5 ay önce Trump, ABD elçiliğini Kudüs'e taşıyacak kararı imzaladı. İslam İş Birliği Teşkilatı acilen İstanbul'da toplandı. Konuştular, kınadılar ve sonuç bildirgesini açıkladılar; "Kudüs kırmızıçizgimizdir. Doğu Kudüs'ü, Filistin'in başkenti ilan ediyoruz" ve herkes evine gitti.
İktidar Partisi ise Kudüs'ü epeyce gündemde tuttu. Erdoğan; "Ey Trump, sen ne yapmak istiyorsun? Kime yaranmak istiyorsun? Siyasi liderler karıştırmak için değil, barıştırmak için olurlar... Bu karar bölgeyi ateş çemberine atar. Ben güçlüyüm, haklıyım diyorsa yanılıyor" diyordu.
Ardından tüm Türkiye'deki AKP il, ilçe başkanlıklarının önlerindeki tabelalarında, bütün şehirlerimizin bilboordlarında, "Kudüs kırmızıçizgimizdir, Kudüs namustur, Kudüs İslam'dır" afişleri asılmış, dinci medya ve bazı vakıflar bu sloganları günlerce dillendirmişlerdi.
O günlerde bu toplantı ve açıklanan kararlar üzerine Türkiye'de tek farklı bakış açısı vardı. Prof. Dr. Haydar Baş ve kadrosu vardı. Yeni Mesaj gazetesi vardı.
Prof. Dr. Haydar Baş, 15 Aralık 2017 tarihli yazısının başlığında zirveyi özetliyordu; "Zirve fiyaskodur."
Sayın Baş yazısında, Doğu Kudüs'ün, Filistin'in başkenti ilan edilmesinin büyük bir hata olduğunu vurgulamış ve şöyle demişti:
"Siz eğer Kudüs'ü doğu ve batı olarak bölerseniz, bu yanlış, zavallı Filistin halkına sahip çıkmak değil; tam tersine itikadî konulardaki birliği nedeniyle yanında yer almaya mecbur Hıristiyan dünyayı da arkasına alan İsrail'in karşısında Filistin'i yalnız bırakmaktır. Gelinen nokta bu eksik bakış açısının eseridir zaten?
Oysa biz, bu konuya kesin çözüm olacak bir formülü açıklayarak, Trump'ın, "Kudüs İsrail'in başkentidir" çıkışından sonra yüz binlerce okuyucu tarafından da referans gösterilen teklifimizi; Kudüs'ün değil, "Mescid-i Aksa'nın başkent yapılması"dır şeklinde beyan etmiştik.
Günden güne küçülen Filistin devleti de böyle bir kıymeti bünyesinde barındıran olarak zaten kurtulacak ve İslam dünyasında hak ettiği yeri bulacaktı. Bize göre İslam İşbirliği Teşkilatı'nın bu toplantısı tam bir fiyaskodur. Kudüs en büyük darbeyi İslam dünyasının içinden almıştır."
Sayın Baş yazısının devamında, İslam ülkeleri yöneticilerince Kudüs'ün, Hıristiyanların da kutsalı gibi göstermelerine tepki göstererek şöyle devam ediyordu:
"Papa'dan medet umulan, Hıristiyan devlet adamlarının fikri sorulan bu mevzu, Arap dünyasının esasen İslamî ruhu yitirdiğinin ispatıdır.
Zirvede açıkça ve resmen dinlerarası diyalog hayata geçirilmiş, kimsenin de sesi çıkmamıştır.
Sanki Mescid-i Aksa, Müslümanların, Yahudilerin ve Hıristiyanların ortak değeri gibi konunun ele alınışı tam bir iflastır.
İslam devletleri, konuyu Filistin mevzuundan çıkararak Mescid-i Aksa boyutunda ele dahi alamamışlardır."
Sayın Erdoğan o günlerde, "Kudüs'ü kaybedersek Medine'yi, Mekke'yi kaybederiz" söylemleriyle manevi duyguları galeyana getirerek kalabalıkların alkışını alıyordu.
(Araya sıkıştırayım! AKP'li Esenyurt Belediye Başkanı da bir kaç ay önce yaptığı açıklamada Erdoğan'ı bile geçerek, "Esenyurt'u kaybedersek Kudüs'ü, Mekke'yi, Medine'yi kaybederiz" diyordu.)
