Sömürücülerin en büyük gücü ve başarısı, sömürecekleri ülkelerde buldukları işbirlikçiler ve onlarla kurdukları işbirliğidir. Ne yazık ki, sömürücüler, İslâm toplumlarında da işbirlikçi bulmakta hiç zorlanmıyorlar. Daha da kötüsü, İslâm toplumlarında işbirlikçi olmak için birbiriyle yarışanların bulunmasıdır. İşbirlikçilere, “niçin böyle davranıyorsunuz?” diye sorduğunuzda cevapları hep aynıdır. Diyorlar ki: “Biz, isteyerek ve severek işbirliği yapmıyoruz. Buna mecburuz. Biz, işbirliği yapmazsak, başkaları yapacak ve onlar daha zararlı olacaklardır. Biz, işbirliği yaparak bazı zararları önlüyor ve bazı iyiliklerde de bulunuyoruz.” İşbirlikçiler, böyle bir savunma ile hem kendilerini, hem de milleti aldatıyorlar. İslâm toplumlarının sömürülmesine, zillete düşmesine sebep olan, işte bu anlayıştır. Bunun mutlaka yıkılması gerekir.Tarih göstermiştir ki, en küçük bir topluluk bile, birlik ve beraberlik içerisinde olduğu sürece, en büyük güçlere karşı direnebilir. Bunun tersi de olabilir. Mesela, bir topluluk ne kadar büyük olursa olsun, içerisinde sömürücülerle işbirliği yapan işbirlikçileri barındırıyorsa, o topluluk, hiçbir güce karşı direnemez. Bunun örnekleri çoktur. İşbirlikçileri kendi aralarında bölme ve birbirleriyle yarıştırma, sömürgeciliği sistemleştiren ve devlet politikası haline getiren İngilizlerin oyunudur. Şimdi aynı oyunu, İngiltere’nin yerini alan ABD oynamaktadır. İngilizler, bu şer oyunu Osmanlı’ya karşı Araplar üzerinden oynadı ve başardı. Şerif Hüseyin’i (Hüseyin bin Ali), Büyük Arap Krallığı vaadiyle kandırıp Osmanlı’ya isyan ettirdiler. Ardından Şerif Hüseyin ile İbn-i Suud’u çatıştırdılar. Daha açık ifadeyle, önce Şerif Hüseyin’i ayaklandırdılar, sonra da ona karşı İbn-i Suud’u çıkardılar ve onu desteklediler. İkisini birbirine düşürdüler ve çatıştırdılar. Çatışmalar sonucunda Hicaz’dan kaçmak zorunda kalan Şerif Hüseyin, Taif’te yakalanarak Kıbrıs’a sürgün edildi. Ondan sonraki hayatını pişmanlık, üzüntü, hasret, zillet ve ıstırap içerisinde geçiren Şerif Hüseyin, şu itirafta bulunmuştur: “Başıma gelenler, Osmanlı’ya ihanetimizin ilâhi cezasıdır.”Şerif Hüseyin’in oğlu Kral 1. Abdullah, babası ile yaşadığı şu hatırayı nakleder: “Babam çok ıstırap çekti. Bir gün, saray bandosu bahçede konser veriyor. Hava sıcak, pencereler açıktı. Bir ara bando hepimizin bildiği İzmir marşını çalmaya başladı. Babamın birçok eski hatıralarının canlanmasını önlemek için pencereyi kapattım. Pencerenin açılmasını isteyen babam şöyle dedi: ‘Evlât, neden pencereyi kapatıyorsun? İzmir marşının eski günleri bana hatırlatmaması için değil mi? Ben velinimetine ihanet etmiş asi bir kulum, günahım büyüktür. Kral olacağımı sandım, Allah (cc) sürgünlüğe düşürdü, hasta oldum, buraya sığındım. Pencereyi aç, şu marşı dinleyeyim, duyduğum vicdan azabının şiddeti, o eski hatıraların canlanması ile artsın. Bu dünyada çektiğim ıstıraptan artan vicdan azabıyla büsbütün ağırlaşsın, ta ki Cenab-ı Hak, bu günahkâr kulunu dünyada affederek, ahirette daha büyük cezadan korusun…”Şerif Hüseyin’in yaşadığı bu acı hayatı ve başına gelenleri, Prof. Dr. Haydar Baş, Aksaray’da düzenlenen ‘Milli Kahramanları Anma Programı’nda, Başbakan Erdoğan’a hatırlattı ve aynı akıbete düşmemesi yönünde uyardı. Ancak Başbakan Erdoğan, söylenenleri siyaseten söylenmiş kabul etmiş olacak ki, hiç dikkate almamış. Aslında bu sözler, bir nasihatti, hem de tam bir baba nasihati. Başbakan Erdoğan’ın, söylenen sözlerin doğruluğunu, yaşayarak öğrenmeden önce ayıkmasını dileriz. Çünkü iş işten geçtikten sonra Şerif Hüseyin’in gibi, ayıkmanın hiçbir faydası olmaz. O zaman sadece elde boşuna hayıflanmak ve vicdan azabı çekmek kalır.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018