Allah-u Teâlâ Kitabı Keriminde ve Allah’ın Sevgilisi Hz. Muhammed (sav) hayatının tamamında dost modeli ortaya koymuş, dostu övmüş, dostun vasıflarını sıralamış ve sakınılacak dostlukları da haber vermişlerdi.
Bizler “dost” kavramına hak ettiği değeri vermesek de, insan için hayat yolunda en büyük azıklardan, nimetlerden biri de dosttur, dostlardır.
Öyle sözlüklere bakmadan, dost nedir, diye sorarsanız derim ki; Dost aynadır, dost kılavuzdur, dost sudaki yansımadır, dost derin vadilerdeki sesin yankılanmasıdır, dost ben demektir, ben dostum demektir, diye tarif ederim…
Farkında olmasak da, bu dost gerçeğini hepimiz hayatımızda yaşıyoruz. Nasıl yani! Dost denince aklımıza hep iyilik eden, hayrı tavsiye eden, kimseye zararı dokunmayan vs. gibi üstün özellikli insanlar aklımıza gelir. Bu anlayış doğrudur ama eksiktir.
Dostluk iki çeşit olduğu gibi dostlarda genel anlamda iki çeşittir. Bir dost vardır, dostunu Ehl-i Beyt’e, Resulullah’a, Allah’a götürmek için varlığını ortaya koyar. Diğer bir dost ise şeytanı kılavuz edinmiştir. Çevresini ve kendisine destek verenleri alır, götürür, şeytanın kucağına bırakır.
Yani bir Allah’ın dostları, Allah yolunda dostlar vardır. Birde şeytanın sözcüleri, şeytanın kılavuzları, dostları vardır. Kişi hangi yola girerse hedefine varır. Allah-u Teala, kitapları ve peygamberleri vasıtasıyla tüm insanlara kurtuluş yolunu göstermiş, şeytana ve onun dostluğunun neticelerine karşı bizleri açıkça uyarmıştır.
Günümüzde maalesef her alanda olduğu gibi iman konusunda da bin bir tehlikelerle karşı karşıyayız. Hakkın batıl, batılın hak gösterildiği günleri yaşıyoruz. Doğruların yalancı, yalancıların doğru kabul edildikleri ve milyonları peşlerinden sürükledikleri, gerçeği karşımızda duruyor. Oysa Allah-u Teala açıkça hakkı, batıldan ayırt edip, uyarmıştı.
“Rabbinizden size indirilen Kitaba uyunuz! Ondan başka dostlar edinerek onlara uymayınız! Pek az öğüt alıyorsunuz!” (Kur’an, Araf, 7/3)
“Beni görmezlikten gelerek, şeytanı ve soyunu veliler mi (dostlar mı) ediniyorsunuz? Zalimler için bu ne kötü değiştirmedir?” (Kuran, Kehf, 18/50)
“Ey müminler! Benim düşmanlarımı ve sizin düşmanlarınızı dostlar (veliler) edinmeyiniz! Siz, onları sevgiyle karşılıyorsunuz ama onlar size haktan geleni inkâr edip örttüler!” (Kur’an, Mümtehine, 60/1)
“İnananların Allah’ı anmaya ve O’ndan inen gerçeğe gönülden saygı duymalarının zamanı daha gelmedi mi? Onlar daha önce kendilerine Kitap verilenler gibi olmasınlar! Onların üzerinden uzun zaman geçmiş ve yürekleri katılaşmıştı! Onların çoğu, yoldan çıkmış sapık kimselerdi!” (Kur’an, Hadid, 57/16)
“Kim, kendisine doğru yol apaçık belli olduktan sonra Peygambere karşı gelerek, müminlerin yolundan başkasına uyup giderse, onu döndüğü yolda bırakırız! Kendisini cehenneme koyarız. Orası ne kötü dönüş yeridir.” (Kur’an, Nisa, 4/115)
“Onlar yoldan sapınca, Allah da onların kalbilerini saptırmıştır.” (Kur’an, Saf, 61/5)
Şeytan, Allah-u Teâlâ’yı inkâr etmedi. O’nun tek yaratıcı olduğunu, eşi ve benzeri olmadığını çok iyi biliyordu. Şeytan kibrinden ötürü Allah’a isyan etti. Hak karşısında hakkı ve hakikati bile bile bu isyanından ötürü ebedi lanet ve azaba uğradı. İşte o şeytan kıyamet sabahına kadar kendisine dost aramaktadır. (Allah, bizi şeytana ve şeytanın yolunda gidenlere dost olmaktan, yakın olmaktan muhafaza etsin. Amin)
Şeytanın dostu nasıldır veya şeytana dost olanlar nasıl tanınır?
Genel olarak Allah’ın yapın dediklerini yapmayanlar, yapmayın dediklerini yapanlar şeytanın yoluna girmiştir ve eğer bu yolda ısrar edip, devam ederlerse şeytanın dostu olmuşlardır.
