Kop Savunması: Bir milletin varoluş mücadelesinin destansı bir sayfası
Kop Savunması, sadece bir askeri harekât değil; bir milletin varoluş mücadelesinin destansı bir sayfasıdır. Her bir tepe, her bir siper, kanla savunuldu
30.09.2025 00:30:00 / Güncelleme: 30.09.2025 01:12:52
Hasan Gündoğdu
Hasan Gündoğdu





I. Dünya Savaşı'nın en çetin cephelerinden biri olan Kafkas Cephesi, Osmanlı Devleti için hem stratejik hem de varoluşsal bir mücadele alanıydı.
Sarıkamış Harekâtı'nın başarısızlığı sonrası Osmanlı 3. Ordusu, ağır kayıplar vermiş ve geri çekilmek zorunda kalmıştı.
1916 yılına gelindiğinde Rus İmparatorluğu, Erzurum ve Trabzon'u ele geçirmiş, Bayburt üzerinden Anadolu'nun içlerine doğru ilerlemeyi hedefliyordu.
İşte bu noktada, Kop Dağı geçitleri Osmanlı için son savunma hattı hâline geldi. Bu geçit, hem coğrafi olarak zorlu hem de stratejik olarak hayatiydi. Çünkü burası, Erzurum-Trabzon hattını kontrol eden, Karadeniz'i Anadolu'ya bağlayan bir kilit noktadaydı.


Savunmanın başlaması
8 Şubat 1916'da Rus kuvvetleri, Aşkale yönünden Bayburt'a doğru ilerlemeye başladı. Ancak karşılarında, Deli Halid Paşa ve Reşit Bey komutasındaki Türk birliklerini buldular. Bu birlikler, Kop Dağı'nın sarp yamaçlarında tahkimatlar kurmuş, siperler kazmış ve direnişe geçmişti.
Mart ayı boyunca süren yoğun çatışmalarda, Osmanlı askerleri sayıca üstün Rus birliklerine karşı mevzilerini korumayı başardı.
Özellikle Çoruh Müfrezesi'nin kurulmasıyla birlikte savunma hattı daha da güçlendirildi. Kop Dağı ile Soğanlı Dağı arasındaki bölge, adeta bir kale gibi savunuldu.


Kanla yazılan direniş
Nisan ve Mayıs aylarında Ruslar, bölgeyi ele geçirmek için ardı ardına saldırılar düzenledi. Ancak Türk askerleri, karla kaplı dağlarda, açlık ve hastalıkla boğuşarak direnmeye devam etti. Her bir tepe, her bir siper, kanla savunuldu. Kop Dağı'nın zirvesi, artık sadece bir coğrafi nokta değil; bir milletin onurunun simgesi hâline gelmişti.
Haziran ayında Osmanlı birlikleri, Trabzon'u geri almak için hazırlıklara başladı. Bu nedenle bazı birlikler kuzeye kaydırıldı. Bu boşluğu fark eden Rus General Yudeniç, temmuz başında büyük bir taarruz başlattı. 12 Temmuz'da Kop Cephesi çözüldü ve 15 Temmuz'da Rus süvarileri Bayburt'a girerek şehri ateşe verdi.
Stratejik ve manevî önemi
Her ne kadar taktiksel olarak Ruslar ilerlemiş olsa da, Kop Savunması Osmanlı için stratejik bir başarıydı. Çünkü Rus ordusu, bu geçitte büyük kayıplar vermiş, ilerleme hızı yavaşlamış ve Anadolu'nun içlerine sarkma planları sekteye uğramıştı.
Fevzi Çakmak'ın şu sözleri, bu direnişin önemini özetler: "Bayburt müdafaası muvaffak olmuş bir Plevne sayılmalıdır."
Bugün Kop Dağı
Günümüzde Kop Dağı Milli Parkı, bu destansı savunmanın izlerini taşıyor. Siperler hâlâ yerinde duruyor, Kop Şehitler Abidesi göğe yükseliyor. Her yıl düzenlenen anma törenlerinde, bu direniş yeniden hatırlanıyor. Kop Savunması, sadece bir tarihî olay değil; Türk milletinin azminin, fedakârlığının ve vatan sevgisinin simgesi olarak yaşamaya devam ediyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.