Kiliseyi cami yapanlar!

Bulgaristan Başmüftüsü Fikri Salih muhtemelen Başbakan'ın muhafazakar zannettiği geçmişine güvenerek Sofya'da karşısına çıkmış ve demiş ki;

"Sayın Babakanımız Bulgaristan'da camileri bar yapıyorlar. Bu konuda bir tepki koysanız..."

Erdoğan'ın cevabını aktaralım:

"Biz Türkiye'de kiliseleri onarıyoruz. Bulgaristan'daki muameleyi anlayamadım."

Başmüftü huzurdan kovulmadığına, bu cevapla yetindiğine şükretsin! Başbakan, müftüyü halka şikayet edebilir, bir bedel ödediniz mi, diye sorgulayabilir, sonra da Türkiye'de verdikleri kilise onarım ve ihya hizmetine, Bulgaristan'da da yeni halkalar eklemeye kalkışabilirdi. Yani başmüftü cami kazanayım derken, Dinyat'a pirinç için giden adam gibi, evdeki bulgurundan olabilirdi.

Hele bir de bu işin içine AB sokulsa emin olun bunu da görürdük ve yaşardık.

***

Sakın söylediklerimizi gayrı ciddi olarak değerlendirmeyin. Bugün 2 yıla yaklaşan bu iktidarın hizmet hanesine baktığınızda karşınıza çıkan bir tek adres vardır:

"Azınlıkları meşrulaştırmak ve kilise ihya etmek..."

Bugün Artvin'inden Antalya'sına, İstanbul'undan Mardin'ine kadar Türkiye'nin her yerinde kiliseler AKP'li belediyeler tarafından onarılıyor, ihya ediliyor.

Tayyip Erdoğan'dan cami bekleyenler, başörtüsü meselesini, imam-hatibi çözmesini bekleyenlerin buldukları şey; kilise inşaası ve imarı...

Dahası, bugünlerde işi bir adım daha öteye götürenler var.

Camileri fütursuzca yıkan AKP'li belediyeler ülkede icra-i sanat sergiliyorlar. Bir adım ötesinin ötesine de geçelim.

"Geçmişte işte burası kiliseydi diyerek, camiyi kiliseye çeviren AKP'li belediye başkanları var."

Zavallı başmüftü herhalde bunları bilemediği için Başbakan'dan yardım istedi. Zannediyor ki cami çizgisinde bir iktidar var Türkiye'de. Halbuki onlar kıbleyi çoktan değiştirdiler!

Baksanıza cami yıkımı ve caminin kiliseye çevrilmesi haberleri gazetelerde sayfa sayfa yayınlanıyor.

Ancak Genel Merkez'den, Başbakan'dan tık yok!

Herhalde AB'nin "icraat istiyoruz" dediği listede cami yıkımı da var, camileri kiliseye çevirme de var!

***

Nevzat Yalçıntaş hoca acaba bu konuda ne düşünüyor?

Başörtüsü için "İslam itikadını AİHM'E götürerek Batılılar tarafından tartışılmasını sağlıyorsunuz" diyen ve bu konuda "tek müsbet konuşan AKP milletvekili" sıfatı taşıyan hoca, bu konuda hiç değilse bir tepki ortaya koymalıdır.

Şayet başörtüsü reddinden duyulan kaygı gerçekten İslam'ın Hıristiyanlar tarafından tartışılması ise, yani yönlendirilen halkımızın AİHM kararıyla AB'ye duyulan umutlarının kırılması değilse, bu konuda da bir açıklama gerekir diye düşünüyorum.

Çünkü bir camiyi yıkmak, kiliseye çevirmek veya kilise yapmak ne anlama geliyor bunun İslam'ın itikat ölçüleri içinde yeri bellidir.

Dinlerarası diyaloğa takılmadıysanız, buralardan bir paye peşinde değilseniz, bu ağır suça iştirak etmemek gibi bir mükellefiyet herhalde vardır ve de olmalıdır.

Onun da yolu hükümete konulacak en sert tepki neyse o olmalıdır. İstifa bu işin başlangıç noktası olabilir

***

Ülkelerin dört bir yanını kiliseye çeviren hükümete, dünkü Milliyet gazetesinde çıkan bir haberle kritik soru soralım.

Haber Heybeliada Ruhban Okulu ile ilgili. Heybeliada Başpapazı "Okul için öğrenci bulacağımızı sanmıyorum. Herhalde yurtdışından öğrenci alırız" diyor.

Yani başpapazın ifadesiyle bu ülkede papaz olmak isteyen de, papaz ihtiyacı da yok. Ama buna rağmen okul açılıyor, kiliseler onarılıyor.

Bu durumda bu okul ve 30 bin kilise sizce kime hizmet edecek?

Soruya cevabı yıllar önce patrik vermişti: "Kiliseleri ihya etmek yetmez. Cemaatleri de oluşturulmalıdır. Türkiye AB'yi istiyorsa bir tek dinle içeriye giremez."

Dilimizde tüy biten yıkıcı gerçekler hayata geçiyor.

Önce kiliseler aç! Sonra halkı Hıristiyanlaştır!

Maskeleri inik olduğu halde manzarayı okuyamayanlara yazıklar olsun!