Reuters'in haberine göre, PYD'nin kontrolünde olan Suriye Demokratik Güçleri (SDG), IŞİD'in elindeki en stratejik yer olan Menbic bölgesine doğru ilerlemeye başladı.
Reuters'a konuşan ABD'li bir yetkili, Menbic ve çevresinin IŞİD için Avrupa'ya açılan son kapılardan birisi olduğunu vurguluyor ve örgüt militanlarının Suriye - Türkiye sınırını Menbic üzerinden geçtiğini ifade ediyor.
Yani Menbic, IŞİD için en önemli ikmal yolu?
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ise ABD'ye "güçlerimizi birleştirip 98 kilometrelik alanın beraber kontrol altına alalım" çağrısı yaptı ama nafile?
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü John Kirby, Çavuşoğlu'nun bu çağrısı karşısında Türkiye'nin ABD'nin müttefiki olduğunu söyleyip sırt sıvazladıktan sonra, Suriye Demokratik Güçlerinin sadece Kürtlerden oluşmadığının altını çizerek, "İçlerinde farklı birçok yapı olduğu gibi Araplar da var" değerlendirmesinde bulundu ve Suriye Demokratik Güçleri'ni desteklemeye devam edeceklerini söyledi.
Yani ABD, Türkiye'nin bir kez daha "Ben mi PYD mi" samimiyet testine yine "PYD" dedi.
Bu sefer Türk Dışişleri baktı ki bu noktada bir ışık yok, "madem SDG ile bu operasyonu yapacaksınız bari içinde PYD olmasın" moduna girdi.
PYD ile stratejik müttefikliğini zerre kadar gizlemeyen hatta ABD askerlerini PYD safında PYD armalarıyla çarpıştıran ABD, bu talebe göstermelik bir yanıt vererek, "Menbic alındıktan sonra YPG bölgede kalmayacak... Böylece tarihsel olarak Suriyeli Arapların yaşadığı bölgeyi yine Suriyeli Araplar kontrol edecek" şeklinde Türk siyasilerin milleti kandırabileceği bir malzeme verdi.
Peki, ABD'nin bu sözü bir şey ifade ediyor mu? Dilerseniz ABD'nin verdiği sözleri tutup tutmadığı konusunda, Sayın Dışişleri Bakanımız Çavuşoğlu'nun şu güncel açıklamasına yer verelim:
"ABD'nin Yüksek Mobiliteli Topçu Roket Sistemleri (HIMARS) bu ay gelmesi gerekirken, ağustosa kaydırıldı. Bu konuda vardığımız anlaşmada da maalesef ABD sözünü tutmuyor. Biz hazırız, şimdi de bu anlaşmaları uygulamak yerine gidip YPG arması takıyorlar. Yaptıkları gerçekten müttefikliğe de dürüstlüğe de sığmaz. Tam çifte standart?"
Biz demiyoruz, Çavuşoğlu diyor.
Peki, Türkiye'nin bu çifte standarda, ABD'nin her türlü sözünü tutmamasına ve de Türkiye'nin terör dediği PYD'ye verdiği desteğe karşı ABD'ye pratik bir tepkisi var mı?
Bırakın tepkiyi desteği var.
Reuters'in haberine göre, PYD'nin başını çektiği SDG Menbic'e yapacağı operasyonda, ABD hava desteği verirken, özel harekat birliklerini SDG ile ortak operasyonda vazifelendirirken, Türkiye ise harekata topçu ateşiyle destek verecek.
Yani PYD'nin önünü açacak.
Çifte standart uygulayan ABD değil, Türkiye'nin siyasileri, kendi milletine yönelik?
PYD'yi bir yandan terör örgütü ilan edip, PYD'ye açıktan destek veren ABD'ye "Ey Amerika!" diyecekler ardından da PYD'ye destek verecekler.
Menbic'e operasyona adım atılırken, IŞİD'in merkezi Rakka'ya da yine ABD destekli PYD operasyonları devam ediyor.
