Kıbrıs'ta ne 1974'ten önce ne de sonra Türk tarafı terör estiren, kan döken taraf olmadı.
Barış isteyen, iki toplumlu, iki devletli ve huzurlu bir Kıbrıs için Türk tarafınca her türlü adım atıldı.
Yanlış da olsa tavizlere 'evet' dendiği zamanlar bile oldu.
Ama yine Rumlar hep daha fazlasını istedi.
50 yıldır güya sorun çözmek için düzenlenen müzakerelerde masa istisnasız her defasında Rumlar tarafından yıkıldı.
Her defasında da olağan suçlu KKTC ve Türkiye oldu.
Bu açıkça söylenmese de uzlaşmaz Rumların taleplerini Türk tarafının önüne her defasında yeniden konulması bunu gösteriyor.
Kıbrıs sorununa çözüm bulmak amacıyla gerçekleşen tüm toplantılarda tavizlere 'evet' dersek, başta Avrupa tarafı olmak üzere Rumların safında yer alan devletlerin kimin barış yanlısı, kimin ise barışa karşı olduğunu idrak edeceğini sandık.
Böyle yaparak, her halükarda Rumlara destek veren Batılı sözde dostlarımız değil, asıl idraksizliği biz yaptık.
Neden mi?
Batılıları idrak sahibi zannettiğimiz için?
Şimdi Kıbrıs'ta bir kez daha bize dejavu yaşatacak bir sürecin kapısı açılıyor.
Kasım ayı başında Birleşmiş Milletler öncülüğünde Mont Pelerin'de toplanan Rumların devirdiği müzakere masasını, her zaman olduğu gibi aynı devletler yeniden toplamak istiyor.
Bunlar başta BM olmak üzere Avrupa Birliği ve ABD.
İngiltere Dışişleri Bakanı Boris Johnson ve ABD Dışişleri Bakanlığı Avrupa ve Avrasya İşleri Bakan Yardımcısı Vekili Jonathan Cohen yakında Kıbrıs'a gelecek.
Amaçları Türk tarafını uzlaşmaz Rumların karşısına yine oturtmak.
Yaşananlar, bugün geldiğimiz noktada KKTC ve Türkiye ağzıyla kuş tutsa, yüzde 30 toprak tavizi değil, yüzde 99 oranında toprağı Rumlara verse de Rumlara verilen destek ve Türk tarafına uygulanan baskının bitmeyeceğini gösteriyor.
Anlaşılan o ki; Türkiye ve KKTC 'artık yeter' diyene kadar müzakere masaları toplanacak, Rumlar biraz daha fazla taviz almış olarak her masayı yıkacak, ta ki adanın tamamı Rumların olana kadar bu süreç devam edip duracak.
Barış isteyen, iki toplumlu, iki devletli ve huzurlu bir Kıbrıs için Türk tarafınca her türlü adım atıldı.
Yanlış da olsa tavizlere 'evet' dendiği zamanlar bile oldu.
Ama yine Rumlar hep daha fazlasını istedi.
50 yıldır güya sorun çözmek için düzenlenen müzakerelerde masa istisnasız her defasında Rumlar tarafından yıkıldı.
Her defasında da olağan suçlu KKTC ve Türkiye oldu.
Bu açıkça söylenmese de uzlaşmaz Rumların taleplerini Türk tarafının önüne her defasında yeniden konulması bunu gösteriyor.
Kıbrıs sorununa çözüm bulmak amacıyla gerçekleşen tüm toplantılarda tavizlere 'evet' dersek, başta Avrupa tarafı olmak üzere Rumların safında yer alan devletlerin kimin barış yanlısı, kimin ise barışa karşı olduğunu idrak edeceğini sandık.
Böyle yaparak, her halükarda Rumlara destek veren Batılı sözde dostlarımız değil, asıl idraksizliği biz yaptık.
Neden mi?
Batılıları idrak sahibi zannettiğimiz için?
Şimdi Kıbrıs'ta bir kez daha bize dejavu yaşatacak bir sürecin kapısı açılıyor.
Kasım ayı başında Birleşmiş Milletler öncülüğünde Mont Pelerin'de toplanan Rumların devirdiği müzakere masasını, her zaman olduğu gibi aynı devletler yeniden toplamak istiyor.
Bunlar başta BM olmak üzere Avrupa Birliği ve ABD.
İngiltere Dışişleri Bakanı Boris Johnson ve ABD Dışişleri Bakanlığı Avrupa ve Avrasya İşleri Bakan Yardımcısı Vekili Jonathan Cohen yakında Kıbrıs'a gelecek.
Amaçları Türk tarafını uzlaşmaz Rumların karşısına yine oturtmak.
Yaşananlar, bugün geldiğimiz noktada KKTC ve Türkiye ağzıyla kuş tutsa, yüzde 30 toprak tavizi değil, yüzde 99 oranında toprağı Rumlara verse de Rumlara verilen destek ve Türk tarafına uygulanan baskının bitmeyeceğini gösteriyor.
Anlaşılan o ki; Türkiye ve KKTC 'artık yeter' diyene kadar müzakere masaları toplanacak, Rumlar biraz daha fazla taviz almış olarak her masayı yıkacak, ta ki adanın tamamı Rumların olana kadar bu süreç devam edip duracak.
Orhan Dede / diğer yazıları
- İslam ülkeleri Endülüs’ün hâline düştü / 19.03.2024
- İktidardakiler sazan avına mı çıktı? / 14.03.2024
- Değişim istiyorsan önce sen değişmelisin! / 11.03.2024
- Hiçbir şey yapamıyorsanız ABD’nin istemediğini yapın / 20.09.2023
- Türkiye’ye göç etmek çok kolay! / 29.08.2023
- AKP beceremedi diye nas yok olmaz! / 26.08.2023
- Gerçek itibar ormanı yanmaktan korumaktır / 24.08.2023
- Aynı insanlarla değişim olmaz / 22.08.2023
- Oylar AKP’ye zoraki gitmiş! / 12.08.2023
- Ya o rüzgâr hiç esmezse… / 11.08.2023
- İktidardakiler sazan avına mı çıktı? / 14.03.2024
- Değişim istiyorsan önce sen değişmelisin! / 11.03.2024
- Hiçbir şey yapamıyorsanız ABD’nin istemediğini yapın / 20.09.2023
- Türkiye’ye göç etmek çok kolay! / 29.08.2023
- AKP beceremedi diye nas yok olmaz! / 26.08.2023
- Gerçek itibar ormanı yanmaktan korumaktır / 24.08.2023
- Aynı insanlarla değişim olmaz / 22.08.2023
- Oylar AKP’ye zoraki gitmiş! / 12.08.2023
- Ya o rüzgâr hiç esmezse… / 11.08.2023