İşbirlikçilerin en bereketli (!) olduğu bir süreci yaşıyor Türkiye. Tarih boyunca hayatına ve varlığına kasteden bu kadar işbirlikçiyi böylesine bir arada belki de görmedi ülke.Hafızalarda en son, Osmanlı'nın yıkılışında rol almış ajanlarla, "Mütareke Dönemi"nde Türkiye'nin işgaline zemin hazırlayan işbirlikçiler yer almıştı. Hani şu; "Mavri Mira", "İngiliz Muhipleri Cemiyeti", "Wilson Prensipleri Cemiyeti", "Cemiyet-i Müderrisîn", "Pontus Rum Cemiyeti", "Kürt Teali Cemiyeti", "Taşnak ve Hınçak Komiteleri" gibi, dış güçlerin ülkemizdeki uzantıları... Milli varlığa düşman bu kuruluşlar, o dönemde "İtilaf devletleri" ile işbirliği yaparak Türk topraklarının parçalanmasına yönelik yıkıcı faaliyetlerde bulunmuşlardı.Düşmana karşı "millî direnci" kırmayı ve "milli mücadele ruhunu" yok etmeyi hedefleyen bu dahilî güçlerin, halka hangi düşünceleri empoze etmeye çalıştıklarını Mustafa Kemal Atatürk şu ifadelerle anlatır: "Türkiye'de fikir adamları, adeta kendi kendilerine hakaret ediyorlardı. Diyorlardı ki: 'Biz adam değiliz ve olamayız. Kendi kendimize adam olmamıza ihtimal yoktur'. Bizim canımızı, tarihimizi, varlığımızı bize düşman olan; düşman olduğundan hiç şüphe edilmeyen Avrupalılara, kayıtsız şartsız bırakmak istiyorlardı. 'Onlar bizi idare etsin' diyorlardı"...Çağımızın yeni versiyonişbirlikçileri işbaşında!İşbirlikçilik adeta ırsî bir hastalık gibi babadan oğula, dededen toruna geçiyor günümüzde!..Dünün "himayeci", "mandacı" işbirlikçileri yerlerini bugünün yeni varislerine bırakmışlar. Çağımızın işbirlikçisinin elinde silahı, tankı, tüfeği yok ama; kalemi var, bilgisayarı var, interneti var, gazetesi var, televizyonu var, radyosu var, muhabiri var, envai çeşit yayın organı var. Parası pulu var, holdingi var, bankası var. Bugünün işbirlikçisi artık eskisi gibi gizli kapaklı da çalışmıyor. Kılık-kıyafet değiştirmiyor. Maske takıp, yeraltında, mahsenlerde saklanmıyor. Gizlenme, saklanma ihtiyacı hissetmiyor. Her fesadını aşikâr icra ediyor. Ekranlarda boy gösteriyor, gazetelerde yazılar yazıyor, seminer düzenliyor, paneller, konferanslar veriyor, zehirini internet ortamında özgürce kusabiliyor. Türk miletinin gözünün içine baka baka, "ben işbirlikçiyim" diyebiliyor. Evet, yanlış duymadınız, adamlar işbirlikçi olmayı, bırakın sakınmayı-gizlenmeyi, göğüslerini gere gere itiraf edebiliyorlar...Kim bu işbirlikçiler?ABD ve Büyük Ortadoğu Projesi işbirlikçileri,Avrupa Birliği işbirlikçileri,IMF işbirlikçileri,Pentagon işbirlikçileri,Dünya Bankası işbirlikçileri,Vatikan işbirlikçileri,CIA işbirlikçileri,PCID (Papalık Konseyi Misyonu) işbirlikçileri,Dinlerarası Diyalogcu Misyoner işbirlikçiler,MOSSAD işbirlikçileri,JINSA (Yahudi Milli Güvenlik İlişkileri Enstitüsü) işbirlikçileri,Amerikan Jewish Commite (Amerikan Yahudi