“Onun egemenliği, sadece kendisini veli (dost) edinenlerin üzerinedir.” (Kur’an, Nahl, 16/100)
“Vah bana! Ne olurdu, ben falanı dost edinmeseydim! O, beni bana gelen zikirden (Kur’an’dan) saptırdı!” (Kur’an, Furkan, 25/28–29)
“Şeytan sizin düşmanınızdır! Siz de onu bir düşman sayınız! O, kendi taraftarlarını sadece ateş halkından olmaya çağırır!” (Kur’an, Fatır, 35/6)
Müşrikler, kâfirler, Hıristiyanlar, Yahudiler şeytanın açık dostlarıdır. Bunlar Allah’ın varlığını ve birliğini kabul etmezler. Allah’a ve Resullerine iftira ederler. Rablik ve babalık isnat ederler. Hz. Muhammed’i kabul edip, tabi olmazlar…
Şeytanın en tehlikeli dostları ise münafıklardır. Onlar Müslümanlar arasında inandık derler, Hz. Peygamberi tasdik ederler, kendi kendilerine kaldıklarında küfürlerini açığa vururlar.
Münafıklar, Allah’ın emir ve yasaklarına muhalefet ederler. Onun yasaklarını meşrulaştırıp, sıradan işler haline getirirler. Yahudi ve Hıristiyanları dost edinirler. Onların (Yahudi ve Hıristiyanların) arzu ve isteklerine uyarlar. İbadet ve icraatlarını gösteriş için yaparlar. Allah’ın rızasını değil dünyalık güç sahiplerinin ve halkın rızasını kazanma derdindedirler.
Az bir dünyalık karşılığı dinlerinden her türlü tavizi verirler. Akıtılan Müslüman kanına kayıtsız kalırlar. Kendi menfaatleri için her türlü zulme ve kana razı olurlar. Namaz hususunda da bir boş vermişlik, ağır davranma halindedirler…
(Yarın ayet ve hadislerle bu vasıfları taşıyanlar ve ahir zaman tehlikeleri)
Bizler “dost” kavramına hak ettiği değeri vermesek de, insan için hayat yolunda en büyük azıklardan, nimetlerden biri de dosttur, dostlardır.
Öyle sözlüklere bakmadan, dost nedir, diye sorarsanız derim ki; Dost aynadır, dost kılavuzdur, dost sudaki yansımadır, dost derin vadilerdeki sesin yankılanmasıdır, dost ben demektir, ben dostum demektir, diye tarif ederim…
Farkında olmasak da, bu dost gerçeğini hepimiz hayatımızda yaşıyoruz. Nasıl yani! Dost denince aklımıza hep iyilik eden, hayrı tavsiye eden, kimseye zararı dokunmayan vs. gibi üstün özellikli insanlar aklımıza gelir. Bu anlayış doğrudur ama eksiktir.
Dostluk iki çeşit olduğu gibi dostlarda genel anlamda iki çeşittir. Bir dost vardır, dostunu Ehl-i Beyt’e, Resulullah’a, Allah’a götürmek için varlığını ortaya koyar. Diğer bir dost ise şeytanı kılavuz edinmiştir. Çevresini ve kendisine destek verenleri alır, götürür, şeytanın kucağına bırakır.
Yani bir Allah’ın dostları, Allah yolunda dostlar vardır. Birde şeytanın sözcüleri, şeytanın kılavuzları, dostları vardır. Kişi hangi yola girerse hedefine varır. Allah-u Teala, kitapları ve peygamberleri vasıtasıyla tüm insanlara kurtuluş yolunu göstermiş, şeytana ve onun dostluğunun neticelerine karşı bizleri açıkça uyarmıştır.
Günümüzde maalesef her alanda olduğu gibi iman konusunda da bin bir tehlikelerle karşı karşıyayız. Hakkın batıl, batılın hak gösterildiği günleri yaşıyoruz. Doğruların yalancı, yalancıların doğru kabul edildikleri ve milyonları peşlerinden sürükledikleri, gerçeği karşımızda duruyor. Oysa Allah-u Teala açıkça hakkı, batıldan ayırt edip, uyarmıştı.
