28 Mayıs'a da geldik. Karar vereceğiz. Ama AKP'nin suyundan içmiş, huyundan kapmış şimdi Millet ittifakında olan eski AKP'lilerdeki duruş bozuklukları had safhaya çıktı.
Babacan ve Davutoğlu'ndan sonra AKP'nin kurucularından ve ilk istifa edenlerinden olan CHP'den vekillik yapan Abdüllatif Şener çıktı dedi ki; 'Meclis çoğunluğu Cumhur İttifakı'ndayken; Kemal Bey verdiği sözlerden hiçbirini gerçekleştiremez, Meclis'ten hiçbir kanun geçiremez!'
Abdüllatif Şener bu sözleri neden sarf etme ihtiyacı duydu?
Dahası görünürde doğru tespit gibi olan bu mantığın, AKP'nin getirdiği 'başkanlık sisteminde' hiçbir karşılığının olmadığını Sayın Şener bilmiyor mu?
Erdoğan'ın getirdiği bu sistem için hep bir ağızdan, 'TBMM, milletin iradesi baypas edildi' demiyorlar mıydı?
Evet, parlamenter sisteme geçiş için gerekli sayı yok. Ama doğruları yapmak için de sayıya gerek yok.
Sen, doğru adımı atarsın. O doğrusun karşısına çıkanı da, vatandaşın önüne atarsın. Vatandaş onu ezer, geçer. Geldiğimiz nokta budur.
Bay Kemal seçilirse ne olur?
Örneğin Meclis kararı olmadan ak (!) rektörleri görevden alarak, üniversitelere, 'kendi rektörlerinizi kendiniz seçin' kararı vererek, üniversiteleri siyasetin kucağından kurtarır.
Örneğin, YÖK. Parti adına değil de üniversiteler adına hizmete devam edebilir.
Örneğin Meclis kararı olmadan ak (!) valileri, kaymakamları, emniyet müdürlerini görevden alarak, devlet adına bu sorumlulukları üstlenebilecek kapasitedeki insanları bu makamlara atayabilir.
Örneği şuanda İçişleri Bakanlığı'nın çekmecesinde araştırılmayan, yargıya verilmeyen başta İstanbul ve Ankara belediyeleri olmak üzere milyarlarca yolsuzluk, usulsüzlük dosyaları var. Bunlar araştırılabilir, yargının önüne konulabilir.
Örneğin Sayıştay'a 'görev başına' emri verilerek, o meşhur yüz yılda yapılamayıp 20 yılda yapılan projelerin maliyetlerinin gerçek maliyetleri ortaya konulup, kimlere, nasıl verildiği ortaya çıkarılabilir.
Örneğin TÜİK, 2009'dan beri yapmadığı ülkemizdeki açlık ve yoksulluk sınırı hesaplarını yapabilir. Enflasyon rakamlarını partiye göre değil piyasaya göre hesaplayabilir.
Örneğin RTÜK, gerçek kimliğine kavuşturularak, yandaş kanalardaki 'Okşan, Kerimcan' sahnelerine müsaade etmez.
Örneğin TRT-Anadolu ajansı partinin değil devletin sesi olur.
Örneğin Diyanet. Bazı kişilerin ve İngilizlerin kurduğu tarikatların değil Resulullah'ın tebliğ ettiği İslam'ı anlatan bir kurum haline getirilebilir.
Şimdi birileri diyebilir ki, Kemal Kılıçdaroğlu 'bunlara yapmaz, yapamaz'.
Fırsat verelim. Yapmazsa, kendi kadrolarını oluşturmaya kalkarsa, 'çakma Erdoğan' olarak siyaset arşivindeki yerini alır.
Meclis çoğunluğu olmadan başka neler yapılabilir?
15 Temmuz ve FETÖ'nün siyasi ayağının araştırılması için TBMM'ye teklif gönderebilir. Böylece daha önce 'hayır' diyen AKP ve MHP'nin rengi ortaya çıkar.
PKK-IŞID-Hizbullah-İhvan-ı Müslim'in, DHKP-C gibi nice terör örgütlerinin ülkemizdeki yapılanmaları, kimlerden, ne destek aldıkları hakkında Meclis araştırması isteyebilir.
2004 MGK'sın da kim, ne dedi, ortaya çıkarılabilir? Kozmik oda, 17-25 Aralık'ın bilinmeyenleri hakkında Meclis araştırması istenilebilir.
20 Aralık 2021'de 18,30 lira olan doların, o gece karanlığında 12 liranın altına düşmesi ve o karanlıkta kimlerin zenginleştiğini araştırılmasını Meclis'ten isteyebilir.
Daha çok şeyler yapılabilir. Ama yapamaz, diyorsanız. 21 yıl kaybettik, 5 yıl daha kaybetsek ne kaybederiz ki?
Ekonomi mi?
Ekonomide kurtuluşun tek çaresi Milli Ekonomi Modeli'dir, Hüseyin Baş'tır. Bunun dışında Bay Kemal'in söylemleri 21 yıllık enkaza sadece kısa süreliğine nefes aldırabilir.
O nefes bittiğinde gündem yine enflasyondur, yabancı sermaye talanıdır, alım gücünün düşmesidir, faize mahkumiyettir.
Dış politika mı?
Bay Kemal, 'yeni bir dünyanın kurulduğunun' farkına varıp, Atatürk'ün vasiyeti gereği emperyalistlerin peşinden ayrılıp, Rusları karşısına almaz ve Arapların iç işlerine karışmaz, devletlerarası ilişkileri sadece devletimizin menfaatleri doğrultusunda gerçekleştirebilirse olur.
Gerçekleştiremezse BOP'un Erdoğan'dan sonraki eş başkanı olur, İsrail'e ihtiyacımız var, der. AB'nin kapı kulu olmaya devam eder.
En nihayetinde ise bu devran böyle gitmeyecektir. Çağ, Milli Ekonomi Modeli çağıdır.
Görmüyorsunuz diye güneşi inkar edecek halimizde yoktur.
- Gözümüzün içine baka baka devlet kuruyorlar / 19.09.2025
- İslam dünyasının son iman testi Gazze’de / 18.09.2025
- Adalet yoksa yolsuzluk vardır / 17.09.2025
- Osmanlı’da vergiyi tabana yaymıştı / 15.09.2025
- Türklerle dost ol ama düşman olma / 14.09.2025
- Misyonerlerin hedefi Atatürk / 13.09.2025
- AKP 14 yıl önce verip tutmadığı sözleri ileri bir tarihe güncelledi / 12.09.2025
- Kolombiya’nın, İspanya’nın yaptığını AKP yapamadı / 11.09.2025
- Yaşanılanlar tesadüf değil / 10.09.2025