Rakka'da köşeye sıkıştırılan, mevzi kaybeden ve Menbic operasyonuyla kaçmaya zorlanan IŞİD militanlarının tek kaçış güzergahı var, o da Kilis'e komşu olan Azez?
IŞİD, şu anda yoğunluğunu Azez'e verdi ve 12 köyü ele geçirdi. IŞİD'in saldırıları sonucu 6 bin 200 kişi Azez'den Afrin'e göç etmek zorunda kaldı.
Bunun bir sonraki aşaması köşeye sıkışan IŞİD'in, roket saldırılarıyla boşalttığı Kilis'e ve oradan da Gaziantep'e geçiş yapmasıdır.
Yani önümüzdeki günler Kilis başta olmak üzere güneydoğu illerimizin, aynen Suriye'de olduğu gibi fiili bir IŞİD işgaline maruz kalacağı görülüyor.
Bu gerçek mi, yoksa komplo teorisi mi? Suriye'de ve Irak'ta yaşananlar komplo teorisi mi? Hayır. Terörün Diyarbakır Sur'da, Çınar'da, Nusaybin'de, Yüksekova'da, Şırnak'ta, Silopi'de ortaya koydukları işgal komplo teorisi mi gerçek mi? gerçek. Bu iki teröre karşı Türkiye'nin siyasileri bir çözüm bulabildiler mi? hayır.
Kim ne derse desin, Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın sürekli ikaz ettiği, "Büyük İsrail koridoru", ama IŞİD bahanesiyle ama terör bahanesiyle adım adım gerçekleştiriliyor.
Tek çözüm Bağımsız Türkiye Partisi iktidarıyla, Milli Ekonomi Modeli'yle tam bağımsız ve güçlü, üniter Türkiye Cumhuriyeti'dir.
Reuters'a konuşan ABD'li bir yetkili, Menbic ve çevresinin IŞİD için Avrupa'ya açılan son kapılardan birisi olduğunu vurguluyor ve örgüt militanlarının Suriye - Türkiye sınırını Menbic üzerinden geçtiğini ifade ediyor.
Yani Menbic, IŞİD için en önemli ikmal yolu?
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ise ABD'ye "güçlerimizi birleştirip 98 kilometrelik alanın beraber kontrol altına alalım" çağrısı yaptı ama nafile?
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü John Kirby, Çavuşoğlu'nun bu çağrısı karşısında Türkiye'nin ABD'nin müttefiki olduğunu söyleyip sırt sıvazladıktan sonra, Suriye Demokratik Güçlerinin sadece Kürtlerden oluşmadığının altını çizerek, "İçlerinde farklı birçok yapı olduğu gibi Araplar da var" değerlendirmesinde bulundu ve Suriye Demokratik Güçleri'ni desteklemeye devam edeceklerini söyledi.
Yani ABD, Türkiye'nin bir kez daha "Ben mi PYD mi" samimiyet testine yine "PYD" dedi.
Bu sefer Türk Dışişleri baktı ki bu noktada bir ışık yok, "madem SDG ile bu operasyonu yapacaksınız bari içinde PYD olmasın" moduna girdi.
PYD ile stratejik müttefikliğini zerre kadar gizlemeyen hatta ABD askerlerini PYD safında PYD armalarıyla çarpıştıran ABD, bu talebe göstermelik bir yanıt vererek, "Menbic alındıktan sonra YPG bölgede kalmayacak... Böylece tarihsel olarak Suriyeli Arapların yaşadığı bölgeyi yine Suriyeli Araplar kontrol edecek" şeklinde Türk siyasilerin milleti kandırabileceği bir malzeme verdi.