Gelelim sadede.. Ne ABD, ne İsrail kırmızıçizgi filan tanımadı. Elçiliğini taşıyor, tabelalarını bile astılar. ABD uydusu ülkeler zaten taşıyacaklarını önceden açıklamıştı.
2 ayda İsrail'in katlettiği Filistinli sayısı 50'yi geçti. Binden fazla yaralı var ve her Cuma artık Müslümanların katledilme günü olarak yaşanıyor.
Suud ne diyor?: "Filistinliler, seslerini kesip, otursunlar." Mısır aynı çizgide.. Hatta geçen hafta Kahire'de, İsrail'in kuruluş yıldönümü kutlandı. Bu ülkelerden cesaret alan İsrail, İran'a havlamaya başladı. Esad'ı tehdit ediyor.
İİT'dan ses var mı? Yok. Türkiye'den? Yok. Demek ki, Kudüs'ü kaybettik. Şimdi Medine tehlikede.
Abartıyorsunuz, demeyin. Yahudi ve Hıristiyanların bugüne kadar giremedikleri Mekke ve Medine'ye şimdi girecekler. Hem de niçin biliyor musunuz; kilise yapmak için. Evet, Suudi Arabistan yönetimi Vatikan'a, Medine'de kilise inşa edilmesi için onay verdi.
Fransızlara alçak diyenleri sahneye davet ediyorum. Asıl alçaklar burada. Müslüman kimliğiyle, kutsal beldelerimizi işgal etmiş durumda.
İktidar Partisi ise Kudüs'ü epeyce gündemde tuttu. Erdoğan; "Ey Trump, sen ne yapmak istiyorsun? Kime yaranmak istiyorsun? Siyasi liderler karıştırmak için değil, barıştırmak için olurlar... Bu karar bölgeyi ateş çemberine atar. Ben güçlüyüm, haklıyım diyorsa yanılıyor" diyordu.
Ardından tüm Türkiye'deki AKP il, ilçe başkanlıklarının önlerindeki tabelalarında, bütün şehirlerimizin bilboordlarında, "Kudüs kırmızıçizgimizdir, Kudüs namustur, Kudüs İslam'dır" afişleri asılmış, dinci medya ve bazı vakıflar bu sloganları günlerce dillendirmişlerdi.
O günlerde bu toplantı ve açıklanan kararlar üzerine Türkiye'de tek farklı bakış açısı vardı. Prof. Dr. Haydar Baş ve kadrosu vardı. Yeni Mesaj gazetesi vardı.
Prof. Dr. Haydar Baş, 15 Aralık 2017 tarihli yazısının başlığında zirveyi özetliyordu; "Zirve fiyaskodur."
Sayın Baş yazısında, Doğu Kudüs'ün, Filistin'in başkenti ilan edilmesinin büyük bir hata olduğunu vurgulamış ve şöyle demişti:
"Siz eğer Kudüs'ü doğu ve batı olarak bölerseniz, bu yanlış, zavallı Filistin halkına sahip çıkmak değil; tam tersine itikadî konulardaki birliği nedeniyle yanında yer almaya mecbur Hıristiyan dünyayı da arkasına alan İsrail'in karşısında Filistin'i yalnız bırakmaktır. Gelinen nokta bu eksik bakış açısının eseridir zaten?
Oysa biz, bu konuya kesin çözüm olacak bir formülü açıklayarak, Trump'ın, "Kudüs İsrail'in başkentidir" çıkışından sonra yüz binlerce okuyucu tarafından da referans gösterilen teklifimizi; Kudüs'ün değil, "Mescid-i Aksa'nın başkent yapılması"dır şeklinde beyan etmiştik.
Günden güne küçülen Filistin devleti de böyle bir kıymeti bünyesinde barındıran olarak zaten kurtulacak ve İslam dünyasında hak ettiği yeri bulacaktı. Bize göre İslam İşbirliği Teşkilatı'nın bu toplantısı tam bir fiyaskodur. Kudüs en büyük darbeyi İslam dünyasının içinden almıştır."
