Kazakistan 2.724.900 km² yüzölçümü ile toprak bakımından dünyanın en büyük dokuzuncu devletidir.
Kuzeyde Rusya, güneyde Türkmenistan, Özbekistan ve Kırgızistan, doğuda Çin bulunur. Ülkenin ayrıca Hazar Denizi ve Aral Gölü'ne kıyısı vardır.
Kazakistan'ın nüfusu yaklaşık 19 milyondur. Bu nüfusun % 63'lük kesimini Kazaklar, % 23'ünü ise Ruslar oluşturur. % 14 ise Özbekler, Uygur Türkleri ve Ukraynalılardan oluşuyor.
Bu nüfusun % 70'ten fazlası İslam'dır-Müslüman'dır. % 26'sı Hıristiyanlık inancına mensuptur. % 4 civarı ise Yahudilik, Budistlik ve diğer inanç mensubudur.
Kıpçak, Oğuz, Karluk gibi Türk boylarının beşiği olan Kazakistan'da Saka, Hun, Göktürk, Kıpçak, Karahanlı, Altın Ordu gibi devletlerin merkezi olmuştur. Tarihi süreçte bir çok hanlık, beylik adı altında Türkler bu topraklara hükmetmeye devam etmiştir.
1700'lü yılların sonlarına doğru Rus İmparatorluğu ve Çin arasındaki mücadele arasında kalan Kazakistan'da, Ruslar etkinliğini arttırarak 1863'te tüm Orta Asya'da, bir "Rus Generalliği" kurdu ve bu generallik bölgeyi bölümlere ayırdı ve Rus halkı bölgeye yerleştirilmeye başlandı.
Sonraki yıllarda Rusya'da yaşanan karışıklıklar, açlık ve 1. dünya savaşı ile Türk coğrafyasında ayaklanmalar başladı.
Rusya'da 'Bolşevik' ihtilalı oldu. Kazaklar, 'Alaş Orda' devletini kurdular. 3 yıl varlığını sürdüren bu devlet, 1920'de tekrar Rusların kontrolüne geçti ve Kazakistan gibi bütün Türk cumhuriyetlerinde S.S.C.B dönemi başladı.
Kayıtlarda Rusların uyguladığı soykırım, tarım, gıda ve asimilasyon politikaları nedeniyle çok sayıda Türk'ün, Uygur bölgesine göç ettiğini yazar.
Türk nüfusunun azaldığı bu coğrafyaya Rusları getiren S.S.C.B, Kazakistan'ı Sovyet tarım politikalarının uygulandığı bir merkez haline getirmiştir.
2. dünya savaşı, gelişen ve değişen dünyaya ayak uyduramayan, baskıcı politikalarla 24 milyon kilometrekare toprağa hükmetmeye çalışan SSCB nihayetinde 1991'de parçalanmıştı.
Kazakistan, 16 Aralık 1991'de bağımsızlığını ilan ederek, bağımsızlığını ilan eden son Sovyet cumhuriyeti oldu.
Kazakistan'ın, komünist dönemindeki lideri Nursultan Nazarbayev, ülkenin ilk Cumhurbaşkanı oldu. 30 yıl ülkeyi yönetti.
Kazakistan'ın zenginlikleri
ABD Enerji Bilgi İdaresi'nin verilerine göre; Kazakistan 5,3 milyar ton petrol rezerv miktarıyla dünyada 9'uncu sırada bulunmaktadır. Doğalgaz rezervleri açısından da dünyada 12'inci sırada yer almaktadır.
Yine ABD Enerji Bilgi İdaresi'nin verilerine göre Uranyum, krom, çinko, kurşunda dünyada 2'inci, manganda 3'üncü, bakırda 5'inci, kömür, demir ve altında ilk onda bulunmaktadır. Ayrıca Kazakistan'da 1996 yılında dünyanın en büyük 3. altın madeni bulunmuştur.
En önemlisi ise ülke topraklarının 600 bin kilometre kare tarım arazisidir. Yani Avrupa'da yüzölçümü en büyük devlet olan Fransa'dan ve ülkemizin yarısından daha büyük tarım arazisi var.
İşte böylesi zengin bir coğrafyada 19 milyon insan hala açlıkla, yoklukla, işsizlikle, rüşvetle, yolsuzlukla imtihan ediliyorsa bu halkın değil devleti yönetenlerin basiretsizliğidir, beceriksizliğidir hatta millet ve devletlerine ihanetidir.
Kazakistan'daki olaylara fail aranıyor. Zanlılar ABD, Çin, Rusya, İsrail. KGB, CIA, Mossad, MI6, FETÖ, Sorosçular, Selefiler vs.
Hepsi doğru. Ama bana göre asıl fail Nazarbayev'dir, Takayev'dir, bakanlarıdır, komuta kademesidir, istihbaratıdır, emniyet birimleridir, üniversiteleridir ve halkın önüne geçen din görevlileridir.
Çünkü bunların hepsi, bu zenginlikleri bir emanet olarak görüp devlet-millet lehine işletmek yerine, yabancıları çağırdılar Yabancılarla beraber bu zenginliklere ya çöktüler, ya kaymağını yediler ya da kaymak yiyenlere yalakalık yapıp, milletin hakkını savunmadılar.