Peki, ABD'nin bu sözü bir şey ifade ediyor mu? Dilerseniz ABD'nin verdiği sözleri tutup tutmadığı konusunda, Sayın Dışişleri Bakanımız Çavuşoğlu'nun şu güncel açıklamasına yer verelim:
"ABD'nin Yüksek Mobiliteli Topçu Roket Sistemleri (HIMARS) bu ay gelmesi gerekirken, ağustosa kaydırıldı. Bu konuda vardığımız anlaşmada da maalesef ABD sözünü tutmuyor. Biz hazırız, şimdi de bu anlaşmaları uygulamak yerine gidip YPG arması takıyorlar. Yaptıkları gerçekten müttefikliğe de dürüstlüğe de sığmaz. Tam çifte standart?"
Biz demiyoruz, Çavuşoğlu diyor.
Peki, Türkiye'nin bu çifte standarda, ABD'nin her türlü sözünü tutmamasına ve de Türkiye'nin terör dediği PYD'ye verdiği desteğe karşı ABD'ye pratik bir tepkisi var mı?
Bırakın tepkiyi desteği var.
Reuters'in haberine göre, PYD'nin başını çektiği SDG Menbic'e yapacağı operasyonda, ABD hava desteği verirken, özel harekat birliklerini SDG ile ortak operasyonda vazifelendirirken, Türkiye ise harekata topçu ateşiyle destek verecek.
Yani PYD'nin önünü açacak.
Çifte standart uygulayan ABD değil, Türkiye'nin siyasileri, kendi milletine yönelik?
PYD'yi bir yandan terör örgütü ilan edip, PYD'ye açıktan destek veren ABD'ye "Ey Amerika!" diyecekler ardından da PYD'ye destek verecekler.
Menbic'e operasyona adım atılırken, IŞİD'in merkezi Rakka'ya da yine ABD destekli PYD operasyonları devam ediyor.
Rakka'da köşeye sıkıştırılan, mevzi kaybeden ve Menbic operasyonuyla kaçmaya zorlanan IŞİD militanlarının tek kaçış güzergahı var, o da Kilis'e komşu olan Azez?
IŞİD, şu anda yoğunluğunu Azez'e verdi ve 12 köyü ele geçirdi. IŞİD'in saldırıları sonucu 6 bin 200 kişi Azez'den Afrin'e göç etmek zorunda kaldı.
Bunun bir sonraki aşaması köşeye sıkışan IŞİD'in, roket saldırılarıyla boşalttığı Kilis'e ve oradan da Gaziantep'e geçiş yapmasıdır.
Yani önümüzdeki günler Kilis başta olmak üzere güneydoğu illerimizin, aynen Suriye'de olduğu gibi fiili bir IŞİD işgaline maruz kalacağı görülüyor.
Bu gerçek mi, yoksa komplo teorisi mi? Suriye'de ve Irak'ta yaşananlar komplo teorisi mi? Hayır. Terörün Diyarbakır Sur'da, Çınar'da, Nusaybin'de, Yüksekova'da, Şırnak'ta, Silopi'de ortaya koydukları işgal komplo teorisi mi gerçek mi? gerçek. Bu iki teröre karşı Türkiye'nin siyasileri bir çözüm bulabildiler mi? hayır.
Kim ne derse desin, Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın sürekli ikaz ettiği, "Büyük İsrail koridoru", ama IŞİD bahanesiyle ama terör bahanesiyle adım adım gerçekleştiriliyor.
Tek çözüm Bağımsız Türkiye Partisi iktidarıyla, Milli Ekonomi Modeli'yle tam bağımsız ve güçlü, üniter Türkiye Cumhuriyeti'dir.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Vatandaşın refahı için maaşa zam yapmamak! / 24.04.2024
- Bugün ulusal egemenliği kazandığımız gün / 23.04.2024
- Asılla vekil arasındaki gelir uçurumu! / 20.04.2024
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024
- BTP oylarını artırdı / 03.04.2024
- Bugün ulusal egemenliği kazandığımız gün / 23.04.2024
- Asılla vekil arasındaki gelir uçurumu! / 20.04.2024
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024
- BTP oylarını artırdı / 03.04.2024