“Rabbinizden size indirilen Kitaba uyunuz! Ondan başka dostlar edinerek onlara uymayınız! Pek az öğüt alıyorsunuz!” (Kur’an, Araf, 7/3)
“Beni görmezlikten gelerek, şeytanı ve soyunu veliler mi (dostlar mı) ediniyorsunuz? Zalimler için bu ne kötü değiştirmedir?” (Kuran, Kehf, 18/50)
“Ey müminler! Benim düşmanlarımı ve sizin düşmanlarınızı dostlar (veliler) edinmeyiniz! Siz, onları sevgiyle karşılıyorsunuz ama onlar size haktan geleni inkâr edip örttüler!” (Kur’an, Mümtehine, 60/1)
“İnananların Allah’ı anmaya ve O’ndan inen gerçeğe gönülden saygı duymalarının zamanı daha gelmedi mi? Onlar daha önce kendilerine Kitap verilenler gibi olmasınlar! Onların üzerinden uzun zaman geçmiş ve yürekleri katılaşmıştı! Onların çoğu, yoldan çıkmış sapık kimselerdi!” (Kur’an, Hadid, 57/16)
“Kim, kendisine doğru yol apaçık belli olduktan sonra Peygambere karşı gelerek, müminlerin yolundan başkasına uyup giderse, onu döndüğü yolda bırakırız! Kendisini cehenneme koyarız. Orası ne kötü dönüş yeridir.” (Kur’an, Nisa, 4/115)
“Onlar yoldan sapınca, Allah da onların kalbilerini saptırmıştır.” (Kur’an, Saf, 61/5)
Şeytan, Allah-u Teâlâ’yı inkâr etmedi. O’nun tek yaratıcı olduğunu, eşi ve benzeri olmadığını çok iyi biliyordu. Şeytan kibrinden ötürü Allah’a isyan etti. Hak karşısında hakkı ve hakikati bile bile bu isyanından ötürü ebedi lanet ve azaba uğradı. İşte o şeytan kıyamet sabahına kadar kendisine dost aramaktadır. (Allah, bizi şeytana ve şeytanın yolunda gidenlere dost olmaktan, yakın olmaktan muhafaza etsin. Amin)
Şeytanın dostu nasıldır veya şeytana dost olanlar nasıl tanınır?
Genel olarak Allah’ın yapın dediklerini yapmayanlar, yapmayın dediklerini yapanlar şeytanın yoluna girmiştir ve eğer bu yolda ısrar edip, devam ederlerse şeytanın dostu olmuşlardır.
“Onun egemenliği, sadece kendisini veli (dost) edinenlerin üzerinedir.” (Kur’an, Nahl, 16/100)
“Vah bana! Ne olurdu, ben falanı dost edinmeseydim! O, beni bana gelen zikirden (Kur’an’dan) saptırdı!” (Kur’an, Furkan, 25/28–29)
“Şeytan sizin düşmanınızdır! Siz de onu bir düşman sayınız! O, kendi taraftarlarını sadece ateş halkından olmaya çağırır!” (Kur’an, Fatır, 35/6)
Müşrikler, kâfirler, Hıristiyanlar, Yahudiler şeytanın açık dostlarıdır. Bunlar Allah’ın varlığını ve birliğini kabul etmezler. Allah’a ve Resullerine iftira ederler. Rablik ve babalık isnat ederler. Hz. Muhammed’i kabul edip, tabi olmazlar…
Şeytanın en tehlikeli dostları ise münafıklardır. Onlar Müslümanlar arasında inandık derler, Hz. Peygamberi tasdik ederler, kendi kendilerine kaldıklarında küfürlerini açığa vururlar.
Münafıklar, Allah’ın emir ve yasaklarına muhalefet ederler. Onun yasaklarını meşrulaştırıp, sıradan işler haline getirirler. Yahudi ve Hıristiyanları dost edinirler. Onların (Yahudi ve Hıristiyanların) arzu ve isteklerine uyarlar. İbadet ve icraatlarını gösteriş için yaparlar. Allah’ın rızasını değil dünyalık güç sahiplerinin ve halkın rızasını kazanma derdindedirler.
Az bir dünyalık karşılığı dinlerinden her türlü tavizi verirler. Akıtılan Müslüman kanına kayıtsız kalırlar. Kendi menfaatleri için her türlü zulme ve kana razı olurlar. Namaz hususunda da bir boş vermişlik, ağır davranma halindedirler…
(Yarın ayet ve hadislerle bu vasıfları taşıyanlar ve ahir zaman tehlikeleri)
Akın Aydın / diğer yazıları
- Arzusu millî egemenliğe dayanan Türk devleti kurmaktı / 23.04.2024
- Ekrem İmamoğlu’na açık mektup / 22.04.2024
- Erdoğan anlattığı kıssayı bile unuttu / 21.04.2024
- Devletin malı deniz, yiyen ıstakoz / 20.04.2024
- Hayber’deki 'Demir Kubbe'yi yıkan adam / 19.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -2- / 18.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -1- / 17.04.2024
- İsrail, İslam dünyasının acziyetini ispatladı / 15.04.2024
- ‘Artık demir almak günü gelmişse zamandan’ / 14.04.2024
- İktidarın İsrail laubaliliği / 13.04.2024
- Ekrem İmamoğlu’na açık mektup / 22.04.2024
- Erdoğan anlattığı kıssayı bile unuttu / 21.04.2024
- Devletin malı deniz, yiyen ıstakoz / 20.04.2024
- Hayber’deki 'Demir Kubbe'yi yıkan adam / 19.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -2- / 18.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -1- / 17.04.2024
- İsrail, İslam dünyasının acziyetini ispatladı / 15.04.2024
- ‘Artık demir almak günü gelmişse zamandan’ / 14.04.2024
- İktidarın İsrail laubaliliği / 13.04.2024