2008 küresel krizinde olduğu gibi bugün de başta ABD, AB ülkeleri olmak üzere kapitalist ülkeler yine kapitalizmin demode kurallarını bir kenara bırakarak Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'nin bazı projelerine sarıldılar.
Tedbir paketi adı altında para basılması, temel gelir adıyla vatandaşlık maaşı verilmesi, tüketim kesimine devlet eliyle bir takım ekstra finansal imkanlar sunulması, stratejik kurumların devletleştirilmesi, yerli üretimin canlandırılmaya çalışılması bunlardan sadece bir kaçı...
Yıllarca "devleti küçültelim" diyenler şimdi "devlet güçlü olmalı" diyor.
Yıllarca "para basarsak enflasyon olur" diyenler şimdi "para basmamız lazım" diyor.
Yıllarca "her arz kendi talebini doğurur, kaynaklar sınırlı, ihtiyaçlar sınırsız, bu sebeple tüketimi, talebi baskılamak lazım" diyenler, sürekli kemer sıkma politikalarını dayatanlar, şimdi tüketimi teşvik için paketler açıklıyor.
Yıllarca "özel sektör, özelleştirme, serbest piyasa" diyenler şimdi "devletleştirelim" diyor.
Yıllarca "küreselleşelim, dünya büyük bir köydür, sınırları kaldıralım" diyenler, şimdi "milli devlet" diyor, sınırlarını güçlendiriyor, "yerli malı yurdun malı" diyor.
Gerçekten de kapitalist dünyanın ezberleri bozuldu, bozulmaya da devam ediyor.
Almanya'nın en önemli ekonomi kurumlarından birisinin başkanı, "Korona Kapitalizmin tabutuna son çiviyi çaktı" derken oldukça önemli bir itirafta buluyor, gerçeklerin üzerindeki örtüyü kaldırıyor.
Bir sömürü ve adaletsizlik sistemi olan Kapitalizmin tabutuna ilk çiviyi kim çaktı derseniz, "Prof. Dr. Baş'ın 2005 yılında gerçekleşen Birinci Uluslararası MEM Kongresi'ndeki kapanış konuşmasını dinleyin" derim.
O konuşmada Sayın Baş Kapitalizmi çökerteceğini ve bunun nasıl olacağını detaylıca anlatıyordu.
Aynı Sayın Baş, 2008 yılında da Milli Paralarla Ticaret projesiyle ABD'nin dolar hakimiyetini yerle bir etmişti.
Bu gerçeği BRICS Devletleri İş Geliştirme Konseyi Başkanı Prof. Dr. Vladimir Gorbanovski 9. ve 10. MEM kongrelerinde bizzat kendisi detaylıca anlatmıştı.
Şimdi gelelim "Kapitalizm gemisinde neden MEM uygulanamaz" sorusuna...
Çünkü Kapitalizmin ve MEM'in; insana, topluma, devlete, ekonomiye, kaynaklara, paraya, üretime, tüketime, tarıma, hayvancılığa, istihdama ve daha birçok konuya bakışları taban tabana zıttır.
Bu kadar birbirine zıt olan iki modelin birini diğerinin içinde uygulamak elbette ki imkansızdır.
Uygulanıyor gibi gözükse de emin olun ki hiçbir işe yaramaz, hatta şartları daha da zora sokar.
Kapitalizm tam anlamıyla öldürücü bir zehirdir; MEM ise şifa kaynağı bal gibidir.
Balı zehire karıştırırsanız, doğru, zehirin tadı bir nebze tatlı olur ama sonuç değişmez yine ölümdür.
Bugün Korona'nın yol açtığı ekonomik resesyondan kurtulmak için ABD, AB sürekli tedbir paketleri açıklıyor.
ABD'de bu paketlerin büyüklüğünün 10 trilyon doları bulabileceği ifade ediliyor.
AB de birkaç gün önce 750 milyar euroluk bir paketi devreye koydu.