Kazakistan'da kim kazandı?
Bu sorunun cevabını Milli Ekonomi Modeli kongrelerinden ve gazetemizdeki yazılarından tanıdığımız siyaset bilimci, Azerbaycan Milli İlimler Akademisi Hukuk Enstitüsünden Prof. Dr. Rauf Memmedov'un Azerbaycan'da Versus.az sitesine verdiği röportajdan aktarayım:
Rauf Hoca diyor ki:
Amerika Birleşik Devletleri ve Birleşik Krallık gibi büyük ülkeler petrol, gaz ve uranyum yataklarının işletilmesinde aktif rol oynamaktadır.
Bunlar Kazakistan'ın gelirinin büyük bir bölümünü oluşturuyor. Aynı zamanda Kazakistan, Batılı ülkelerle - BM, NATO, AB, AGİT, DTÖ - işbirliği yapıyor.
Ülkenin ekonomik ve eğitim yapılarında ABD'nin çıkarlarını temsil eden FETÖ'nün temsilcileri birçok devlet kurumunda yaygındır.
Uranyum yatakları dünya uranyum üretiminin yarısını sağlar ve tahıl, hayvancılık ve diğer endüstrilerde zengin potansiyele sahiptir.
Bu nedenle Çin, Amerika Birleşik Devletleri ve Birleşik Krallık gibi büyük ülkelerin ekonomik çıkarlarını cezp etmiştir. Bölgedeki 120'den fazla ülke 330 milyar dolar yatırım yaptı…
Nazarbayev, sıradan Kazak halkının içinden gelen, Kazak-Türk milli bilincinin gelişmesini sağlayan ve Ruslaştırma politikasından mümkün olduğunca vazgeçmiş bir milli liderdi.
Elbette tüm diktatörlerin olumsuz niteliklerine de sahipti. Bununla birlikte, kimliğinin tek taraflı bir değerlendirmesi önyargılı olacaktır.
Nazarbayev, TDT ve Türksoy'un kuruluşunda ve gelişmesinde önemli rol oynamıştır. 2018 yılında Parlamentoda Rus dilinin kullanımını yasakladı.
Kazakistan, Türk halklarının tarihi, kültürü ve etnogenezi konusunda bir araştırma merkezi haline gelmiştir. Bunlar Kazak halkının öz bilincine yönelikti.
Nazarbayev'in ulusal politikasının bir sonucu olarak Kazakistan'daki Rusların sayısı % 50'den % 20'ye düşmüş ve düşmeye devam etmiştir. Yani ülkeyi terk edip Rusya'ya gittiler.
Nazarbayev, 2050 yılına kadar ülkenin stratejik kalkınmasını sağlayacak "Nurlu Yol" ekonomik projesini hayata geçirerek Kazak halkının milli devletini kurmayı ve onu dünyanın en güçlü modern ülkelerinden biri haline getirmeyi planlıyordu…
Tüm bu olayların arifesinde Nazarbayev ortadan kayboldu ve onun atadığı üst düzey yetkililer derhal görevden alınıp tutuklandı. Nazarbayev'in nerede olduğu konusunda çeşitli söylentiler yayıldı.
Sonuç olarak, Kazakistan bir devlet olarak egemenliğini kaybetti ve bir Rus kolonisi oldu. Bütün bunlardan sonra KJ Tokayev, CSTO ordusuna ve Putin'e teşekkür etti.
(KJ Tokayev) Şimdiye kadar Nursultan Nazarbayev'in kuklasıydı ama bugün Putin'in kuklası oldu.
… Bu olayların analizi, her şeyin önceden planlandığını gösteriyor. KJ Tokayev bu planın bir parçasıydı.
Bir sonraki adım Kazakistan'ın Rusya-Belarus birliğine katılmasıdır. Yani, Rusya-Belarus-Kazakistan ittifakı, SSCB'nin restorasyonu için koşullar yaratacaktır.
Çünkü Müslüman-Türk devletinin bu birliğe katılması, diğer Müslüman-Türk devletlerinin birliğe dahil olmasını kolaylaştıracaktır.
Öte yandan Kazakistan'ın bu birlik içindeki varlığı, Türk Devletleri Örgütü'nün (OAS) dağılmasına ve ortadan kaldırılmasına yol açacaktır. Çünkü bu örgütün birçok göstergesine göre Türkiye'den sonra en güçlü devlet Kazakistan'dı…"
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024
- Ne yereli! Genel seçim bu genel! / 17.03.2024
- Erdoğan ‘bırakıyorum’… ‘Valla bırakmayız’ / 16.03.2024
- Ehli Beyt’e imanımız, Hz Muhammed’e imandır / 15.03.2024
- CHP’nin kimlik arayışı İsmet İnönü ile başladı / 14.03.2024
- Erdoğan’ın dilinde bu sefer ‘kul hakkı’ var / 13.03.2024
- İnsan kıymetini bildiği şeye sahiplenir / 11.03.2024
- Ramazan’da ahir zaman siyasetçilerine ve hocalarına dikkat / 10.03.2024
- Erdoğan’ın korku ve açlıkla terbiye siyaseti / 09.03.2024