Komitesi) işbirlikçileri,NSA (Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Örgütü) işbirlikçileri,ADL (Anti-Defamation League) işbirlikçileri,USIP (Birleşik Devletler Barış Enstitüsü) işbirlikçileri,Moon Tarikatı işbirlikçileri,NED (National Endowment for Democracy-Demokrasi İçin Ulusal Fon) işbirlikçileri,ABCFM (Amerikan Board of Commissioners for Foreing Missions) işbirlikçileri,PKK işbirlikçileri,ASALA işbirlikçileri,DHKP/C işbirlikçileri,İmralı işbirlikçileri,Yahudi-İsrail işbirlikçileri,Yunan işbirlikçileri,Kıbrıs Rum işbirlikçileri,"Büyük Kürdistan Projesi" işbirlikçileri, "Arz-ı Mev'ud Projesi" işbirlikçileri, "Pontus Rum Devleti Projesi" işbirlikçileri, "Megali İdea Projesi" işbirlikçileri, "Fener Rum Devleti Projesi" işbirlikçileri.........Peki dünden bugüne değişen ne?Değişen fazla birşey yok; değişen sadece isimler. İşbirlikçilik mirası dededen toruna, babadan oğlula kirli bir miras olarak intikal ediyor... Dün, "Düyûn-u Umûmîye"nin avukatlığını yapan işbirlikçilerin torunları, bugün, "IMF" adına çalışıyor.Dün, "Galata Bankerlerine" uşaklık edenlerin torunları, bugün "Dünya Bankasının" kapısının kulu. Dün, "Amerikan Mandacılığını" savunanların evlatları, bugün ABD hesabına "Büyük Ortadoğu Projesinin" işbirlikçisi. Dün, "İngiliz himayesine muhtacız" diyenlerin çocukları da bugün, "AB olmadan kurtulamayız" diyorlar. Dün, Mustafa Kemal Atatürk önderliğindeki "Kuva-yı Milliye Hareketini" baltalamaya çalışan ve Kuva-yı Milliyecileri zalim, kafir (!) ilan edenlerin yerlerini, bugün yeni varisleri, Kuva-yı Milliye'yi bir çetecilik (!) hareketi olarak halka empoze etmeye çalışan "Papalık Konseyi Misyonu" işbirlikçileri almış durumda...
Oğuz Köroğlu / diğer yazıları
- Nereden geldiğini unutma ki Nereye gideceğini unutmayasın / 22.01.2012
- İmam Hüseyin'in şehadetine ağlamak / 06.12.2011
- "Ben Kerbelâ şehidiyim" / 05.12.2011
- İmam Hüseyin'in kıyamı ve şehadeti / 04.12.2011
- İmam Hüseyin'in kıyamı ve şehadeti / 02.12.2011
- Türk Milleti'ne açık mektup / 11.06.2011
- Milli Ekonomi Modeli mutlaka meclise girmeli / 10.06.2011
- Prof. Dr. Haydar Baş'ın projeleri iktidar olmalıdır / 09.06.2011
- Baba devlete giden yol: Milli Ekonomi Modeli / 08.06.2011
- Küresel oyunları bozacak tek lider: Prof. Dr. Haydar Baş / 04.06.2011
- İmam Hüseyin'in şehadetine ağlamak / 06.12.2011
- "Ben Kerbelâ şehidiyim" / 05.12.2011
- İmam Hüseyin'in kıyamı ve şehadeti / 04.12.2011
- İmam Hüseyin'in kıyamı ve şehadeti / 02.12.2011
- Türk Milleti'ne açık mektup / 11.06.2011
- Milli Ekonomi Modeli mutlaka meclise girmeli / 10.06.2011
- Prof. Dr. Haydar Baş'ın projeleri iktidar olmalıdır / 09.06.2011
- Baba devlete giden yol: Milli Ekonomi Modeli / 08.06.2011
- Küresel oyunları bozacak tek lider: Prof. Dr. Haydar Baş / 04.06.2011