Bu paketlerle hem batmak üzere olan şirketlerin kurtarılması hedefleniyor hem de vatandaşlara bir miktar gelir desteği sağlanması planlanıyor.
Yukarıda da bahsettiğimiz gibi MEM'den kısmi kopya çekiliyor.
Öncelikle şunu ifade etmeliyiz ki, ekonomilerin ayağa kalkabilmesi için, MEM'de de bilimsel olarak ifade edildiği gibi, tüketimin düzenli olarak desteklenmesi gerekmektedir.
Bir ya da iki kerelik pansuman tedbirler hiçbir netice vermez.
İkinci önemli husus ise, bu paketler için kullanılacak paranın kaynağının ne olduğudur.
Kapitalist ülkeler için bu büyüklükteki paranın tek kaynağı vardır: Borç...
Nitekim resmi raporlar da bunu gösteriyor.
Türkiye'nin de üyesi olduğu OECD'nin çalışmasına göre, OECD üyesi ülkelerin kamu borcu Korona ile mücadele kapsamında 17 trilyon dolar artış gösterecek.
Bu dönemde en çok borçlanacak olan ülke de ABD...
Korona öncesi kamu borcu 23 trilyon dolar açıklanan ABD'nin bugün borcu 25 trilyon dolara çıkmış vaziyette...
Tedbir paketlerinin meblağı 10 trilyon doları bulduğunda ABD'nin borcu 33 trilyon dolar olacak.
ABD'nin ve diğer kapitalist ülkelerin tek sınavı Korona ve ekonomik kriz değil şüphesiz...
Ekonomik sorunlar ayrılıkları da körüklüyor, çatışmalara dönüştürüyor.
İnsanlar, hayat standartları düştükçe, işsizlik ve geçim darlığı arttıkça daha fazla tahammülsüzleşiyor ve agresif oluyorlar.
ABD'de yaşanan siyahi George Floyd cinayeti ve ardından yaşanan toplumsal olayları bir de buradan okumak lazım.
Geçtiğimiz yıl ABD'nin ünlü akademik kuruluşu Georgetown Enstitüsü'nün raporunu hatırlayalım.
Bu rapor, ABD'lilerin yüzde 67'sinin ABD'nin bir iç savaşın içine gireceğine inandıklarını ortaya koymuştu.
Tekrar altını çizelim; Batılı ülkeler çökmüş olduğunu kabul ettikleri Kapitalizmin Titanik'inden acilen inip MEM gemisine binmediği müddetçe MEM'in projelerini kısmen uygulamaları onları kurtarmayacak.
Kurtuluş için MEM tümüyle, Sahibi'ne danışılarak, şifreleri sorularak uygulanmalı; Modelin Sahibi Prof. Dr. Baş aramızda olmadığına göre bu işin sahibi Modelin şifrelerini bilen BTP Genel Başkanı Av. Hüseyin Baş'tır.
Türkiye'yi önde ya da geride yönetenler de bu anlattıklarımızdan ders almalıdır.
İşte sizin peşinden koştuklarınızın durumu bu; onlar kendi yaralarına merhem bulamazken sizlerin kraldan fazla kralcı olmanızın hiç bir anlamı yok.
Ayıkmak dileğiyle...
- Kriter ekonomiyse iktidarın şansı yok! / 16.03.2024
- Gazze’de soykırım ve bağımsızlığın önemi / 15.03.2024
- Milli kimliğimizi korumak için yeni anayasaya hayır / 13.03.2024
- ‘Memnun değilsen, mecbur değilsin’ / 12.03.2024
- Rahmet ve bereket ayına ulaştık / 09.03.2024
- Emekliler yılında emekli can çekişiyor / 08.03.2024
- Anketlere aldanmayın! / 06.03.2024
- Türk milleti ‘değişim’ istiyor / 05.03.2024
- 13 bin dolar kişi başı milli gelir nerede? / 02.03.2024