Sayın Baş yazısının devamında, İslam ülkeleri yöneticilerince Kudüs'ün, Hıristiyanların da kutsalı gibi göstermelerine tepki göstererek şöyle devam ediyordu:
"Papa'dan medet umulan, Hıristiyan devlet adamlarının fikri sorulan bu mevzu, Arap dünyasının esasen İslamî ruhu yitirdiğinin ispatıdır.
Zirvede açıkça ve resmen dinlerarası diyalog hayata geçirilmiş, kimsenin de sesi çıkmamıştır.
Sanki Mescid-i Aksa, Müslümanların, Yahudilerin ve Hıristiyanların ortak değeri gibi konunun ele alınışı tam bir iflastır.
İslam devletleri, konuyu Filistin mevzuundan çıkararak Mescid-i Aksa boyutunda ele dahi alamamışlardır."
Sayın Erdoğan o günlerde, "Kudüs'ü kaybedersek Medine'yi, Mekke'yi kaybederiz" söylemleriyle manevi duyguları galeyana getirerek kalabalıkların alkışını alıyordu.
(Araya sıkıştırayım! AKP'li Esenyurt Belediye Başkanı da bir kaç ay önce yaptığı açıklamada Erdoğan'ı bile geçerek, "Esenyurt'u kaybedersek Kudüs'ü, Mekke'yi, Medine'yi kaybederiz" diyordu.)
Gelelim sadede.. Ne ABD, ne İsrail kırmızıçizgi filan tanımadı. Elçiliğini taşıyor, tabelalarını bile astılar. ABD uydusu ülkeler zaten taşıyacaklarını önceden açıklamıştı.
2 ayda İsrail'in katlettiği Filistinli sayısı 50'yi geçti. Binden fazla yaralı var ve her Cuma artık Müslümanların katledilme günü olarak yaşanıyor.
Suud ne diyor?: "Filistinliler, seslerini kesip, otursunlar." Mısır aynı çizgide.. Hatta geçen hafta Kahire'de, İsrail'in kuruluş yıldönümü kutlandı. Bu ülkelerden cesaret alan İsrail, İran'a havlamaya başladı. Esad'ı tehdit ediyor.
İİT'dan ses var mı? Yok. Türkiye'den? Yok. Demek ki, Kudüs'ü kaybettik. Şimdi Medine tehlikede.
Abartıyorsunuz, demeyin. Yahudi ve Hıristiyanların bugüne kadar giremedikleri Mekke ve Medine'ye şimdi girecekler. Hem de niçin biliyor musunuz; kilise yapmak için. Evet, Suudi Arabistan yönetimi Vatikan'a, Medine'de kilise inşa edilmesi için onay verdi.
Fransızlara alçak diyenleri sahneye davet ediyorum. Asıl alçaklar burada. Müslüman kimliğiyle, kutsal beldelerimizi işgal etmiş durumda.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Yorumsuz Gazze yüzleştirmesi / 25.05.2025
- Diaspora Kürtleri ve Devlet Bahçeli / 24.05.2025
- Bugün sevgiden, aşktan bahsedelim mi? / 23.05.2025
- Erdoğan dünyanın derdi ile meşgul / 22.05.2025
- ‘Türkiye yüz yılı’ dediler, yüz yılın kumpasına ortak oldular / 21.05.2025
- Sevr’i bitirdiğimiz 19 Mayıs ruhu ile BOP’u da bitirebiliriz / 19.05.2025
- Ahtapot / 18.05.2025
- Anadolu’da hayvan yetişmiyor mu? / 17.05.2025
- Birileri unutsa bile tarih unutmaz / 16.05.2025
- Hüseyin Baş’a 8 yıl istemişler / 15.05.2025
- Diaspora Kürtleri ve Devlet Bahçeli / 24.05.2025
- Bugün sevgiden, aşktan bahsedelim mi? / 23.05.2025
- Erdoğan dünyanın derdi ile meşgul / 22.05.2025
- ‘Türkiye yüz yılı’ dediler, yüz yılın kumpasına ortak oldular / 21.05.2025
- Sevr’i bitirdiğimiz 19 Mayıs ruhu ile BOP’u da bitirebiliriz / 19.05.2025
- Ahtapot / 18.05.2025
- Anadolu’da hayvan yetişmiyor mu? / 17.05.2025
- Birileri unutsa bile tarih unutmaz / 16.05.2025
- Hüseyin Baş’a 8 yıl istemişler / 15.05.2025