- ‘Memnun değilsen, mecbur değilsin’ / 12.03.2024
- Rahmet ve bereket ayına ulaştık / 09.03.2024
- Emekliler yılında emekli can çekişiyor / 08.03.2024
- Anketlere aldanmayın! / 06.03.2024
- Türk milleti ‘değişim’ istiyor / 05.03.2024
- 13 bin dolar kişi başı milli gelir nerede? / 02.03.2024