Az önce babamın yazısını okudum ve ben de yazmaya karar verdim. En azından bunu o değerli şahsiyete borçlu olduğumu düşünüyorum?Babamın yazısında beni en derinden etkileyen yer şu cümleler olmuştu:"Son bir buçuk yıldan beri amansız bir hastalık musallat olmuştu ona. Hastalığı münasebetiyle son döneminde hemen hemen her gün görüşüyor, sohbet ediyorduk. Çektiği bütün ıstıraba rağmen bir gün olsun şikâyetçi olmadı, hep sabır ve şükür halindeydi. Ziyaretçileriyle tek tek ilgileniyor. Onların gönüllerini hoş etmeye çalışıyordu."Belki de bu cümlelerden etkilenmemin sebebi son zamanlarında benim deonun yanında olmamdı?Kendisiyle bayramlarda, özel günlerde gittiğimiz aile ziyaretleri sayesinde küçüklükten beri görüşmekteydik. Ailemizin gönlünde biz dünyaya gelmeden önce tahta oturduğu için hiç inmemişti. Zaten inmesi de mümkün değildi. Tanıdıkça, güzel sohbetlerini dinledikçe bizim de gönlümüzdeki tahta oturtuvermiştik Ali Hocamızı.Bayramlarda, özel günlerde ilk ziyaret edeceğimiz yer hep belliydi. Hastanede son dönemlerini geçirdiği odaya pek fazla ziyaretçi girip çıkması yasaktı. Sadece doktorlar, hemşireler ve ailesi girip çıkabiliyordu. Hemen hemen her gün olmasa da haftada bir gün uğrardım yanlarına. Dışarıdan hastane odası gibi duran odanın içine girdiğinizde tıpkı bir ev düzeni görüyordunuz. Yerde halısıyla, karşıda dolapların içinde mutfak eşyalarıyla, kanepesiyle çok güzel bir oda yapmışlardı. Son haftalarında estetik bölümünde çalışan Cemile ile yanına her gün çıkar olmuştuk. Her gidişimizde eşine seslenir, "Hafız hanım, kızlarıma bir ikramda bulunmayacak mısın?" derdi. Hemen hafız teyze mutfak malzemelerinin bulunduğu dolabı açıp bize birer çikolata verirdi. O haliyle bile bizi elimiz boş göndermezdi. Her gidişimizde bize dinlerken bile içlendiğimiz sohbetlerde bulunurdu.Ben en son geçen hafta Cuma günü görmüştüm kendisini. Yine Cemile ile çıkmıştık yanına. Çok halsizdi. Ama yine de bizimle konuşuyordu. Hafız teyzeye yine bizimle ilgilenmesini söylüyordu. Yine çikolatalarımızı aldık. Sohbetimizin bir bölümü ibadet hakkındaydı. Bize şunları nasihat etti: "Ne olursa olsun hiçbir zaman namazlarınızı kılmayı ve tespihlerinizi çekmeyi asla ihmal etmeyin. Ölümlü dünya! Kimin ne zaman gideceği belli olmaz. Siz siz olun ibadetten yüzünüzü çevirmeyin" dedi. Ben çıkarken "hocam kusura bakmayın. Yine sizi yorduk. Çenemizi tutamadık" gibi cümleler söyledim. Kendisi "Olur mu öyle şey? Sizin gelmeniz bana çok iyi geliyor" dedi. İşte son cümleleri böyleydi. Ben bir daha ziyaretine gidemedim. Çünkü hasta olmuştum. O halde onun yanına giremezdim. Sabah kalktığımda evde yas havası vardı. Annem gelip Ali hocamızın Hakk'a yürüdüğünü söylediğinde beynimden vurulmuşa döndüm. Duyan herkes gibi ona gitmeyi yakıştıramamıştım. Mekânın Cennet, Makamın Âli olsun Ali Hocam. Allah, inşallah nasihatlerine hep uyabilmemizi nasip etsin. Bizi de yanına senin gibi tertemiz alsın.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (A) / diğer yazıları
- RESUL BALCI: Karlar düşerken / 22.02.2025
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012